Hibede Evlattan Bazılarını Üstün Tutmanın Keraheti Babı
9- (1623) Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dedi ki) : Mâlik'e, tbni Şihâb'dan dinlediğim, onun da Hu mey d b. Abdirrahmân ile Muham-med ,b. Nu'mân b. Beşîr'den, onların da Nu'mân b. Beşir'den naklen riva*yet ettikleri şu hadîsi okudum:
Nu'mân şunları söylemiş: Babam beni Resûlüllah (SallaiîahüAleyhi ve SeUemfe getirerek: Ben şu oğluma bir kölemi bağışladım, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (Sallaiîahü A leyhi ve Sellem):
«Her çocuğuna bunun mislini bağışladın mı?» diye sordu. Babam; hayır, deyince Resûlüllah (Sallaiîahü Aleyhi ve Sellem) :
«Dyle ise onu dön!» buyurdular.
10- (...) Bize Yahya b. Yahya da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize lb-rahim b. Sa'd, tbni Şihâb'dan, o da Humeyd b. Abdirrahmân ile Muhammed b. Nu'mân'd an, onlar da Nu'mân b. Beşîr'den naklen haber verdi. Nu'mân şöyle demiş: Babam beni Resûlülîah (Sallallahü Aleyhi ve Sellemj'e getirerek: Ben şu oğluma bir köle bağışladım; dedi. Bunun üzerine:
«Bütün oğullarına da bağışladın mı?»diye sordu. Babam: Hayır! de*yince :
«Dyle ise onu dön!» buyurdular.
11- (...) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile tshâk b. İbrahim ve İbni Ebî Ömer, İbni Uyeyne'den naklen rivayette bulundular. H.
Bize Kıjteybe ile İbni Rumh da Ley s b. Sa'd'dan rivayet ettiler. H. Bana Harmele b. Yahya dahî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbni Vehb haber verdi. (Dedi ki) : Bana Yûnus haber verdi. H.
Bize İshâk b. İbrahim üe Abd b. Humeyd de rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Abdürrazzak haber verdi. (Dedi ki) : Bize Ma'mer haber verdi.
Bu râvilerin hepsi Zühri'den bu isnâdla rivayette bulunmuşlardır. Yûnus'Ia Ma'mer'in hadîslerinde : «Bütün oğullarına da mı?» ibaresi; Leys ile İbni Uyeyne hadîsinde: «Evlâdının hepsine mi?» cümlesi vardır. Leys'in Muhammed b. Nu'mân ile Humeyd b. Abdirrahman'dan naklet*tiği rivayette: «Beşir Nu'man'ı getirmiş.* denilmiştir.
12- (...) Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki) : Bİse Cerîr, Hişâm b. Urve'den, o da babasından naklen rivayette bulundu. Babası şöyle demiş: Bize Nu'mân b. Beşîr rivayet etti. (Dedi ki) : Babası ona bir köle vermişti. Bunun üzerine Peygamber (SallallahU Aleyhi ve Seltem) ona:
«Bu kol» nedir?» diye sordu. Nu'man: Onu bana babam verdi, dedi. ResûlüUah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (babasına) :
«Bunun butun kardeşlerine de buna verdiğin gibi verdin mi?» dedi. Hayır! cevâbını verince:
«Öyle ise onu dön!» Duyurdular.
13- (...) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivayet etti, (Dedi ki) : Bize Abbâd b. El-Avvâm, Huşa yn'dan, o da Şa'bî'den naklen rivayet etti. Şa'-bf: Ben Nu'mân b. Beşîr'den işittim, demiş. H.
Bize Yahya b. Yahya da rivayet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki) : Bize Ebul-Ahvas, Husayn'dan, o da Şa'bî'den, o da Nu'mân b. Beşîr'den nak*len rivayet etti. Şöyle demiş:
Babam malının bîr kısmını bana tesadduk etti. Bunun Üzerine an*nem Amra biati Ravâha; Resûlullah(Sallatlahü Aleyhi veSeVeml'i şâhid gös*termedikçe ben razı olamam, dedi. Babam da sadakama şâhid yapmak İçin beni Peygamber (Saltaliahü Aleyhi ve Seilem)\ götürdü. ResûlüUah (Sallallahü A leyhi ve Sellem) ona :
«Bunu butun çocuklarına yaptın mı?» diye sordu. Babam: Hayır: ce*vabını verdi. Efendimiz:
«Allah'tan korkun, çocuklarınız arasında adalet gösterin!» buyurdu*lar. Bunun üzerine babam döndü ve o sadakayı geri aldı.
14- (...) Bize Ebû Bekir b. Ett Şeybe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Alî b. Müshir, Ebû Hayyân'dan, o da Şa'bî'den, o da Nu'mân b. Begüm*den naklen rivayet etti. H.
