Cevap: Çalışmak ibadet midir?
Rızk için çalışmak
Allahü teâlâ, her insanın ve her hayvanın rızkını ezelde takdir etmiş, ayırmıştır. İnsanların ve hayvanların ecelleri ve nefeslerinin sayısı belli olduğu gibi, her insanın rızkı da bellidir. Rızk hiç değişmez. Azalmaz ve çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Kimse kendi rızkını yiyip bitirmeden ölmez. Bu konudaki âyet-i kerimelerden birkaçının meali şöyle:
(Allahü teâlânın rızk vermediği, bir canlı yoktur.) [Hud 6]
(Birçok canlı, rızkını kendi elde edemez. Sizin de, onların da rızkını Allah verir.) [Ankebut 60]
(Rabbin, rızkı dilediğine bol verir, dilediğine daraltır.) [İsra 30]
Allah’ın kimine çok, kimine az rızk verdiğini çok kimse bilmez. (Sebe 36)
Allah’tan korkana ummadığı yerden rızk gelir. (Talak 2,3)
Cevap: Çalışmak ibadet midir?
Herkesin rızkı ayrılmıştır
İnsan, rızkını aradığı gibi, rızk da, sahibini arar. Çok fakirler vardır ki, zenginlerden daha iyi, daha mutlu yaşar. Allahü teâlâ kendisinden korkanlara, dinine sarılanlara, ummadıkları yerden rızk gönderir. Allahü teâlâ, insanları yaratırken, ömürleri gibi, rızklarını da takdir etmiştir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:
(Allahü teâlâ, müminin rızkını ummadığı yerden verir.) [İ.Hibban]
(Allah’tan korkun, istediğiniz şeylere kavuşmak için, iyi sebeplere yapışın. Kötü sebeplere yanaşmayın! Hiç kimse, takdir edilen rızkına kavuşmadıkça ölmez.) [Hakim]
(Eceliniz sizi nasıl takip ederse, rızkınız da öylece takip eder. Rızk için sıkıntı çekerseniz, Allahü teâlânın emrine uygun hareket edin.) [Taberani]
(Allah korkusunu sermaye edinen, rızkına ticaretsiz ve sermayesiz kavuşur.) [Taberani]
(Allahü teâlâya tam tevekkül etseydiniz, sabah aç gidip, akşam tok dönen kuşlar gibi rızka kavuşurdunuz.) [Tirmizi]
Helal rızka kavuşmak isteyen sebeplerine yapışmalıdır! Para kazanmak, malı arttırır. Fakat, rızkı arttırmaz. Rızk, mukadderdir. Yani ezelde ayrılmıştır. Rızk, maaşa, mala, çalışmaya bağlı değildir. Fakat Allah emrettiği için çalışmak gerekir. Çünkü, Allahü teâlânın işleri, sebepler altında tecelli eder. Âdet-i İlahiye böyledir. Fakat, bazen, sebebe yapışıldığı halde, iş hasıl olmayabilir. Yahut, sebepsiz de, hasıl olabilir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:
(Rızkının bol olmasını isteyen, sıla-i rahm etsin!) [Buhari]
(Sadaka vermeye devam edenin rızkı artar!) [İbni Mace]
(Cömerdin evine rızk, devenin göğsüne vurulan bıçaktan daha tez gelir.) [İbni Mace]
(İstiğfara devam eden, ummadığı yerden rızıklanır.) [İbni Mace]
(Namaz kılmak rızkın bereketine sebep olur.) [Miftah-ül cenne]
(Hanımı ile [iyi geçinip] şakalaşanın, rızkı artar.) [İ.Lal]
Cevap: Çalışmak ibadet midir?
Fakirliğe sebep olan şeyler
Bazı şeyler fakirliğe yol açar, rızkın güçlükle gelmesine sebep olur. Mesela tırnağı uzun olanın rızkı meşakkat ile, sıkıntı ile hasıl olur. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:
(Günah işlemek, rızktan mahrumiyete sebep olur.) [İbni Mace]
(Yalan söylemek rızkı azaltır.) [İsfehani]
(Zina fakirliğe yol açar.) [Beyheki]
(Sabah uykusu rızka manidir.) [Beyheki]
[Rızkların dağılması sabah namazından sonra olur. Manevi rızkların dağılması ise ikindi namazından sonradır. Bu iki vakitte uyumamaya dikkat etmelidir! (El-Envar)]
(Sabah namazını kıldıktan sonra uyumayın, rızkınızı aramaya çalışın!) [Taberani]
(Hak teâlâ rızkları, fecr ile güneşin doğacağı vakitler arasında verir.) [Beyheki]
(Rızka kavuşan çok hamd etsin!) [Hatib]
Hamd etmek, Allahü teâlâya şükretmek demektir. Her nimetin Allahü teâlâdan geldiğine inanmak gerekir. Allahü teâlâ, Hazret-i Musa’ya buyurdu ki:
(Kendine verdiğim nimeti, benden bilip kendinden bilmeyen, nimetlerin şükrünü eda etmiş olur. Rızkını kendi çalışması ile bilip, benden bilmeyen ise, nimetin şükrünü eda etmemiş olur.) [İ.Gazali]
Cevap: Çalışmak ibadet midir?
