Zihâr yemini eden adam kefâretîödemeden önce karısı ile cinsel ilişkide bulunur, babı
2064) "... Seleme bin Sahr el-Beyazî (Radtyallâhü anhyden rivayet edildiğine göre:
Kefaret ödemeden Önce karısı ile cinsel ilişkide bulunan ziharcı (zihâra yemin eden) adam hakkında Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Bir kefaret (yeter) dir- buyurmuştur."
Havle {Baştarafı 619. cu sahifede)beraberinde bir cemâat olduğu halde çıkıp yolda giderken çok yaşlı bir kadının yanından geçmek istedi, Kadın onu durdurmak istedi. O da durdu ve kadın ile karşılıklı bir Hayli konuştular. Sonra oradan ayrılınca bir adam :halîfe : Yazıklar olsun sana, o kadının kim olduğunu biliyor musun? O öyle bir kadındır ki Allah Teâlâ yedi gök tabakasının Üstünden onun şikâyetini işitti. O, Havle bint-i Sa'lebe'dir. Allah onun hakkında şu âyetleri İndirdi: (Halife, Mücâdele suresinin ilk âyetlerini okudu) Vallahi eğer o kadın geceye kadar dursaydı, ben ondan ay-nlmıyacaktmı. Ancak, namaz,, kılmak için ayrılır, namazdan sonra onun yanına dönerdim, diye cevab vermiştir.
2065) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyallâhü ankümâ)'âan rivayet edildiğine göre :
Bir adam — Seleme bin Sahr — karısı hakkında zihâr yemininde bulunmuş ve kefaret ödemeden önce onunla cinsel temas etmiştir. Daha sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e gelerek bu durumu O'na anlatmıştır. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (adama) :
«Ne sebeple öyle ettin? (= Yâni zihâr kefaretini ödemeden kan-na yaklaştın?»:
Yâ Resûlallah! Ay ışığında katımın ayak bileziklerinin beyazlığını gördüm, bunun etkisi ile nefsime hâkim ol a m ay ip onunla cinsel temasta bulundum, demiş. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), gülürasemiş ve kefaret ödey inceye kadar kadına yaklaşmamasını ona emretmiştir."
2066) "... Sehl bin Sa'd-i Sâidî (Radtyalâhü anhümâ)'daa rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
(Aclân oğullarından) Uveymir, (Aclân oğullarının başı olan) Âsim bin Adî'ye gelerek: Benim için Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e şu soruyu sor, dedi s
(Yâ Resûlallah!) ne dersin? Bir kimse, karısının beraberinde bir adamı bulsa (zina ettiklerini muhakkak bilse) ve (zâni) adamı öldürse, bu Öldürme nedeni ile kadının kocası kısas olarak öldürülür mü? Yoksa kadının kocası ne yapar?
Âsim da gidip bu soruyu Resul ullah (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lernJ'e sordu. Fakat Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem), bu soruları ayıpladı. (Bundan hoşlanmadı.)diye sordu. Âsim ona: Sen bana iyi bir iş getirmedin. Ben (senin sorunu) Resul ullah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem)'e sordum.
— Vallahi ben kendim Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem)'e gidip bu soruyu muhakkak soracağım, dedi ve Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem)'in hu zurna çıktı. Baktı ki kendisi ile karısı hakkında Resul-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Seliem)'e Kur'an âyetleri indirilmiş. (9) Bunun üzerine Resul-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Seliem), Uveymir ile karısı (Havle) arasında Liân işlemini icra etti. Bu işlemden hemen sonra Uveymir ■■
— Ey Allah'ın Resulü! Allah'a yemin ederim ki eğer ben bu kadım götürse m (yâni nikâhım altında tutsam) onun aleyhinde yalan söz söylemiş olurum, (yâni artık onunla yaşıyamam) dedi. Râvi demiştir ki: Ve Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem), Uveymir'e (karısını boşamasını) emretmeden önce kendisi karısından ayrıldı (yâni üç talâkla boşadı). Artık lânetleşen karı, koca hakkında bu şekil boşama, uyulan bir yol oldu. Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) (orada bulunanlara) :
«Bu kadma nezâret ediniz. Eğer vücudu siyah, gözlerinin siyahı koyu, kalçaları iri (ve baldırları kaba) bir çocuk getirirse (doğurursa) ben Uveymir'in bu kadına zina isnadında gerçekten doğru olduğunu sanırım. Eğer kadın keler nevinden kızılca kurt
çocuk getirir (doğurur) ise ben Uveymir'in yalancı olduğunu sanırım» buyurdu. Râvi demiştir ki sonra kadın (Havle) hoşlanılmayan (Yâni zina isnadını doğrulayıcı) surette bir çocuk getirdi."
