-
Salatu selama dair
Salât u selâm’a dair
Efendimiz'e (sallâllâhü aleyhi ve sellem) ne kadar salât u selâm okunursa azdır. En sonunda "bi adedi ilmike, bi adedi ma'lûmâtike" denirse bu kuşatıcı olur. Zira, Cenâb*ı Hakk'ın ilmi her şeyi kuşatır. O'nun ilmi sayısınca demek herşeyi kapsayan bir keyfiyet olur. Ben böyle dedikten sonra içimden geçiyor ki "Allah'ım, ben bilmiyorum, başka büyük bir adet varsa onu öğret, onunla diyeyim."
Efendimiz'in (sallâllâhü aleyhi ve sellem) ismi zikredildiğinde salât u selâm getirmek vaciptir. Ancak, Cenâb*ı Hakk'ın ismi zikredildiğinde "Celle Celâlühü" demek vacip değildir. Zira O'nu hakkıyla zikretmek mümkün değildir. O'nu hakkıyla zikretmek bizi aşkın olduğundan bu vacip görülmemiş. "Mâ zekernâke hakka zikrike Ya Mezkûr * Seni hakkıyla zikremedik Ey Mezkûr!" nebevî beyanı buna işaret eder. Ama Efendimiz'e *O her ne kadar gaye ölçüsünde bir vesile olsa da* salât u selâm eda edilebilir, buna gücümüz yeter.
Salât u selâm ne kadar fazla yapılırsa o kadar iyidir. Bir sahabe efendimiz bütün duasını Efendimiz'e salât u selâma ayırıyor. Buna rağmen Efendimiz ona "Daha fazla yapsan senin için daha iyi olur." buyuruyor. Günde yüz defa salât u selâm ve yanında istiğfar diyorsanız henüz kapıdasınız demektir. Sizin konumunuzda olanlar bu kadar az söylememeli. O'nun şefaatına bir sera gibi sığınmazsanız kurtulamazsınız. Çünkü, Allah'a giden yol O'na uğrar, öyle gider. Kurtuluş vizesi O'nu tanımakla alınır.
Salât u selâm dille söylendiği gibi yazıda da ihmal edilmemeli. Hem öyle kısaltmalarla da olmaz. Açık olarak ve her ismi geçtiğinde türlü türlü, çeşit çeşit salât u selâmlar yazılmalı. Benim Efendim'den ben salât u selâmı niye esirgeyecekmişim ki? Maalesef, ilmîlik adına ta'zim ifadelerimiz rafa kaldırıldı. Ta'zim edilmesi gereken yere ta'zim olmazsa ona ilmîlik denmez. İlim, O'na tazim içinse ilimdir, yoksa o ilim değildir.