Nâfile İbâdetlerin Ehemmiyeti
Nâfile İbâdetlerin Ehemmiyeti
Bunlarla birlikte ve bunlardan sonra nâfilelerle zamanı değerlendirmelidir. Çünkü farzları îfâya ve haramlardan uzak durmaya dikkat eden ve kul hakkı yüklenmemeye azamî gayret gösteren, böylece üzerindeki aslî borçları ödeyen mümine, nâfile ibâdetlerin kazandıracağı mânevî kazançlarla ilgili Peygamber Efendimizden şöyle bir müjde gelmiştir: (Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-'den
"Allâh Teâlâ ve Tebâreke hazretleri buyurur ki:
Benim evliyâma adâvet eden kimseye, ben muhakkak ilân-ı harp eylerim; yani benim dostluğumda ve hıfz-ı emânım-da bulunan, dâimü'l- evkât tâat ve ibâdet ile meşgûl olan hâs kullarıma, evliyâma kim ki adâvet ve onlara ezâ ve cefâ ederse o kimse bilmiş olsun ki, ben onunla muhâribim ve onu mahv u helâk ve sonra da muazzeb eylerim ve onlara muhabbet eden kimseye de muhabbet eylerim, demektir.
Hiçbir kul ona farz etmiş olduğum şeyden ziyâde sevgili bir şey ile bana mukarreb olamamıştır. Yani, ferâiz-i ilâhiye-yi bihakkın edâ ve nevâhîden ictinâb eden kimse, veliyyullâh ve mukarreb ilallâh olur, demektir.
Ve benim bazı kullarım ferâiz-i ilâhîyyenin edâsıyla beraber nevâfili dahî icrâ ve edâda devam eder, tâ ki ben ona muhabbet ederim, onu severim. Artık ben ona muhabbet edip, ben onu ziyâde sevdikten sonra ben o kulumun sem'i olurum, öyle sem'i ki, o her mesmûâtı o sem'i ile işitir.
Ve dahî ben o kulumun basarı olurum ki, kulum her mü-bassarât ve mer'iyyâtı o basar ile görür.
Ve ben o kulumun eli olurum ki, o kul her makbûzâtını o el ile ahz ü kabz eyler.
Ve ben o kulumun ayağı olurum ki, kulum her yerde onunla meşy ü hareket eyler ve eğer kulum benden bir şey suâl ederse, hakkâ ki derhal ben ona o şeyi i'tâ eylerim ve kulum mehâvifden, şeytandan vesâireden bana istiâze ederse, her halde ben onu iâze ve muhâfaza eylerim.
Bir de benim yapacak olduğum şeyde, bir mü'min-i kâmil kulumun rûhunun kabzında ettiğim tereddüdüm derecesinde hiç bir şeyde tereddüd
. Zirâ o kulum ölümü ke-rîh görüyor. Ben de o kulumun isâet ve teellümünü kerih görüyorum. Yani, kulumun nefsine acı ve ağır gelen şeyi sevmem, onun için tereddüd eylerim," demektir. (Musâhabe-3 s: 19-20 Buhârî'den)