2067) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyailâhü ankümâ)'dan rivayet edildiğine göre:
Hilâl bin Ümeyye (el-Ensâri), karısı (Havle)'nin Şerik bin Sah-mâ ile zina ettiğini Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in huzurunda iddia etti. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Hilâl'e î
«Dört şahidini hazırla veya sırtına had (vurulur)» buyurdu. Hilâl, Peygamber {Sallallahü Aleyhi ve Sellem) "e;
— (Yâ Resûlallah!) Seni hak (din) ile gönderen (Allah)'a yemin ederim ki ben (bu isnadımda) muhakkak doğru sözlüyüm ve muhakkak Allah Teâlâ bu meselemde benim sırtımı (şahsımı) hadden kurtaracak âyet göndercektir, dedi. îbn-i Abbâs demiştir ki: Hemen
sonra; pf^İİ VI <=\^i ,J> ^ jjj ,^>ljjl jj*,, jjJİ\j âyetinden ta? jl IjJU 4i\ ywic jl
Nazm-i İlâhî indi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Slelem) de (bu âyetlerin kendisine indiği yerden) hemen ayrılıp Hilâl ile karısına haber gönderdi (onları huzura getirtti.) İkisi de geldi. (Önce) Hilâl ayağa kalkarak (âyetlerde emredildiği şekilde) liân yemininde bulundu. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de (eşlere hitaben) :eden var mıdır? buyuruyordu. Hilâl liân yemini ettikten sonra karısı ayağa kalktı ve liân yeminini (âyetlerde emredildiği gibi dört defa) etti.Beşincisinde : "Eğer Hilâl (zina isnadında) doğru sözlü ise Allah'ın gazabı Havle'nin üzerinde olsun" demeye sıra gelince, orada bulunanlar kadına.- (Ey kadın bil ki) bu (beşinci) yemin şüphesiz elim azabı mûcibtir, diye uyardılar. îbn-i Abbâs demiştir ki: Bu uyan üzerine kadın durakladı ve biraz geriledi. Hattâ biz kadının (kocasını tek-zib etmekten) dönüş yapacağım (ve beşinci yemini yapmadan gerisin geriye gideceğini) sandık. Fakat kadın (kendini toparladı ve) :
— Vallahi ben kabilemi ömür boyunca rezîl ve rüsvay etmem, dedi, (ve beşinci yemini de etti). Sonra Resul i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) orada bulunanlara:
— «(Hâmile olan bu kadının doğuracağı çocuğun) durumuna dikkat edin. Eğer gözleri sürmeli, kalçaları iri ve baldırları kaba bir çocuk getirir ise, çocuk Şerik bin Sanmaya aittir», buyurdu. Kadın da hakikaten bu şekilde bir çocuk doğurdu. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
— «Eğer Allah'ın kitabının (liân) hükmü yerine getirilmemiş olsaydı benim ile bu kadın için bir durum (kadını recmettirmek işi) olacaktı.» buyurdu."
2068) "... Abdullah (bin Mes'ûd) (Radtyallâkü anh)'den; Şöyle demiştir: Biz bir Cuma gecesi Mescid-i Nebevide İdik. (Meseid'e giren) bir adam (oradaki cemaata hitaben) :Eğer bir erkek, karısının yanında (zina hâlinde) bir erkeği bulup zâniyi Öldürürse siz (katil diye kısas olarak) adamı öldürürsünüz. Eğer karısının zina ettiğini söyler (ve şâhidler getiremez) seniz onu kazif haddi ile cezalandırırsınız. Vallahi ben muhakkak bunu Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e anlatacağım, dedi. Sonra bunu Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lem)'e anlattı. Bunun üzerine Allah Teâlâ Hân âyetlerini indirdi. Âyetler indirildikten sonra adam (Peygamber'e) gelip karısının zina ettiğini iddia etti. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de adam İle karısı arasında Hân hükmünü uyguladı ves
•Bu kadının (kıvırcık saçlı) siyah bir çocuk doğıvması (ve böylece zina olayının doğrulanması) umulur,- buyurdu. Sonra kadın kıvırcık saçlı ve siyah bir çocuk doğurdu."
2069) "... (Abdullah) bin Ömer (Radtyaİlâhü anhümâydan; Şöyle demiştir :
Bir erkek karısı ile liân yemininde bulundu ve çocuğun kendisinden olmadığını söyledi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) eşleri birbirinden ayırdı ve çocuğu tneseb ve mirasta) kadına ilhak eyledi.'1
2070) "... (Abdullah) bin Abbâs (Raâtyallâkü anAtimlJ'dan; Şöyle demiştir :
Ensâr'dan bir erkek Beliclân (Beni Aclân) kabilesinden bir kadınla evlendi. Sonra yanma girip bir gece onunla yattı. Sabahleyin adamı Ben kızı bakire olarak bulmadım dedi. Kadının bu durumu Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem )'in huzuruna arzedildi. Bunun üzerine Resul i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) genç kadını çağırtıp (bu durumu) kendisine sordu. Kadın : Hayır. Ben bakire idim, dedi. Bunun üzerine Peygamber koca ile karının liân etmelerini emretti. Onlar da liân yeminleri ettiler ve koca, kadına mehir verdi."
2071) "... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-As) (Ra-dtyaHâhü ankümâ)'âan rivayet edildiğine göre: Peygamber (SaUaUahii Ah-yhi ve Scltem) şöyle buyurmuştur :
«Kadınlardan dört sınıf vardır ki onlar (ile kocaları) arasında Hân (yeminlerinin icrası) yoktur: Müslüman erkeğin nikâhı altındaki Hristiyan kadın, m uslum an erkeğin nikâhı altında bulunan yahüdî kadın, kölenin nikâhı altındaki hür kadın ve hür erkeğin nikâhı altındaki câriye.*
2072) "... Âişe (Radtyattâhü anhâ)'dan; Şöyle demiştir:
ResûluIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) karılarından İlâ etti (onlann odalarına bir ay girmemeye yemin etti) ve haram etti, böylece (kendisine) helâl olanı haram eyledi ve (böyle) yemin için kefaret ödemeyi (gerekli) kıldı."
2073) "... (Abdullah) bin Abbâs (Radtyaltâkü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir ;
(Kişinin helâl olan bir şeyi kendisine) haram etmesinde yemin (kefareti ödemesi) vardır.
Ve İbn-i Abbâs : And olsun ki şübhesiz Resûlullah, sizin İçin güzel bir örnektir, diyordu."