Zarardan dönmek gerekir
Zararın neresinden dönülürse kârdır. Rızk endişesiyle, harama el uzatmamalı ve şu hadis-i şerifin muhatabı olmamalıdır:
(Bir zaman gelir ki, insanlar, yalnız malın, paranın gelmesini düşünür, helalini ve haramını düşünmezler.) [Buhari]
Allahü teâlâ, herkesin rızkını ezelde takdir etmiş, ayırmıştır. Rızk değişmez, azalıp çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Allahü teâlânın 99 isminden biri Rezzak'tır, her varlığın rızkını vericidir. Allahü teâlâ, (Herkesin rızkı bana aittir) buyuruyor. Rızk için Allahü teâlânın verdiği söze güvenmelidir! Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Yeryüzündeki her canlının rızkı, Allah’a aittir.) [Hud 6]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Rızk için üzülme, takdir edilen [ezelde ayrılmış olan] rızk seni bulur.) [İsfehani]
(Rızkı genişleten, daraltan, gönderen yalnız Allahü teâlâdır.) [Redd-ül Muhtar]
(Allah’tan kork, rızkını güzel yoldan ara, helali al, haramı terk et!) [İbni Mace]
(Rızkını gecikmiş sayma! Hiç kimse, rızkına kavuşmadıkça ölmez.) [Hakim]
(Hiç kimse, nasibinden fazla rızka kavuşamaz. Rızkına kavuşup yemedikçe de ölmez. İstemese de rızkı kendisine verilir.) [Hakim]
(Hak teâlâ, Hazret-i Adem'e bin çeşit sanat öğretip buyurdu ki: Neslin, bu sanatlardan biri ile rızkını arasın! Sakın dini geçim vasıtası yapmasın!) [Hakim]
(Zikrin hayırlısı hafi [gizli] olanı, rızkın hayırlısı ise kâfi olanıdır.) [Beyheki]
(Allahü teâlâ sevdiğine, rızkını kâfi [yetecek kadar] verir.) [Ebuşşeyh]
(Allahü teâlânın verdiği rızka kanaat eden mümin kurtulmuştur.) [Müslim]
(Helal kazanmak için sıkıntı çekene, Cennet vacip olur.) [İ.Gazali]
(En güzel rızk, helale, harama dikkat edilerek kazanılandır.) [Nesai]
Peygamber efendimiz, (Eğer Allah korkusunu kendinize sermaye edinirseniz, rızkınız, ticaretsiz ve sermayesiz gelir) buyurup şu mealdeki âyeti okudu:
(Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder ve rızkını ummadığı yerden gönderir.) [Taberani-Talak 2,3]
Allahü teâlâ emrettiği için çalışan, rızkını helal yoldan arayan, ezeldeki rızkına kavuşur. Rızkı da bereketli olur. Bu çalışmaları için de sevap kazanır. Eğer, rızkını haram yoldan ararsa, yine ezelde ayrılmış olan rızka kavuşur. Fakat, bu rızk ona hayırsız, bereketsiz olur, kazandığı günahlar da, onu felaketlere sürükler.
Hazret-i Hızır'ın tamir ettiği binanın altındaki altın levhada şunlar yazılı idi:
(Ölüm hak iken gülüp eğlenen, kadere inandığı halde üzülen, rızka Allahü teâlâ kefil iken zahmetlere giren, Kıyamette sorgu-sual varken gaflete dalan, fâniliğini bildiği dünyaya bel bağlayan kimseye nasıl hayret edilmez?)
Cevap: Çalışmak ibadet midir?
Dünya için çalışmak
Sual: Bir hadis-i şerifte, "Dünyaya, burada kalacağınız kadar, ahirete de, orada kalacağınız kadar çalışınız!" buyuruluyor. Ne kadar büyük olursa olsun, bir sayının sonsuzun yanındaki değeri sıfır kabul edildiğine göre, dünya için hiç çalışmamak gerekmez mi?
