-
Onu da Sen Ağırla
İBNİ_ Asfur'un hikayesini hatırlarmısınız?
Biz hiç ayakkabılardan özür diledikmi?
Duyduğumuz bir söz kaç gece böler uykularımızı?
Ağlayan bir çay bardağı gördükmü hiç?
Toprağın üzerine basacak yer bulamadığımız oldumu?
Sahi biz hiç kıyafetlerimize teşekkür ettikmi?
Günahkar bir adamdı. Ayık gezmezdi. Bütün köy halkı yaka silkiyordu.
Ölse de bir kurtulsak,diyorlardı.
Bir karısı vardı bu adamın,birde kendisi.Hiç çocukları olmamıştı.
Köy halkı böyle bir adamın zürriyetinin olmadığına memnundu.
Kadın ise adamın haline üzülsede ses çıkarmazdı. Otuz yıldır evliydiler,
döverdi,kızardı,her gün biriyle kavga ederdi.
Ama kocasıydı işte,evinin erkeğ idi.
Adam iyice yaşlanmıştı artık.Öksürük nöbetleri uykusunu bölüyor,
iki basamak merdiven çıksa nefes nefese kalıyor,titreyen elleriyle
sıgarasını zorla sarıyordu. İyice zayıflamış,zaten kısa olan boyuyla
bir çoçuk gibi kalmıştı.Kadıncağız ellerini açıp dualar ediyor,ahir ömründe olsun şu adamın hali biraz düzelsin diye yalvarıyordu ALLAH(cc)a...
Adam bir sabah evden çıktı,fakat ertesi sabah oldu,dönmedi.Tan yeri ağırırken kadın aramaya çıktı kocasını. Kim bilir yine nerde sızıp kalmıştı!
Köyün üst tarafında ki çeşmeye gitti önce,orada içerdi bulamadı.
Yakındaki tarlaları aradı,köyün dört bir yanına baktı,yoktu.
Eve gelmiştir belki diye koşarak geri geldi,hayır,dönmemişti.
Güneş inmek üzereydi,aceleyle abdest aldı,namaza durdu.Duası bitmek
üzereydi ki, kapının çalındığını duydu.
Kocasıydı gelen.Adamın yüzü sapsarı kesilmiş,öksürüyor,eliyle göğsünü
işaret ediyordu.Kadın kocasının koluna girdi,güç bela sedire kadar taşıdı.
Uzandı adam,karısının yüzüne baktı,ağlıyordu. Doğrulmak ister gibi yaptı,hakkını helal et diyecekti, lafının sonunu getiremedi,başı yastığa
düştü. Ölmüştü...Kadıncağız kocasının başında epey ağladı.
Biraz kendine gelince gözlerini sildi,yemenisini bağladı.
Kalktı imamın evine gitti.
-Hocam...diyebildi hıçkırarak,bizimki...
Söyleyemiyordu,ama imam efendi durumu anlamıştı.Kadının yüzüne baktı,
köylü ne der diye düşündü bocaladı.
_O mendebur bir kez bile caminin kapısından içeri girmedi,kaldırmam
onun cenazesini,deyip kapattı kapıyı.
Kahroldu kadın. Nereye gitsem,ne yapsam diye düşündü.
Kimseler yoktu ki,çaresiz eve döndü. Yıkadı kocasını, sandıktan çıkardığı
beyaz bir çarşafa sardı, omuzuna aldı,mezarlığın yolunu tuttu.
Caminin köşesini dönerken,muhtar ve köylülerin kendisine doğru geldiğini gördü. Bir kez daha düğümlendi boğazı,cenaze omuzundan kayarken,dizlerinin üstüne çöktü,ellerini yüzüne kapayıp ağlamaya başladı.
Hışımla yaklaştı muhtar:
_Onu nereye götürüyorsun,mezarlığa gömeyim deme sakın! Sağlığında
biz çektik,birde ölülerimiz çekmesin...
Kadın gözlerini çarşafın üstüne dikmiş,öylece duruyordu.
Birden bağırmaya başladı,delirmiş gibiydi sanki.
Kalabalık yanından korkuyla uzaklaşırken,cenazesini tekrar yüklendi,
köyün dışına doğru yürümeğe başladı.
Kadın ter kan içinde kalmıştı adım atacak hali yoktu.
Kendi kendine şuracığa gömeyim adamımı,dedi,kimseler rahatsız olmaz burada. Tam o anda bir ayak sesi duydu,irkildi,bir çobandı gelen.
Kadıncağız her şeyi olduüu gibi anlattı.
Üzüldü çoban,gözleri doldu.
