Çocuklara ve gençlere göre ölümün anlamı
____Said Emre_____
Çocuklara ve gençlere göre ölümün anlamı
Bu çalışmanın iki amacı var: Birincisi, çocukların ölüm kavramı farklılıklarını, çocukların resimlerine yansıyan durumuyla araştırmak; ikincisi ise, çocukların cinsiyetlerine göre ölüm kavramını algılayışlarını araştırmaktır”. Araştırmanın amacını bu şekilde tanımlıyor, Boden (İsveç) Sağlık ve Koruyucu Hekimlik Bilimleri Koleji, Araştırma ve Geliştirme Bölümü`nden Maare E.Tamm ve Anna Granqvist.
Bu alanda yapılmış benzeri çalışmalara bir göz atan araştırmacılar, değişik bulgulardan söz etmektedirler. Bunlardan Schilder va Wechsler`in 1934`te yaptıkları araştırmada, Amerikan çocuklarından 5 ile 14 yaş arasından bir grup ele alınmış ve onlara ölümle ilgili bir seri resimler yapmaları önerilmiş.. Araştırmacılar, çocukların “ölüm” kavramı ve inançları ile herhangi bir saldırı veya güç yoluyla oluşan ölüm arasında güçlü bir ilişki bulmuşlar. Meselâ, savaş, kaza, cinayet ve diğer olaylar, “çocukların ölüm kavramlarının oluşmasında” önemli etken olmuşlar. (Schilder& Wechsler, 1934)
Bir başka araştırmacı Nagy ise 1948`te yaptığı araştırmada Schilder`in bulgularının üzerine şunları eklemiş: Önce çocukların “ölüm kavramına ilişkin teorileri”ni incelemiş. Nagy, konuya ilişkin üç yaklaşımda bulunmuş: Birincisi, çocukların ölüme ilişkin resim çizmelerini, ikincisi, çocuklardan ölüm hakkında kompozisyon yazmalarını; üçüncüsü ise çocukların ölüm hakkındaki hislerini anlamak için onlarla yüzyüze konuşmuş.
Nagy, 5 ile 9 yaş arasındaki çoğu çocukların ölümü bir “öcü” olarak gördüklerini, kimi çocuklar ise “insanları biçen bir orak,” bazı çocuklar “bir iskelet, bir ruh veya bir gölge, mezarlardan çıkıp insanları götüren bir hortlak” olarak kavradıklarını kaydetmiş. (Nagy, 1948).
Bir başka araştırma ise, yazımıza misafir olan araştırmacılar tarafından 1993`te uygulanmış. Araştırmacılar, yaşları 6 ile 9 arasında, yarısı erkek, yarısı kız 76 çocukla ölüm hakkında yüzyüze konuşmuşlar. Çocuklardan “ölüm deyince akıllarına gelen ne ise onu çizmeleri ve altına da kısa bir yorum yapmaları” istenmiş.
Hem resimler, hem de yazılı kelimeler analiz edildiğinde, altı özel başlık ortaya çıkmış: Tecavüz sonrası ölüm, ölü bedenler, son dinlenme, ölüm duygusu, ölümün kişiliği, hayat sonrası... Bu araştırmada erkek çocukları, kız çocuklarına nazaran, daha çok güç kullanma sonrası meydana gelen ölümü tasvir ederlerken, kızlar da erkeklere nisbetle “duygusal ölüm çesitleri ile hayat sonrası” imajlara yer vermişler...
Yazımızın başlığına konu olan araştırma da bahsi geçen son araştırmaya dayandırılmış. Bu araştırmada 213`ü kız, 218`i erkek olmak üzere toplam 431 çocuk gönüllü olarak görev almışlar. Bu çocukların yaş ve sınıf seviyelerine göre dağılımı şöyle: 112 çocuk 3. sınıf seviyesinden: Yaşları 9-10 arasında; 114 çocuk 6. sınıf seviyesinden: Yaşları 12-13; 101 çocuk 9. sınıf seviyesinden: Yaşları 15-16; ve 104 genç de lise öğrencileri arasından: Yaşları 18-19 arasından seçilmişler. Bu çocuklar, Kuzey İsveç`in küçük bir kasabası olan Boden`deki okullardan...