Bize Mufaammed b, Abdillâh b. Nümeyr de rivayet etti. Lâfız onun*dur. (Dedi ki) : Bize Muhammed b; Bişr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Ha yy ân Et-Teymî, Şa'bî'den rivayet etti. (Demiş ki) : Bana Nu'mân b. Beşîr rivayette bulundu ki, annesi Binti Revâba babasına malından oğluna hibe edilen bâzı şeyleri sormuş. Babası onu bir sene bekletmiş. Sonra aklına pişmanlık gelmiş. Ama kadın: Oğluma hibe ettiğin şeye Kesû\ü\\a,h(Sallallahü Aleyhi ve Sellemyi şâhid tutmadıkça ben razı olamam, demiş. (Nu'mân diyor ki:)
Bunun üzerine babam elimden tuttu. O gün ben çocuktum. Beni Resûlüllah (Sailallahü Aleyhi ve Seliemye götürerek: Yâ Resûlâllah, bunun annesi Binti Revâha, oğluna yaptığım hibeye seni şâhid tutmamı diledi, dedi. Resûlüllah (Saİtaliakü Aleyhi ve Seltem):
«Yâ Beşîr, bundan başka çocuğun var mı?» diye sordu. Evet, cevabı*nı alınca:
«Hepsine buna yaptığın kadar bağışta bulundun mu?» dedi. Baham (yine) hayır, cevâbını verince:
«O halde beni şâhid tutma! Zîrâ ben adaletsizliğe şâhid olamam!» buyurdular.
15- (...) Bine İbni Nümeyr rivayet etti. (Dedi ki) : Bana babam ri*vayet etti. (Dedi ki) ; İsmail, Şa'bî'den, o da Nu'mân b. Beşîr'den rivayet etti. Şöyle demi;: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Selle m) babama:
«Senİn başka oğulların var mı?» dîye sordu. O: Evet! dedi.
Peygamber :
«Öyle İse onların her birine bana verdiğin gibi verdin mi?» dedi.
Babam: Hayır! dedi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi veSellem).;
«O halde ben dürüst ve âdil olmayan bir iş üzerine şâhid olmam.» buyurdu.
16- (...) Bize tshâk b. İbrahim rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Cerîr, ı El-AhvelJden, o da Şa'bî'den, o da Nu'mân b. Beşîr'den naklen ha*ber verdi ki, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi veSellem), babasına: «Beni adaletsizliğe şah İd tutma!» demiş.
17- (...) Bize Muhammed b. El-Müsennâ rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdülvehhâb ile Abdülâlâ rivayet ettiler. H.
Bize lshâk b. İbrahim ile Ya'kûb Ed-Devraki de hep birden İbni Uleyye'den rivayet ettiler. Lâfız Yâkûb'undur. Dedi ki: Bize İsmail b. İbrahim, Dâvûd b. Ebî Hind'den, o da Şa'bî'den, o da Nu'mân b. Beşîr'*den naklen rivayette bulundu. Şöyle demiş:
Babam beni alarak ResulüUahfSallaUahü Aleyhi ve Sellem) götürdü re:
Yâ Resul âllah! Şah id ol ki, ben Nu'man'a malımda şunu ve şunu bağışladım, dedi. Bunun üzerine Efendimiz:
«Oğullarının hepsine Nu'man'a bağışladığın kadar bağışta bulundun mu?» diye sordu. Hayır! deyince:
«Öyle ise buna benden başkasını şahid yap!» buyurdu. Sonra;
«Sana İyilik yapma hususunda oğullarının müsâvî olmalarını diler misin?» diye sordu. Babam: Hay hay! cevâbını verdi. «O halde olmaz!» buyurdular.
18- (...) Bize Ahmed b. Osman En-Nevfelî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ezher rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbni Avn, Şa'bî'den, o da Nu*-mân b. BeşSr'den rivayet etti. Şöyle demiş:
Babam bana bir bağışta bulundu. Sonra şahid yapmak için beni Re-sûlüllah (Sallaltahü Aleyhi ve Sellem)'e götürdü. Fahr-i Kâinat Efendimiz:
«Bunu bütün çocuklarına verdin mİ?» diye sordu. Babam: Hayır! ce*vâbım verdi.
«Bundan dilediğin kadar, onlardan iyilik dilemez misin?» buyurdu. Babam: Hay hay (dilerim) dedi.
«O halde ben şâhid olmuyorum.» buyurdular.
(Hâvi) İbni Avn diyor ki: Ben bunu Muhammed'e anlattım da: Biz ancak Resûlüllah (Saîlallahü Aleyhi ve Selletn) 'in-:
«Çocuklarınız arasında müsavat yapın.» buyurduğunu rivayet ettik, dedi.