-Dert etme,dedi,ben yardım ederim sana.
Bir çukur kazıp cenazeyi gömdüler. Çoban baş ucunda durdu mezarın,ellerini açtı,dua etti. Bir kaç çiçek buldu kadın,toprağın üzerine serpti. Çobana dualar ederek evine döndü.Yorulmuştu. Camın kenarında oturup uzaklara daldı. Uyuyup kaldı oracıkta. Ertesi sabah imamın kapısını telaşla çaldı muhtar. Bir yandan tokmağı vuruyor,bir yandan da '''İmam
efendi...''' diye bağırıyordu. İmam korkuyla açtı kapıyı.
-Bir rüya gördüm,dedi muhtar,hocam o berduş serseri adam cennetteydi,
bana gülüyor hakkım sana helal olsun diyordu.
Rüyayı duyan imam'ın benzi beti attı kendiside hemen hemen aynı rüyayı görmüştü. ''Gel hele içeri demeye kalmadı ki köyün delisi koşarak geliyor bir yandan da bağırıyordu.
Demedimmi ben, demedim mi size rüyamda gördüm,rüyamda...
Bir kaç köylü daha benzer rüyalar gördüğünü söyleyince,kadının yanına
gitmeğe karar verdiler. Özür dileyecek,kendilerini affettirmee çalışacak,
bu arada işin aslını öğrenmeğe çalışacaklardı. Bir şeyler olmuştu ama neydi?
Eve vardıkların da kapıyı açan kadın şaşkındı. Kapıyı yüzlerine kapatacak oldu yapamadı. Gelenler olup biteni anlatıp özür dileyerek cenazeyi nereye defnettiğni,neler olduğunu sordular. Kadıncağız her şeyi anlattı,can kulağıyla dinlediler ve çobanı bulmağa karar verdiler.
Bir yandan yürüyorlar bir yandan da araların da konuşuyorlardı.
Bu çoban bir evliya idi her halde,belki de hızırdı aslın da ölen adam o kadar da kötü biri değildi.
Tarif edilen yere geldiklerinde çoban koyunlarını otlatıyordu.
Gelenleri görünce ayağa kalktı,hayırdır inşallah deyip oturdular ve onlara süt ikram etti başladılar konuşmağa. Çoban söylenenlerden hiç bir şey anlamamıştı,cenazeyi nasıl defnettiklerini anlattı.
Ben bir garip kulum cenazeyi defnedip sadece baş ucunda bir dua ettim sadece hepsi bu...
Merakla nasıl bir dua ettiiğini sordular,çonan da söyledi.
-Allahım, ben dağda koyunlarımı otlatırken kulların yanıma gelirler selamını verirler. Senin selamınla gelen senin misafirin der ,ağırlarım.
Şimdi de ben sana bir misafir yolluyorum onu da SEN AĞIRLA...?
Evet kardeşler zaten bu kainat dualar ve sebilerin yüzü suyu hürmetine durmuyormu,şuda bir gerçekki ne kadarımız duaları kabul olunan
kullarız ALLAH(cc) müslümanlara hitaben birlik beraberlikten ayrılmayın,
ayrılığa düşmeyin ,bir birinize yardımcı olun ve kuran'da bir çok yerde de
ey iman edenler deyip ikaz da bulunuyor ama maalesef dünyaya bakarsak zulum gören hep müslümanlar ''Sebebi'mi? Afkanistanı ele alalım rabbimizin emrine uyup birlik oldular dünya devi rusyayı dize getirdiler ama sıra idareye gelince bir birlerine girip parçalandılar ve şu anki halleri de malum örnek çok filistin parça parça,ırak deseniz öyle vel hasıl ama idareciler ama halk olarak menfaat ön plana çıktığından emirlerden uzaklaştıkça musibetler de geliyor.Siz ne dersiniz bilmem ama yinede
rabbimiz bizi seviyor,niyemi? bir musibet bin nasihatten iyidir sözünden bakarsak RABBİM'iz uyanmamız için bu musibetleri veriyor diyor yinede en doğrusunu O bilir. maalesef bu musibetlerden de ne kadarımız ders alıyoruz
hani derler ya bir müslümana iğne batsa bütün müslümanlar aynı acıyı duymadık ça gerçek imana erememişlerdir. RABBİM'iz hepimizin uyanmasını
nasip etsin çünkü bizleri çeşitli oyunlarla bölmüşler,parçalamışlar bunu da bildiğimiz halde hala nefsimize dur diyemiyecek kafar şahsım olarak acizim.
SAYGILAR.
-
Cevap: Onu da Sen Ağırla
emeğine sağlık,teşekkürler..