Bazı sahabe,tabiîn, onlardan sonra gelen tasavvuf büyüklerinin son nefeslerindeki....
Muâz b. Cebel (r.a) vefat anında şöyle demiştir:
"Allahım! Şu zamana kadar senden korkuyor, çekini-yordum; şimdi ise senin rahmetini ümit ediyorum. Allahım! Sen de biliyorsun ki, ben dünyayı, orada uzun bir müddet kalmak, nehirler akıtmak, ağaçlar dikmek için sevmedim; bilakis sıcakta susuzluktan kavrulanların susuzluğunu gidermek ve zikir halkalarında âlimlerle birlikte olmak için sevdim."
Muâz b. Cebel'in (r.a) ölüm sancıları çok şiddetli geçmişti. Kimse onun gibi kıvrananı görmemişti. O baygınlığından her ayılısında, "Allahım! Boğazımı ne kadar dü-ğümlersen düğümle, izzetine yemin olsun ki, kalbimin seni sevdiğini biliyorsun."
Cevap: Bazı sahabe,tabiîn, onlardan sonra gelen tasavvuf büyüklerinin son nefeslerind
Selmân-ı Fârisî (r.a) vefatı yaklaşınca ağlamaya başladı. Kendisine, "Sizi ağlatan nedir?" diye sorulduğunda, "Dünyadan kopacağıma ağlamıyorum. Resûlullah (s.a.v) vefat etmeden önce hepimizden dünyalık olarak bir yolcunun yanına aldığından daha fazlasını almamamız için söz
almıştı. İşte üzüntüm bu husustaki endişem sebebiyledir" dedi. Selmân (r.a) vefat ettikten sonra terekesinin 10 küsur dirhem kadar olduğu görüldü.
Cevap: Bazı sahabe,tabiîn, onlardan sonra gelen tasavvuf büyüklerinin son nefeslerind
Bilâl-i Habeşî (r.a) vefat edeceği sıra hanımı, "Vay başımıza gelenler!"diye feryat etmeye başladı. Hz. Bilâl (r.a), "Aksine! Bu benim için büyük bir mutluluk, zira yarın ahbaplarıma, Muhammed'e ve onun dostlarına kavuşacağım" dedi.
Cevap: Bazı sahabe,tabiîn, onlardan sonra gelen tasavvuf büyüklerinin son nefeslerind
Anlatıldığına göre Abdullah b. Mübarek (rah) vefatı esnasında gözlerini açtı, gülümsedi ve, "Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş (ve saadet) için çalışsınlar"m âyetini okudu.
İbrahim-i Nehâî (rah) vefatı esnasında ağladı. Kendisine neden ağladığı sorulduğunda, "Allah'tan, cennet ya da cehennemle beni müjdeleyecek bir elçi bekliyorum, ondan" diye cevap verdi.
Cevap: Bazı sahabe,tabiîn, onlardan sonra gelen tasavvuf büyüklerinin son nefeslerind
Muhammed b. Münkedir vefat etmeden kısa bir müddet önce ağlamaya başladı. Kendisine, "Sizi böyle ağlatan nedir?" diye sorulduğunda şöyle dedi: "Vallahi, bu ağlamam bilerek yaptığım bir günahın hatırıma gelmesinden dolayı değildir. Belki, önemsiz zannettiğim bir günahın Allah (c.c) katında büyük olması ve bu sebeple cezalandırılacağım korkusundandır."
Cevap: Bazı sahabe,tabiîn, onlardan sonra gelen tasavvuf büyüklerinin son nefeslerind
Zühd ehli bir zat olan Âmir b. Abdikays vefatı esnasında ağlamaya başladı. Kendisine,"Sizi ağlatan şey nedir?" diye sorulduğunda şöyle demiştir: "Ölümden korktuğum ya da hâlâ dünyaya hırslı olduğum için ağlamıyorum; ben yazın sıcaktan kavrulanlara su dağıtmak için kaçırdığım fırsatlara ve kışın kalkmadığım gece namazlarına ağlıyorum."
Sâffât 37/61.
Cevap: Bazı sahabe,tabiîn, onlardan sonra gelen tasavvuf büyüklerinin son nefeslerind
Fudayl b. İyâz (rah) son anlarında bir ara bayıldı, sonra gözlerini açtı ve, "Eyvah! Bu ne uzun yolculuk, yanımda ise ne az azık var!" dedi.
Cevap: Bazı sahabe,tabiîn, onlardan sonra gelen tasavvuf büyüklerinin son nefeslerind
Abdullah b. Mübarek (rah) son anlarında azatlı kölesi Nasr'a, "Başımı toprağa koy" dedi. Nasr ağlamaya başladı. İbnü'l-Mübârek, "Niye ağlıyorsun" diye sordu. Nasr, "Sizin o bolluk ve zenginlik zamanlarınızı hatırladım, şimdi ise fakir ve garip biri olarak hayata veda ediyorsunuz" dedi. İbnü'l-Mübârek (rah), "Sus, sesini çıkarma! Çünkü ben Allah'tan, beni zenginlerin yaşantısı gibi yaşatmasını ve fakirlerin ölümü gibi öldürmesini istemiştim. Şimdi bana keli-me-i tevhidi telkin et ve ben tekrarlamadığım müddetçe ikinci kez söyleme" dedi.
Cevap: Bazı sahabe,tabiîn, onlardan sonra gelen tasavvuf büyüklerinin son nefeslerind
Atâ b. Yesâr-ı Medenî anlatıyor: İblîs, son nefeslerini vermekte olan bir adama gözükerek, "Kurtuldun" dedi. Adam, "Henüz senin şerrinden emin olmuş değilim!" dedi.
Yine sûfîlerden ölmek üzere olan biri ağladı, neden ağladığı sorulunca, "Allah Teâlâ'nın, 'Allah ancak takva sahiplerini kabul eder'115 âyetini düşündüm, o sebeple ağlıyorum" demiştir.
Cevap: Bazı sahabe,tabiîn, onlardan sonra gelen tasavvuf büyüklerinin son nefeslerind
Hasan-ı Basrî (rah), ölümü yaklaşan bir hastanın ziyaretine gitti. Oradakilere şöyle dedi: "Bu ölüm işinin evveli budur, onun sonundan elbette sakınmak gerekir. Şu dünyanın da sonu budur, bunu gören kimsenin elbette işin başında ondan gönlünü çekmesi gerekir."