Onbirinci söz'ün sarayında üstad!
ONBİRİNCİ SÖZ'ÜN SARAYINDA ÜSTAD!
``Bir zaman bir sultan varmış." diye başlayan muhteşem hikaye... Alemde dönen
işlerin maksadını, bu maksatlar gerisindeki akıl almaz bilmeceyi ve insanın
yaratılış sebebinin gerisindeki muammayı anlatıyor: ``Her cemâl ve kemâl
sahibi, kendi cemâl ve kemâlini görmek ve göstermek istemesi sırrı." Bu
güzelliklerin sahibi olan Zât-ı Zülcelâl'in ``Cemal ve kemal-i manevisini iki vecihle
müşahede" etmesi için ``Bir vechi, bizzat nazar-ı dekaikâşinasıyla görsün; diğeri
gayrın nazarıyla baksın" şeklinde ifade edilen gerçek. Varlık alemindeki bütün
çekirdekleri, tohumları, yumurtaları çatlatan büyük sır ve belki de ilk atomun
çatlayışının, içindeki kainat güzelliklerini açığa vuruşunun başlangıcı, Büyük
Patlama'nın arkasındaki sır.
Güzelliğin gözükmesi, cemalin ve kemalin görülüp gösterilmesi hikmetine binaen hazırlanan geniş ve büyük bir saray. Akıl almaz güzelliklerin, harika sanatların zemini ve teşhir yeri olan sarayın hazırlanmasından sonra görebilen, idrak edebilen ve güzeli takdir edebilenlerin daveti ve sonra bir Yaver-i Ekremine sarayın niçin inşa edildiğini, içinde yer alan her bir şeyin ne anlama geldiğini ve ne için inşa edildiğini öğretmesi ve onu üstad ve tarif edici tayin etmesi. O
Yaver-i Ekrem, sarayın bütün güzelliklerinin sanatkarı ve her güzelliğin sahibini tanıtmak gibi bir görevle bütün misafirlerin ortasında bir teşrifatçı konumunda. Sarayın her bir köşesinde yer alan farklı güzellikleri, bibloları, işlemeleri, örtüleri ve hizmete yönelik olarak hazırlanmış her bir aleti tanıtıyor, nasıl kullanılacağını ve