19- (1624) Bize Ahmed b. Abdillâh b. Yûnus rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Zübeyr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebu'z-Zübeyr, Câbir'den naklen rivayette bulundu. (Dedi ki) :
Beşîr'in karısı; Oğluma köleni bağışla, hem bana Resûlüllah (Sallallchü Aleyhi ve Setlem) 'i şâhîd getir, demiş. Bunun üzerine Beşîr Resûlüllah (Salialtahü Aleyhi ve Sellem)e gelerek şunları söylemiş: Filânın kızı [1] ben*den, oğluna kölemi bağışlamamı istedi ve: Bana Resûlüllah {Sallallahü Aleyhi ve Sellem)f\ şâhid yap, dedi. Resûlüllah (Sallaîlah'û Aleyhi ve Sellem) :
«Bu çocuğun kardeşleri var mı?» diye sormuş. Beşîr: Evet, demiş.
«Buna verdiğinin mislini onların hepsine verdin mi?» buyurmuş. Ha*yır, cevâbını alınca :
«Bu iş yaramaz; ben ancak hak üzerine şâhid olurum {»buyurmuşlar.
Nu'mân hadîsini Buhâri «Hibe» ve «Şehâdât» bahislerin*de; Ebû Dâvûd «Büyû'»da; Tirmizî ile İbni Mâce Ahkâm »da; Nesâî «Nihâi» ve «Kaza» bahislerinde muhtelif râvi-lerden tahrîc etmişlerdir.
Hz. Nu'man'm babası Beşîr b. Sa'd, annesi de meş*hur sahâbî Abdullah b. Ravâha 'nın kız kardeşi Amra binti Ravâha 'dır.
Hadîsin buradaki rivayetlerinin bâzısında Hz. Nu'man'a baba*sının bir köle bağışladığı, bâzısında da malının bir kısmını verdiği bildi*riliyor. Bu bir kısımdan murâd da köle olabilirse de Taberâni (260-360) ile îbni Hibbân ( -354) 'in Şa'bî'den rivayet et*tikleri bir hadîste şöyle denilmektedir:
«Nu'mân Kûfe'de hutbe îrâd ederek dedi ki: Babam Beşîr b. Sa'd, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SeVemYe gelerek şunları söylemiş: (Karım) Amra binti Ravâha bir oğlan doğurdu; adım Nu'mân koydum. Bu kadın Çocuğa en iyi malımdan bir bahçeği vermedikçe onu büyütmeye razı ol*muyor. Bana: Bu işe Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'i şâhid yap, dedi...
Bundan anlaşıldığına göre bağışlanan mal köle değil bahçedir. Fakat îbni Hibbân bu iki rivayeti ayrı ayrı iki vak'aya hamlederek aralarım bulmuştur. Şöyle ki: Nu'mân (Radiyallahu anh) doğduğu zaman kendisine bir bahçe verilmiş; büyüdükten sonra da köle bağışlan*mıştır. Bâzıları bu tevcihe i'tirâz ederek: «Beşir b. Sa'd gibi büyük bir zât nasıl olur da aynı meseleyi unutarak ikinci defa Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e sorar.» demişlerse de Aynî bunda asla şaşacak bir şey olmadığını, dünya düşünceleriyle âhiret tasalarının insana birçok şey*leri unutturabileceğini söylemiş; insan sözünün unutmak mânâsına gelen nisyândan alındığını söyleyenler bulunduğunu hatırlatmıştır.
Yie rivâyet'erin birinde Hz. Nu'man'ın: «Babam elimden tuttu; ben o zaman çocuktum...» dediği; diğerinde İse : «Babam beni kucağına alarak Resûlüllah (Sailallahü A\e\\hi ve Seilem) 'e gördü» şeklinde beyanda bulunduğu görülüyor. Aynî bu iki rivayetin arasını bulmuş ve : «Yo*lun btr kısmında babası kolundan tutmuş; küçük olduğu için bir kısmın*da da kucağına almıştır.» demiştir.
Bu Rivayetlerden Çıkarılan Hükümler;
1- Bir kimse çocuklarında bâzılarına mal bağışlayıp diğerlerine bir şey vermese caiz olur mu olmaz mı? meselesinde ulemâ ihtilâf etmişler*dir. Tâvûs, Atâ' b. Ebî Rabâh, Mücâhid, Ur ve, İbni Cüreyc, İbrahim Nehaî, Şa'bî, İbni Şubrume, İmam Ahmed, îshâk ve diğer Zâhiriy ye ulemâsına göre bu bâtıldır, verilen şey geri alınır. İmam Ahmed şöyle demiştir: «Bir kimse bağış hususunda çocuklanndan bâzısını ter-cîh etse*, bu bağışı geri alması emrolunur. Şâyed geri almadan ölürse ar*tık o mal bağışlanan kimsenin olur; yeter ki, bağış hâl-i sıhhatinde ya-oılmış olsun.» Bunların delili Peygamber (Sailallahü Aleyhi ve Seîlem) 'in:
«Onu geri al!» emridir.
