Hıyanetin Ağır Şekilde Haram Kılınması Babı
24- (1831) Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Is-mâîl b. İbrahim, Ebû Ha yy ân'dan, o da Ebû Zür'a'dan, o da Ebû Hürey-re'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) :
Bir gün Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) aramızda ayağa kalka*rak hıyaneti andı. Onu büyüttü; onun hâlini de büyüttü. Sonra şöyle buyurdu:
«Sakın sizden birinizi kıyamet günü, boynunda böğürmesi olan bir deve olduğu halde gelerek : Yâ Resûlâllaht Beni kurtar! Derken, kendimi de: Senin için bir şeye mâlik değilim; ben sana tebliğ ettim; diye cevap verirken bulmayayım! Sakın sizden birinizi kıyamet günü boynunda kiş*neyişi olan bîr at olduğu halde gelerek : Yâ Resûlâllah! Beni kurtar' Der*ken, kendimi de : Senin için hiç bîr şeye mâlik değilim; ben sana tebliğ ettim; diye cevap verirken bulmayayım] Sakın sizden birinizi kıyamet gü*nü boynunda meleyişi olan bir koyun olduğu halde gelerek : Yâ Resûlâl*lah! Beni kurtar! Derken, kendimi de : Senin için hiç bir şeye mâlik deği*lim; ben sana tebliğ ettim; diye cevap verirken bulmayayım! Sakın sizden birinizi kıyamet günü boynunda çığlığı olan bir kimse olduğu hâlde gele*rek : Yâ Resûlâllah 1 Beni kurtar! Derken, kendimi de : Senin için hiç bir şeye mâlik değilim; ben sana tebliğ ettim! diye cevap verirken bulmaya*yım! Sakın sizden birinizi kıyamet günü, boynunda dalgalanan giysiler olduğu halde gelerek : Yâ Resûlâllah! Beni kurtar! Derken, kendimi de : Senin için hiç bir şeye mâlik değilim; ben sana tebliğ ettim! Diye cevap verirken bulmayayım! ÇcVmi sHden birinizi kıyamet günü, boynunda alt:nt gümüş olduğu halde gelerek : Yâ Resûlâllah! Benİ kurtar! Derken, kendi*mi de: Senin için hiç bir şeye mâlik değilim; ben sana tebliğ ettim. Diye cevap verirken bulmayayım!»
(...) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdürrahîm b. Süleyman, Ebû Hayyân'dan rivayet etti. H.
Bana Züheyr b. Harb dahî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Cerîr, Ebû T^-yyan' ile Umara b. Ka'kaa'dan, bunların hepsi Ebû Zür'a'dan, o da Ebû .yre'den naklen İsmail'in Ebû Hayyân'dan rivayet ettiği hadîs gibi »yette bulundu.
25- (...) Bana Ahmed b. Saîd b. Sahr Ed-Dârimî de rivayet ettiJ, (Dedi ki) : Bize Süleyman b. Harb rivayet etti, (Dedi ki) : Bize Ham-mâd (yâni İbni Zeyd) Eyyûb'dan, o da Yahya b. Saîd'den, o da Ebû Zür'a b, Amr b. Cerîr'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) :
Resûlüllah (Sailallahü Aleyhi ve Sellem) hıyaneti anarak onu büyüttü.
Ve râvi hadîsi kıssa eylemiştir. Hammâd: «Bilâhare Yahya'yı bu ha*dîsi rivayet ederken işittim. Bize Eyyub'un kendisinden rivayet ettiği gibi rivayette bulundu.
(...) Bana Ahmed b. Hasan b. Hırâş da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Ma'mer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdülvâris rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Eyyûb, Yahya b. Saîd b. Hayyân'dan, o da Ebû ZürVdan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber {Sailallahü Aleyhi ve Sellem) 'den nak*len yukarıkilerin hadîsi gibi rivayette bulundu.
Bu hadîsi Buhâri «Zekât» ve «Cihâd» bahislerinde tahrîc et*miştir.
Hadîs-i şerif gdfeûl yâni hıyanetin şiddetle haram olduğuna delildir. Gulûlün aslı hıyanet demekse de sonradan ganimete hıyanet mânâsında kullanılmıştır. Resûlüllah (Sailallahü Aleyhi ve Sellem) bu hadîste: «Sakın ganimet malını hıyanetle yeyip de kıyamette benden yardım istemeyin! Zira size bu hususta hiç bir yardım yapamam! Demek istemiştir. Anlaşı*lıyor ki, ganimet malından aşırılan her şey kıyamet gününde aşıranın boynunda asılı olarak gelecektir. Bundan murâd: «Kimseyi bütün mah*şer halkı huzurunda rezîlü rüsvay etmektir. Hadîs-i şerif:
«Her kim ganimeti aşırırsa, kıyamet gününde aşırdığı şeyle gelecek*tir.» âyet-i kerîmesinin tefsir ve izahıdır.
Kaadi Iyâz'ın beyanına göre bu şiddet ve gadabı Peygamber (SailaUahü A leyhi ve Sellem) Efendimiz evvel emirde gösterecektir; çünkü emirlerine muhalefet edilmiştir. Sonra bütün günahkârlara şefaat ede*cektir.
Hadisten Çıkarılan Hükümler:
1- Ulemâ ganimete hıyanetin şiddetle haram ve büyük günahlar*dan olduğuna ittifak etmişlerdir.
2- Hıyanet eden kimsenin aşırdığı malı ordu dağılmadan kuman*dana iade etmesi gerekir. Ulemâ bu hususta da ittifak halindedirler. Yal*nız ordu dağılır da hak sahibi olan gazilere haklarını ulaştıramazsa ne yapacağında ihtilâf etmişlerdir. Bâzılarına göre aşırdığı şeyin beşte bi*rini devlet reisine teslim eder, geri kalanını sadaka verir. Hasan-ı Basrî ile İmam Mâlik, Evzâî, Leys , Zühri, Sevrî ve İmam Ahmed'in mezhepleri bu olduğu gibi aynı kavil İbni Mes'ûd, İbni Abbâs ve Muâviye (Radiyallahü anhûm) hazerâtından da rivayet olunmuştur.
İmam Şafiî ile bir cemaat malın devlet reisine yahut hâkime teslimi gerektiğini söylemişlerdir. Onlara göre aşırılan ganimetin şâir ka*yıp mallardan bir farkı yoktur. Bir insan başkasının malını sadaka ola*rak veremez. Yalnız İbni Mes'ûd (Radiyallahu anh) 'dan bir ri*vayete göre sahibini bilmediği bir malı tesadduk edebilir.
3- Ganimeti aşıran kimseye ne ceza verileceği de ihtilaflıdır. Cum*hura göre hükümdar suçlunun hâline bakarak münasib gördüğü ta'zîr ce*zasını verir, fakat onun eşyasını yakmaz. İmam Âzam 'la, Şa*fiî, Mâlik ve sahabe ile tabiînden birçok zevatın mezhepleri budur.
Hasan-ı Basrî, İmam Ahmed, îshâk, Mekhû1 ve Evzâî'ye göre bütün eşyası yakılır. Evzâî bundan si*lâhı ile üzerindeki elbiseyi istisna etmiş; Hasan-ı Basrî dahî hayvanı ile mushafının yakılmayacağına kail olmuştur.