-
Bediüzzaman ve Tiflis
Kazım Güleçyüz
Bediüzzaman ve Tiflis
TİFLİS—Tarih boyunca büyük savaslara, isgal ve istilâlara sahne olan; Abbasîlerden Timur'a, Pers ve Iran hanedanlarindan Osmanlilara, ve nihayet Rus Çarlari ile Sovyet diktatörlerine kadar birçok gücün gelip geçtigi ya da mekân tuttugu Gürcistan, bugün de stratejik konumu itibariyla çok önemli bir ülke olma özelligini koruyor.
Öncelikle Anadolu'dan Kafkasya'ya ve Orta Asya'ya açilan ilk ve en önemli kapilardan biri, Gürcistan.
Hazar ve Orta Asya petrollerinin dünyaya tasinmasi basta olmak üzere, son yillarin gündemine gelip oturan enerji nakil ve ulasim projelerinde, Gürcistan asla ihmal ve gözardi edilemeyecek çok kritik bir konuma sahip.
Bu bakimdan, Kafkasya'daki hassas ve kirilgan dengeler içinde, güçlü, istikrarli ve barisçi bir Gürcistan, hem bölge, hem Türkiye için hayatî bir önem tasiyor.
Bagimsizlik sonrasinda Moskova güdümünden uzaklasmaya yönelik politikalar izlemeye çalisan Gürcistan, büyük ölçüde bu tavriyla irtibatli olarak, sürekli iç kargasa ve darbe girisimleriyle ugrasmak zorunda birakildi. Türkiye Gürcistan'a çok önem veriyor. Ve bu ülke ile iliskilerini güçlendirmek için özel bir itina gösteriyor.
Bediüzzaman'in Ikinci Mesrutiyet sonrasinda Istanbul'dan ayrilip Batum yoluyla Van'a dönerken ugradigi ve Seyh San'an tepesine çikarak etrafi seyrederken medresesinin planlarini yaptigi Tiflis, Gürcistan'in baskenti.
Tepede sehri dikkatle tarassut ettigi esnada yanina gelen Rus polisiyle olan muhaveresinde Bediüzzaman'in dile getirdigi hususlar, 1900'lerin çetin sartlari içinde, tahakkuku imkânsiz hayaller gibi görünüyordu.
Nitekim konustugu polis de "Heyhat! Sasarim senin ümidine" sözüyle bunu ifade etmekten geri durmamisti.
Oysa ümit ve heyecanini akilci bir yaklasimla gerçekçi bir temele oturtan Bediüzzaman'in bu istihza yüklü ukalâ tavra mukabelesi çok keskin ve susturucu olmustu:
"Ben de sasarim senin aklina! Bu kisin devamina ihtimal verebilir misin? Her kisin bir bahari , her gecenin bir nehari (gündüzü) vardir." (Tarihçe-i Hayat, s. 69)
Bu tarihî tartismanin üzerinden doksan yila yakin süre geçti. Bediüzzaman'in "Bitlis'in kardesidir" dedigi Tiflis, Çarlik döneminin baskilarini da, komünist istibdadin hegemonyasini da geride birakarak hürriyetine kavustu.
Ve Rus polisine, "Sizdeki istibdat perdesi yirtilacak, ben de gelip burada medresemi yapacagim" diyen Bediüzzaman'in talebeleri, Orta Asya'yi ve Kafkasya'yi kucaklayan gönül seferberliginde Tiflis'i de ihmal etmediler.
Nitekim, eski Sovyet cumhuriyetlerinde, Risale-i Nur'un ulastigi ve Bediüzzaman adinin gazeteler tarafindan halka duyuruldugu ilk ülkelerden biri, Gürcistan...
Yeni Asya, 16 Temmuz 1997
--------------------------------------------------------------------------------