Sevrî, Leysb. Sa'd, Kaasimb. Abdirrah-mân, Muhammed b. El.Münkedir, Ebû Hanîfe, Ebû Yûsuf, imam Muhammed, îmam Şafiî ve bir rivayette îmam Ahmed caiz olduğuna kaildirler. Onlara ?öre hadîsteki «geri al» emri vücub için değil, fazilet ve ihsan kabilinden dir. Nitekim Bezzâr'in «Müsned»inde rivayet ettiği Enes (Radiyallahu anh) hadîsinde: «Peygamber (Sailallahü Aleyhi ve Sellem> 'in yanında bir zât bulunuyordu. Derken bîr oğlu geldi. Adam onu öperek dizine oturt*tu. Az sonra küçük bir kızı geldi. Adam onu önüne oturttu. Bunun üze*rine Peygamber (Sailallahü A leyhi ve Seilem):
«Bunların ikisini bir tutsan a!» buyurdular.» deniliyor. Bittabi bu emir vücûb için değil, insaf ve ihsan kabîlindendir.- Hanefîler'e göre yalnız oğul, kardeş, kız kardeş, amca ve hala gibi neseben yakın akra*baya yapılan bağıştan dönmek caiz değildir. Kadın farzedildiği takdirde nikâhı caiz olmayacak hısımların hepsi bu hükümde dâhildir.
Tâvûs, Hasan-ı Basrî, îmam.Ahmed ve Ebû Sevr dahî buna kaildirler.
îkrime, îshâk, İmam Şafiî ve îmam Ah*med *e göre evlâttan başkasına yapılan bağıştan dönmek caiz değildir.
2- Babanın bütün çocuklarını bir tutması farzdır diyenler bu hadîsle istidlal etmişlerdir. Tâvûs, Sevrî, İmam Ahmed ve İshâk ile Mâlikîler 'den bâzılarının kavilleri budur. Bun*lar Peygamber (Saliallahü Aleyhi ve Sellem)'in :
«Ben çevre şâhidlilc yapamam.» sözü ile istidlal etmişlerdir. Hanefiler'den İmam Ebû Yûsuf: «Baba çocuklarından bi*rini diğerlerinden üstün tutmakla onlara zarar vermeyi kasd ederse mü*savata riâyet farz olur.» demiştir.
Cumhura göre müsavata riâyet farz değil, müstehabtır. Şu halde ter-cîh yapsa da olur; ancak mekruhtur. Onlar hadîsteki emri nedib, nehyi de kerâhet-i tenzîhiyye mânâsına almışlardır. «Ben çevre şâhidlik ya*pamam» sözü onun mutlaka haram olduğuna delâlet etmez. Çünkü cevr: adaletten inhiraftır. Bu haram da olabilir, mekru da.
Bu müsavatın nasıl olacağı dahi ihtilaflıdır. İmam Muhammed, İmam Ahmed, İshâk, Şâfiîler'den ve Mâ1iki1er'den bâzıları: «Adalet, erkek çocuğa mîrasda olduğu gibi, iki kız hissesi vermekle olur.» demişlerdir. Diğer ulemâya göre bu bâbta er*kekle kadın bir tutulur. Hadîsteki müsavat emrinin zahiri de bunlara şe-hâdet etmektedir.
3- Baba oğluna yaptığı bağıştan dönebilir; diyenler bu hadîsle is*tidlal ederler.
4- Kardeşler arasını yatıştırmak ve onları ana babalarına isyan et*tirecek şeylerden kaçınmak müstehabtır.
5- Mubah olmayan hususatta şehâdeti üzerine almak mekruhtur.
6- Hibede şâhid tutmak vâcib değil, sadece meşrudur.
7- Evlâd ve zevcelerin bâzılarına diğerlerinden fazla meyi gös*termek caizdir. Çünkü bu elde olmayan bir kalb işidir.
8- Hâkim icâbında dâva hususunda soruşturma yapabilir. Nitekim Peygamber (Sallaltahü A leyhi ve Seliem):
«Bundan başka çocuğun var mı?» diye sormuştur.
9- Hibeye sadaka denilebilir.
10- Çocuğunun yararına annenin de söz hakkı vardır.
11- Hadîs-i şerîf hırsın sonunun kötülüğüne işaret etmektedir. Zîra Amra (Rcdiyallahü anha) kocasının yaptığı bağışa razı olarak şâhid iste*meseydi yapılan bağış bozulmayacaktı.