CEVAP
Dinimiz, dünyaya da, ahirete de çalışmayı emretmektedir. Kur'an-ı kerimde mealen (Dünyadan da nasibini unutma!) buyuruluyor. [Kasas 77]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Dünyanızı ıslaha, düzeltmeye çalışınız! Yarın ölecekmiş gibi de ahiret için amel ediniz!) [Deylemi]
(Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışınız!) [İbni Asakir]
(Sizin hayırlınız, ahireti için dünyasını, dünyası için ahiretini terk etmeyen ve insanlara yük olmayandır.) [Deylemi]
(Dünya malından ayrılınca üzülmek, buna kavuşunca sevinmek ve azgınlık yapmak, insanı Cehenneme götürür.) [Tirmizi]
(Dünyayı seven, ahiretine zarar verir. Ahireti seven, dünyasına zarar verir. O halde, devamlı olanı, geçici olana tercih etmelidir.) [Beyheki]
(İlim, Allah rızası için değil, dünya menfaati için öğrenildiği ve ibadetler, dünya menfaatlerine alet edildiği zaman fitneler zuhur edecektir.) [A.Rezzak]
Kur'an-ı kerimde de mealen buyuruluyor ki:
(Mal ve evlat dünya hayatının süsüdür. Baki olan, salih ameller, Rabbinin katında, mal ve evlatlardan ve dünyalıklardan iyidir.) [Kehf 46]
İmam-ı Maverdi hazretleri buyuruyor ki:
Dünya çalışma yeridir. Hadis-i şerifte, (Dünya ne güzel binektir. Ona binin ki, sizi ahirete kavuştursun!) buyuruluyor. Dünya mutlak manada kötü değildir. Ahiret azığını hazırlayanlar için servet yurdudur. İbrahim aleyhisselam, (Ya Rabbi ne zamana kadar daha dünyayı takip edeceğim) dediği zaman Allahü teâlâ buyurdu ki:
(Ya İbrahim, böyle konuşma! Çoluk çocuğunun nafakası için çalışmak dünya talebi değil ki ondan şikayet edilsin!) [Edeb-üd-dünya]
Dünya bir alet, bir vasıtadır. Bu vasıtayı iyi yolda kullanan kazanır, kötü yolda kullanan kaybeder. Mesela size yeni, güzel bir araba veriyorlar. (Bu araba ile, şu kadar zamanda şu karşıdaki köprüyü geçerseniz, kurtuluşa ereceksiniz) deniyor. Siz de, arabaya bakıp (Ne kadar da güzelmiş) diyerek onu sevmekle meşgul olur, verilen zaman içinde karşıya geçmezseniz, düşman gelir, sizi kıskıvrak yakalar, köprüyü geçemezsiniz. Bu vasıta, yolcuları sahile çıkaran bir gemi de olabilir. Bu vasıtaya zamanında binip gitmeyen kurtulamaz. Dinimiz bu vasıtayı, kötülememiştir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Dünya, ahiretin tarlasıdır.) [Deylemi]
(Dünya, ahiretin köprüsüdür.) [Deylemi]
(Allah rızasını kazanmak, ahiret azığını temin etmek için, dünya ne güzel yerdir. Allah rızasını kazanmayan, ahiret azığını temin etmeyen için de, dünya ne kötü yerdir. Bir kimse, "Allah dünyayı rezil etsin!" derse, dünya da ona, "Hangimiz Rabbimize asi oluyorsa, Allah onu rezil etsin!" der.) [Hakim, İbni Lal]
(Dünyaya sövmeyin; çünkü mümin için ne güzel bir binektir. Hayra onunla erişilir, şerden onunla kurtulunur.) [Deylemi, İbni Neccar]
Dinimiz, bu bineğin sevgisini kötülemiştir. Yani "Binek ne güzelmiş" diyerek, onunla meşgul olup hedefe varmamak kötülenmiştir. Nitekim, hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Dünya sevgisi bütün günahların başıdır.) [Beyheki, İbni Ebiddünya]
Demek ki, bineği sevmekle meşgul olmayıp, binip bir an önce saadet diyarına gitmeye çalışmalıdır!
Bizi maksadımıza ulaştıran bineğin iyi, sağlam olması istenir. Onun için Allahü teâlânın bize verdiği akıl, sağlık, mal gibi nimetleri yerinde kullanmalıdır! Cenab-ı Hak, dünya saadetini de istememizi emrediyor. (Ey Rabbimiz, bize dünyada da ahirette de iyilik, güzellik ver!) diye dua etmemizi istiyor. (Bekara 201)