Çocuklara daha önceki araştırmada olduğu gibi, şu soru yöneltilmiş: “Ölüm deyince aklınıza gelen ne ise onu resimleyiniz”. Çocuklar resimlemeyi, suluboya ve pastel kullanarak yapmışlar.
Analiz sonuçları şu şekilde açıklanıyor:
1.Biyolojik ölüm kavramı:
*Saldırı neticesi ölüm: 46 çocuk, herhangi bir zorlama sonucu meydana gelen ölümü çizmişler. Bunlardan 12 çocuk, silâh, bombalama veya herhangi bir atakla meydana gelen ölümü; 23 çocuk asılarak meydana gelen ölümü; 11 çocuk ise kazalarda meydana gelen ölümü çizmişler.
*Ölüm anı: 12 çocuk beden ile ruhun birbirinden ayrılışını tasvir etmişler.
*Ölüm durumu: 94 çocuk, bir insan veya bir evcil hayvan ölüsünün mezara konulma durumunu veya bir funeraldaki (cenaze evi) sahneyi resimlerinde canlandırmışlar.
2.Psikolojik ölüm kavramı:
*Üzüntü: 32 çocuk, özellikle, mezar başlarında ağlayan insanları çizmişler.
*Beyinsel imaj: 13 çocuk, ölüm korkusunu veya ölümle ilgili herhangi bir hayali durumu canlandırmaya çalışmışlar.
* Boşluk: 30 çocuk siyah veya gri bir alanı karalayarak, karanlık, boşluk, şekilsizlik veya herhangi bir şeysizlik olarak resimlendirmişler.
3.Metafiziksel ölüm kavramı:
* Tünel fenomeni: 43 çocuk karanlık bir tünel ve tünelin bittiği uçta rengârenk altın gibi parlak ışıklar, karanlıktan nura doğru çıkışı canlandıran bir gidişatı resimlemişler.
* Ölüm sırrı: 91 çocuk, ölüm sırrını dinî temellere dayandırarak, kişisel veya kültürel sembollerle ifade etmeye çalışmışlar. Bu semboller genellikle haç, flama, mum yakma, kılıç, kanayan kalp ve çiçekler... Bu çocukların bazıları gecenin karanlığını delen bir kilise, bir mezar veya bir haç resmi çizmişler. Bazı resimlerde ise dünyanın görünüşü veya dünyada hayatı canlandıran resimler olmuş. Bu resimlerde dünya ikiye bölünerek birinci kısımda güllük gülistanlık bir ortam, insanlar mutlu, neşeli ve barış içinde bulunurlarken; diğer yarısında ise siyahlık ve karanlık hâkim. İnsanlar korku ve dehşet içinde, gözyaşları akar vaziyette resimlenmiş.
* Ölümü bir kişi halinde canlandırma: 31 çocuk ölümü antimorfoz bir resimleme ile “ölüm saçan bir tırpan, bir iskelet, şeytan, tırpanlı adam” gibi şekillerle çizmişler.
* Cennet ve cehennem tasviri: 31 çocuk cenneti dinî semboller olan gökyüzü, Allah ve meleklerle, tropikal palmiye ağaçlarıyla süsleyerek veya peri masallarındakilere benzetmeye çalışarak çizmişler. Cehennem ise iskeletler, parçalanmış cesetler, örümcek ağları, şeytan, ölüler krallığı gibi semboller kullanılarak çizilmiş. Bu grup resimlerinde ayrıca, yargılanma sahnesini (hesaplaşma zamanı) de bir giriş ve bir çıkış kapısı ile bir yargıcın (Yaratıcı) tasvirine yer vererek çizmeye çalışmışlar.
