Zarar Verecek Şeylerden Kendilerini Sakındırmaları Hususundaki Mübalağası Babı
16- (2283) Bize Abdullah b. Berrad El-Eş'âri ile Ebû Küreyb riva*yet ettiler. Lâfız Ebû Küreyb'indir. (Dediler ki) : Bize Ebû Üsâme Bü-teyd'den, o da Ebû Bürde'den, o da Ebû Musa'dan, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) den naklen rivayet etti. Söyle buyurmuşlar:
«Şüphesiz benim ve Allah'ın benimle gönderdiği şeyin misâli bir ada*mın misâli gibidir. Ki : Kavmine gelir de : Ey kavmim, ben orduyu iki gö*zümle gördüm. Ben gerçekten soyunmuş uyarıcıyım. Kurtulmaya bakın! der. Kavminden bir taife ona itaat eder. Ve gecelikle yola düşerek yavaş yavaş giderler. Onlardan bir taife de onu yalanlayarak yerlerinde sabah*larlar ve ordu sabah baskım yaparak onları helak eder. Köklerini kuru*tur, işte bana itaat edip getirdiğime tâbi olanlarla, bana isyan edip getir*diğim hakkı yalanlayanların misâli, budur.»
Bu hadîsi Buharı «Rikak» ve «î'tisam* bahislerinde tahrîc et*miştir.
Soyunmuş uyarıcıdan murad : Korkunç haber getirendir. Eskiden Araplar'ın âdetine göre bir adam bir cemâati korkutmak ve kendilerine korkunç bir haber vermek isterse elbisesini çıkarır, şayet uzakta ise bu elbise ile kendilerine işarette bulunur.
Bununla musibet haberi verdiğine işaret ederdi. Bunu ekseriyetle bir cemâatin öncüsü ve gözcüsü yapardı. Böyle yapması: Gören daha iyi far-ketsin, daha çok şaşsın ve manzara daha çirkin olsun diyedir. Bu şekil o cemâati düşman için hazırlanmaya daha çok teşvik eder. Bazılarına göre bunun mânâsı: «Ben, kendisine düşman yetişip, elbisesini alan uyarıcıyım. .İşte sizi çıplak olarak uyarıyorum.» demektir.
«Alâ nıühletihim» tâbiri Müs1im'in bütün nüshalarında burada olduğu gibidir. «Ekem'ü beyne's-Sahiheyn» nam eserde ikisinin de doğru olduğunu söylüyor.
17- (2284) Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki) : Muğîre b. Abdirrahman El-Kureşî, Ebu'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hü-reyre'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlülîah {Sailaliahü Aleyhi ve Sellem):
«Benimle ümmetimin misâli ancak ve ancak ateş yakan bir adamın misâli gibidir. Ki : Hayvanlar ve pervaneler onun içine düşmeye başlarlar. Ben sizin eteklerinizden tutuyorum, *zse onun içine atılıyorsunuz.» buyur*dular.
(...) Bize bu hadîsi Amru'n-Nakıd ile İbni Ebî Ömer de rivayet et*tiler. (Dediler ki) : Bize Süfyân, Ebu'z-Zinad'dan, bu isnadla bu hadîsin benzerini rivayet etti.
18- (..) Bize Muhammed b. Râfi' rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ab-dürrezzâk rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ma'mer Hemmam b. Münebbih'-den naklen haber verdi. Hemmam : Ebû Hüreyre'nin : Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den bize rivayet ettikleri bunlardır diyerek bir takım ha*dîsler rivayet etmiştir. Onlardan biri de şudur: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Benîm misâlim ateş yakan bir adamın misâli gibidir. Ateş etrafındaki şeyleri aydınlatınca pervaneler ve şu ateşteki hayvanlar içine düşmeye başlarlar. Adam onları men etmeye başlarsa da onlar kendisine galebe çalarak ateşe atılırlar. İşte benimle sizin misâliniz budur. Ben ateşten koru*mak için sizin eteğinizden tutuyorum : Ateşten beri gel! Ateşten beri gel! diyorum. Sİz bana galebe çalarak onun içine atılıyorsunuz.» buyurdular.
19- (2285) Bana Muhammed b. Hâtİm rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbni Mehdi rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Selîm, Said b. Mînâ'dan, o da Câbir'den naklen rivayet etti. Câbir şöyle demiş: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem);
«Benimle sizin misâliniz, ateş yakan bîr adamın misâli gibidir ki; he*men cırcırlarla pervaneler İçine düşmeye başlarlar. O bunları kovar. Ben de ateşten korumak için sizin eteğinizden tutuyorum. Halbuki siz elimden kaçıyorsunuz.» buyurdu.
Bu hadîsi Buhârî «Rikak» bahsinin bir iki yerinde tahrîc et*miştir.
Nevevî diyor ki: «Bu hadîsten maksat şudur: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) câhillerle muhaliflerin günahları ve şehvetleri sebebiyle âhiret ateşine düşüşlerini ve bu husustaki hırslarını pervanele*rin dünya ateşine düşüşlerine benzetmiştir. Çünkü pervanede akıl ve tem*yiz yoktur. Günahkârlar dahî Peygamberler (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kendilerini men etmiş ve eteklerinden tutmuş olduğu halde, elinden kaç*mışlardır. Şu halde her iki fırka kendini helak etmek için hırslı ve bu hu*susta gayret sarfetmiş demektir.»