-
Şeytan ve siyaset
Şeytan ve siyaset
Üstadın şeytan ve siyasetten birlikte istiaze etmiş olması çokça bilinir çokça konuşulur. Kimilerine göre bu onun siyasete duyduğu nefretin duygusal bir ifadesidir. Kimileri ise o zamanki siyasete karşı siyaseten takındığı tavrın şifresidir. Bunlardan ilki temelsiz olduğu, diğeri zamana bağımlı-yine siyasete endeksli olduğu için bana sıcak gelmiyor.
Şeytan ve siyasetten birlikte sakınılması, temelde şeytan ve siyasetin yanyana durmasından ve aynı fonksiyonu icra etmelerinden kaynaklanıyor. Şeytan da siyaset de, hak-batıl, doğru-yanlış, iyi-kötü eksenini değiştiriyor, saptırıyorlar. Hatırlarsak, şeytan, Adem'e [as] secde etmeme gerekçesi olarak, Adem Aleyhisselam'ın topraktan kendisinin ise ateşten yaratıldığını öne sürmüştü. Bu gerekçe Allah'a kul olmaktan, Kadir-i Hakîm'e teslim olmaktan ayrı bir eksene taşıdı İblis'i. Secde etme ya da etmemenin tek gerekçesi, tek açıklaması Rabbin öyle istemesi ya da istememesidir. O Rab ki, nefsimiz kudret elindedir ve sonsuz hikmetiyle bizim bilmediğimizi bilir. Öyleyse kula Onun emrine sadece ve sadece O öyle istediği için uymak düşer. Adem'in [as] ve İblis'in hamurlarının ne olduğu, ateşin topraktan üstün olup olmadığı emre tabi olmaktan, kudrete teslim olmaktan, hikmete itimad etmekten ayrı bir yere düşer. Öylece İblis sapar ve 'şeytan' ünvanını hakeder. ('Şeytan' kelimesi, 'şatane' köküne dayanır; 'saptı', 'yoldan çıktı' anlamına gelir.)
Şeytan'ın Adem'e [as] secde etmeme olayında Allah'tan ki rengi hemen ortaya çıktı. Şeytanın sapması hemen görünmeyebilir, örtülü de kalabilirdi. Mesela, kendisi topraktan, Adem [as] ateşten yaratılmış olsaydı ya da aslında toprağın ateşten üstün olduğuna kani olsaydı, öne sürdüğü gerekçeye göre secde eder, böylece 'secde edenler' arasında 'kaynayabilirdi.' Ama şeytanın sapması dayandığı gerekçe ile başlamıştır. Bu gerekçe onun secde etmesini gerektirse de, secde etmemesini gerektirse de farketmez; baştan kul olma ekseninden çıkmıştır bir kere. Onun için önemli olan rububiyet ve hikmet değil, kendi küçük hesapları, kendi çıkarları, kendi yorumları, kendi planları, kısaca kendisidir. Siyasetin şeytanla akrabalığı tam buradan başlar. Siyaset sürekli hesap peşindedir. Yaptığı iş doğru da olsa ihlasa dayanmaz, samimiyetten uzaktır. Siyaset çıkara endekslidir. Hakkaniyeti baştan yitirmiştir o yüzden. Çıkarından vazgeçer gözükse bile, daha büyük bir çıkarı adına yapar bunu. Siyaset sonuç almaya kilitlidir. Sonuca giden her yolu mubah görür. Elde edeceği sonuçtan vazgeçmektense, doğruluktan ayrılmaya, dürüstlükten fedakârlık etmeye hazırdır. Dürüstlüğü ve doğruluğu, hakkaniyeti ve samimiyeti sonraya saklar. Garip ki sonrası da gelmez. Tıpkı sahte para gibidir siyasetin işi. Parayı aslına ne kadar benzetirse benzetsin, ona değer katamaz, sadece sahteciliğini artırır.
Yani, siyaset ve şeytan doğru da yapsa, doğru yapmaz.
Senai Demirci
senai.demirci@usa.net
--------------------------------------------------------------------------------