Yaş ve cinsiyetler karşılaştırıldığında ise şu bulgular elde edilmiş:
* 9 ile 12 yaş arasındaki çocuklar ölümü daha çok biyolojik olarak tasvir ederlerken; 15 ile 18 yaş arasındaki gençler ise, ölümü daha çok kompleks, dinî ve psikolojik temellere dayandırarak anlatmaya çalışmışlar.
* Cinsiyetler bakımından ise, erkek çocuklar daha çok savaş, cinayet, silâhla ölüm, patlama şeklindeki olaylardan meydana gelen ölümleri tasvir ederlerken; kızlar ise daha çok duygusallık ifade eden ölümleri çizmeye çalışmışlar.
* Erkek çocuklar kız çocuklara nazaran ölümü daha çok sembollerle anlatmaya çalışmışlar. (şeytan, iskelet, mezar gibi)
* Erkek çocuklar, kız çocuklara göre ölüm kavramını daha çok boşluk, karanlık, yokluk olarak çizerlerken, kızlar da daha çok üzüntü, keder ve gözyaşı olarak çizmeye çalışmışlar. Cennet ve cehennem kavramları iki cinsiyette de eşit resimlenmiş.
Sonuç olarak araştırmacılar şunları ifade ediyorlar:
Bu sonuçlar, İsveç`in seküler eğitimi ile yetişen çocuklarında, ölüm hakkındaki düşüncelerinde dinî imajlardan çok, seküler imajların varlığını gösteriyor. Bu durumun değişik nedenleri arasında dinî eğitimin bir parçası olan sosyokültürel imajın eksikliğinden söz etmektedirler.
Çözümleyici bakış:
Ölüm, tüm insanların beklediği gerçek bir tehdit olarak, sadece çocuklar değil, gençler, yaşlılar ve aileler için de sosyal bir vakıa olarak gündemden düşmez. Ölüm öldürülemediği ve kabir kapısı kapatılamadığı sürece devam edecek bu tehdide karşı, çareyi Kur’ân’da ve onun çağdaş tefsiri Risale-i Nur’larda bulabilmekteyiz. “Haşir hakikatinin ruhî faidelerinden ve hayatî neticelerinden bir tek neticeyi” muhtasaran beyan eden 9. Şua’da, özellikle çocuklar için olan kısma birlikte bakalım:
“Birincisi: Nev’-i beşerin hemen yarısını teşkil eden çocuklar, yalnız cennet fikriyle, onlara dehşetli ve ağlatıcı görünen ölümlere ve vefatlara karşı dayanabilirler. Ve gayet zaif ve nazik vücutlarında bir kuvve-i maneviye bulunabilir. Ve herşeyden çabuk ağlayan gayet mukavemetsiz mizac-ı ruhlarında, o cennet ile bir ümit bulup mesrurâne yaşayabilirler. Meselâ, cennet fikriyle der: ‘Benim küçük kardeşim veya arkadaşım öldü, cennetin bir kuşu oldu. Cennette gezer, bizden daha güzel yaşar.’ Yoksa, her vakit etrafında kendi gibi çocukların ve büyüklerin ölümleri; o zaif biçarelerin endişeli nazarlarına çarpması, mukavemetlerini ve kuvve-i maneviyelerini zir ü zeber ederek gözleriyle beraber, ruh, kalb, akıl gibi bütün letaifini dahi öyle ağlattıracak, ya mahvolup veya divane bir bedbaht hayvan olacaktı...” (Nursî, 1993)
Ne düşünüyorsunuz?
--------------------------------------------------------------------------------
Nagy, M. (1948). The child`s theories concerning death. Journal of genetic, 73, 3-27.
Nursî, B.S. (1993). Şualar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, s. 153.
Schilder, P. & Wechsler, D. (1934). The attitude of children towards death. Journal of Genetic Psychology, 18, 234-250.
Tamm, M.E., & Granqvist, A. (1995). The meaning of death for children and adolescents: a phenomenographic study of drawings. Death Studies, 19, 3, 203-223. May-June 1995.
Said Emre, Yeni Asya, 01 Kasım 1997.
--------------------------------------------------------------------------------