Termitlerin sırlarla dolu işbirliği
Termitlerin sırlarla dolu işbirliği
Termitler, hiç zorlanmadan yaptıkları yuvalarının ilk bölümünü toprağın altına inşa ederler. Toprağın üzerinde yer alan ve altı metre uzunluğundaki yuvayı ise, yer altında kazı yaparken dışarı attıkları toprakların birikmesiyle oluştururlar. Termitlerin bu dev yuvanın dış ve iç düzenini oluşturmak için kullandıkları yöntemler ve izledikleri planlar, muhteşem bir aklın ürünüdür.
Sayısı bir milyonu aşan ve koloninin içinde yuva yapma işiyle görevlendirilmiş işçi termitler, ilk olarak ağızlarından salgıladıkları sıvıyla toprak parçacıklarını birbirine karıştırır ve bunları küçük, yuvarlak bilyeler haline getirirler. Daha sonra hazırladıkları bu toprak bilyeleri üstüste dizerek, yuvalarının dış çeperini oluşturacak olan duvarları örmeye başlarlar.
Termitlerin ilk incelenmeye başlandığı yıllarda, ellerine aldıkları toprakları neden ağızlarından akan sıvıyla karıştırdıkları bilinmiyordu. Bu ilginç tavrın sebebi ancak yuvalar tamamlandıktan sonra termit yapılarının yakından incelenmesi sonucunda anlaşılabildi. Çünkü bu karışım kullanılarak örülen duvarlar belli bir zaman sonra hızla sertleşmiş ve adeta beton kadar dayanıklı bir duruma gelerek, içinde milyonlarca termitin yaşadığı koloniye düşmanların ulaşmasını imkansız hale getirmiştir. Termitler sadece toprağı kullanarak, altı metre yüksekliğindeki böyle bir tepenin yıkılmadan durmasını asla sağlayamazlardı. Ama bunun farkında olan termitler, böyle bir teknik hatanın içine kesinlikle düşmez ve ilk iş olarak inşaatta kullanacakları harcı kendilerine ait bir metodla sağlamlaştırarak ondan sonra işlerine başlarlar. Böylece Allah'ın öğrettiği bilgilerle hareket eden bu hayvanlar, hiç bir zaman başarısız olmaz ve korumasız kalmazlar.
Sadece kör olan işçi termitlerin yapabildiği bu kalın ve sert duvarlar, dayanıklı bir yapıya sahip olmakla birlikte, aynı zamanda da dışarıdaki yüksek ısıdan karıncaları koruyup, içeriyi serin tutmaya yarayan bir yalıtkan görevi görür. Böylesine kapsamlı bir bilgiyle donatılmış olan termitler açısından, yuvanın sıcaklığı son derece büyük bir önem taşır. Bu nedenle yuvanın içinde koloninin ihtiyacı olan havayı, ısıyı ve nem ayarını sabit tutan olağanüstü bir soğutma sistemi geliştirilmiştir.
Bir milyonu aşkın karıncanın yaşadığı bu yuvalarda, oksijen de çok önemli bir ihtiyaçtır. Çünkü böylesine kalabalık bir hayvan topluluğunun, dört bir yanı toprakla örtülü yuvalarda yaşaması oksijenin kısa süre içinde tükenmesine sebep olacaktır. Bu toprak yığınının içinde termitlerin rahatça yaşayabilmeleri, ancak yuvadan içeri her gün 1500 lt. havanın girmesiyle mümkün olabilir. Fakat bu oksijenin doğrudan doğruya yuvanın içine alınması da son derece büyük bir risk taşır. Çünkü oksijenin yuvanın içine kontrolsüz dolması, ısıyı gereğinden fazla yükseltecek ve termitlerin yaşamı da bundan dolayı tehlike altına girecektir. Böyle bir duruma karşı son derece tedbirli davranan termitler, bu soruna da mükemmel bir çözüm getirmişlerdir. Bu çözüm, yuvanın içinde havanın sürekli yenilenmesini sağlayan bir devirdaim sistemidir. Kurulan bu sistemle işçi termitler, barınağın içindeki ısı, nem ve oksijen miktarını kendi kontrolleri altına almış olurlar. içerdeki havanın dolaşımı, termitlerin yuvanın iç duvarları boyunca yaptıkları özel hava koridorları ve yine duvarlara açtıkları küçük havalandırma delikleri ile mümkün olur. Yapılan bu hava koridorları, dışarıdaki havanın yuvanın içine girip en aşağılarına kadar inmesini sağlarken, hava delikleri de içerideki havanın temizlenmesini sağlar. Fakat sadece bunlar, barınağın içindeki sıcaklığı ve nemi sabit bir ayarda tutmak için yeterli olmaz. Rablerinin izniyle usta mimarlar gibi hareket eden termitler, oluşabilecek aşırı ısınmaya karşı yuvanın altına küçük odacıklar yaparlar. Bu odaların en önemli özellikleri ise son derece nemli olmalarıdır. Dışarıdan gelen hava, yuvanın en dibine kadar uzanan kanallardan geçerek alt katmanlardaki bu nemli odacıklara gelir. Buradaki nemle birleşen hava, yuvanın tam ortasına yapılmış büyük bir kanaldan tekrar yukarı doğru çıkmaya başlar. Bu sırada bu büyük tünelin içinde çalışma yapan termitlere temas eden hava, onların vücut sıcaklıklarını da alarak buharlaştırır ve tünelin dışarı açılan ağzından çıkarak dağılır. Buradan da yuvanın üzerinde inşa edilmiş olan büyük alana ulaşır. Görme yeteneğinden yoksun olarak yaratılan bu canlıların, tek başlarına üstelik hiç bir alet kullanmadan böylesine karmaşık bir sistemi kurabilmeleri elbette ki mümkün değildir. Bütün tünellerin, kanalların, depoların ve kusursuz bir soğutma sisteminin belli bir amaca yönelik yapıldığı bu yuva, Cenab-ı Allah'ın yarattığı çok büyük iman hakikatlerinden bir tanesidir.
Kainattaki her canlı varlık, ayrı ayrı incelendiğinde hepsinde kendisine özgü mucizeler görülecektir. Yeryüzündeki her detayda saklı olan mükemmellik, kusursuz plan ve düzen ise, ancak sonsuz kudret sahibi ve her türlü eksiklikten münezzeh olan Cenab-ı Allah'ın sanatının tecellileridir.
Serap Akıncıoğlu, Yeni Asya, 1 Ağustos 1997
--------------------------------------------------------------------------------