Farz ve Vâcib Olan İbâdetlerin Ehemmiyeti
Farz ve Vâcib Olan İbâdetlerin Ehemmiyeti
Her mümin; eğer üzerinde kazâya kalmış namazları, tutamadığı Ramazan ayına âit kazâ oruçları varsa, bir takvime bağlayıp bir an önce kazâ etmelidir. İmâm-ı Rabbânî -kuddîse sirrûh- hazretlerinin Mektûbât'ında, 288. mektupta "farzlara ve onların cemâatle edâsına önem vermeyerek, nâfilelerle meşgûl olmanın doğru olmadığı"belirtilmektedir.
Mü'min öncelikle farz ve vâcip ibâdetlerini vaktinde ve hakkıyla edâ etmeğe özen göstermelidir. Şunu hiç bir zaman unutmamalıdır ki, yapılan nâfile ibâdetler; çok miktarda olsa bile aslî borçlarımızı ödeme noktasında kifâyetsiz kalır. Mesela, bir kimse bir yıl boyunca nâfile oruç tutmuş olsa, onun tutmuş olduğu bu oruç, üzerine farz olan bir Ramazan orucu yerini tutmaz. Yine milyonlarca, milyarlarca sadaka verdiği halde, üzerindeki zekat farîzasına dikkat etmeyen, hesaplayıp hak sâhibine ulaştırmayan kimsenin yaptığı hayır, ne acıklıdır. Ayrıca hakk-ı ibâd, yani kul hakkı husûsunda da çok titiz olmalıdır. Peygamberimizin, üzerinde kul hakkı olan kimselerin bu hakkı ödenmedikçe cenâze namazlarını kıldırmadığını; bu hakkın, kıyâmet günü, kulun dünyadan götürmüş olduğu iyiliklerle ödeneceğini; Allâh'ın bu hukûka müdâhale etmeyeceğini ve her hak sahibinin hakkını mutlaka alacağını unutmamalıdır.