Çam Dağının gülünü solduramazsınız!
Süleyman Kösmene
Çam Dağının gülünü solduramazsınız!
Cümleler ve kelimeler boğazımda düğümlendi bugün. Çam Dağına değil;
memleketin barış köprüsüne yöneltilmek istenen bu hunhar saldırı,
vatanın dirlik ve birliğine, esenlik ve huzûruna yapılan husûmetin kaçıncı
perdesi?Memleketi kargaşaya ve sokak hareketlerine sürüklemek isteyen
nâmert ve vatan hâini odaklar için, bu yeni bir versiyon mu? Ama her
defasında olduğu gibi; bu defa da yanıldıklarının farkında bile
olmayışları, ne kadar acziyet, zaafiyet ve dayanılmaz bir kapris içinde
olduklarını apaçık göstermiyor mu?Gülerler böyle ucuz kahramanlık
gösterilerine! Allah'ın dağındaki ağaç savunmasız tabiî ki! Hüner,
ortaçağın kazıklı voyvodaları gibi hıncını vahşî saldırılarla ağaçtan almak
değil! Hüner, o katlettiğiniz ağaçların dalları arasında yazılmış Risâle-i
Nûr'un, bir tek cümlesine olsun, milenyum çağına yaraşır biçimde bilimsel
bir eleştiri getirmek; yanlışı varsa çürütmek! Hüner budur! Risâle-i Nur
meydandadır! Risâle-i Nûr, tarihte eşine az rastlanır bir biçimde,Türkiye
Cumhuriyetinin Bağımsız Hukuku önünde iki binden fazla mahkemeye
karşı savunmasını verdi; beraatını aldı!Dünya tarihinde pek nâdir eserler,
bağımsız yargı eliyle, böylesine ittifakla, temizliği teslim edilme imtiyazına
sahip olmuştur! Risâle-i Nûr, ``lehinde" işte böyle bir hukukî ittifaka
sahiptir!Risâle-i Nur'u okuyanların tavır ve tutumlarının bir asırlık mazisi
meydandadır! Bu memlekette hiçbir biçimde kargaşaya, anarşiye, teröre,
vatana ihânete ve âsâyişi bozmaya yeltenmemişlerdir. Bağımsız yargıyı,
beraat kararlarından dolayı utandıracak hiçbir müessif olaya
karışmamışlardır.Dün Bedîüzzaman'ın naaşı çalınırken gösterilen
olgunluk, vakar ve sükûnet, bu gün Çam Dağının çam ve katran
medreselerinin kıyımına karşı yine esirgenmeyecektir. Daha doğrusu;
sizin katlettiğiniz ağaçların dalları arasında doğan Risâle-i Nûr'u
okuyanların, böyle aşağılık kapris hesaplarına cevap vermeye ne
seviyeleri müsâittir, ne de zamanları! Onların dünyaları, İmam-ı Azam
Ebû Hanîfe'nin ``El-Fıkhu'l-Ekber" dediği ``Tevhid ve iman hakîkatları" ile
büsbütün aydınlık.Husûmete, kine, nefrete, öfkeye, düşmanlığa,
kargaşaya onların dünyalarında yer yok! Onlar bu memlekette dün
olduğu gibi, bu gün de barışın sembolü!Boşuna yoruldunuz!Onlar derler
ki: ``Dünyâ mâdem fânîdir, hem mâdem ömür kısadır, hem mâdem gâyet
lüzumlu vazîfeler çoktur, hem mâdem hayat-ı ebediye burada
kazanılacaktır, hem mâdem dünya sahipsiz değil, hem mâdem şu
misâfirhâne-i dünyanın gâyet Hakîm ve Kerîm bir Müdebbir'i var, hem
mâdem ne iyilik ve ne fenâlık cezâsız kalmayacaktır..." (1)Dün Türk
Hukûkuna beraat-i zimmetini tasdik ettiren Risâle-i Nûr, bu gün yurt
içinde ve yurt dışında milyonların ilgisine mazhar olmuş; Çam Dağından
aldığı misk kokulu gülleri ile dünyânın inanç ve mâneviyât ufkuna önemli
katkılarda bulunmuş bir mukaddes hazîne.Size de tavsiye ederim.
Kapağını bir açın. Allah rızâsı için. Ne yazıyor bir bakın! Siz de
insansınız. Bu dünyanın arkasının Mahkeme-i Kübrâ olduğunu
unutmasaydınız keşke; sizin için iyi olurdu!Yine de siz bilirsiniz;
ama...Çam Dağının gülünü solduramazsınız!Buna gücünüz yetmez;
boşuna yorulmayın!O karda kışta yazık etmişsiniz kendinize!
Yorulmadınız mı?Bizden uyarması.Dipnot:1- Mektûbât, s. 73
02 Ocak 2001, Yeni Asya
--------------------------------------------------------------------------------