Hakka ve hayra hicret
“Sebep ve sonuçlari itibariyle hicreti anlatir misiniz?”
1427. hicret yilina girdik. Yeni hicret yilinin, basta Islâm âlemi olmak üzere tüm dünyaya baris ve huzur getirmesi en içten niyazimizdir. Barisa susayan dünyamiza baris dolu günler, aylar, yillar diliyoruz.
Hicret, Islâmiyet’in inkisafi için, kalplerin fethi için, Allah’in adinin dünyaya duyurulmasi için, hakkin ve hayrin küfre ve serre galebesi için, Peygamber Efendimizin (asm) Müslümanlarla birlikte Allah’in emriyle Mekke’den Medine’ye intikal etmesi demektir. Hicretle sereflenen Medîne Müslümanlarin eliyle, kisa sürede her dinden insanlarin barisa ve huzura kavustugu, Islâmiyet’in de kendisini ifâde imkâni buldugu bir medeniyet sehri oluvermistir.
Hicretten maksat, Allah’in adini ve dînini yeryüzünde yaymaktir. Allah’in vahyini insanliga iletmektir. Tevhid dâvâsini tüm dünyaya teblig etmektir. Bu yeni insanlik dininin tebligine, bütün yeryüzünü dolasmak bile ucuz düser.
Hicret müsrikler için, ser cephesi için, zulüm ve küfür ehli için ise, çâresizlikten ibâret kalmistir. Nitekim, daha o ilk günde bile, magaranin kapisina kadar gelen müsrikler, “Su magaranin içine de bakalim” dedikleri halde; magaranin agzinin bir örümcek tarafindan örülmüs ve iki güvercinin magaranin agzinda yuva kurmus oldugunu görünce vazgeçiyorlar. Onlari vazgeçirense, en azililarindan olan Ümeyye bin Halef.
Ümeyye b. Halef arkadaslarina öyle bagirir ki, yer yerinden oynadi sanirsiniz:
“Hâlâ burada ne duruyorsunuz. Orada örümcegin ag bagladigini görmüyor musunuz? Ben bu agin, Muhammed dogmadan önce gerilmis oldugu kanaatindeyim.”
Oysa kâinâtin seref duydugu Sanli Nebî (asm) ile sadik dostu o an magaranin içindeydiler. Fakat, onlari görmek ve zarar vermek, müsriklerin ne haddine idi?
Magara sonrasi devam eden yolculukta müsriklerin düstükleri diz boyu acizlikler de hatiralardan ebediyen silinmiyor.
Hazret-i Ebû Bekir (ra) anlatiyor: “Süraka bizi takip ediyordu. Biz bu sirada düz ve sert bir arazi üzerinde bulunuyorduk. Ben korktum. “Yâ Resûlallah! Yakalaniyoruz!” dedim. Resûlullah (asm): “Lâ tahzen. Innallahe meanâ” (Üzülme. Allah bizimle berâberdir.) buyurdu.1 Birden Süraka’nin ati tökezledi, karnina kadar yere saplandi. Süraka:
“Benim aleyhimde bedduâ ettiniz. Yalvariyorum; bana duâ edin. Pesinizi birakacagim. Pesinize düsenleri de geri çevirecegim” diye inledi.
Bunun üzerine Resûlullah (asm) ona duâ etti. O da kurtuldu.
Sonra Süraka geri döndü ve kimi gördüyse: “Bu taraflari ben aradim” dedi ve geri çevirdi.2
Süraka’yi dinliyoruz:
“Atima bindim ve dört nala sürdüm. Resûlullah (asm) ile arkadasina (ra) yaklastim. Fakat atim sürçtü ve ben de atimdan düstüm. Hemen toparlanip kalktim. Atima bindim. Atimi yine dört nala sürdüm. Resûlullah (asm) ile arkadasina (ra) yaklastim. Öyle ki, Resûlullah’in (asm) bir seyler okudugunu isittim. Fakat arkasina dönüp bakmiyordu. Ebû Bekir (as) ise çok bakiniyordu. Birden atimin ayaklari kum içine saplandi. Dizlerine kadar batmisti. Attan düstüm. Sonra kalkip hayvani kalkmaya zorladim. At kalkmaya çalisiyordu, fakat ayagini kumdan çikaramiyordu. Hayvan kalkip durunca da, iki ayaginin saplandigi yerden göge dogru ates dumani gibi bir duman yükseldi ve dagildi. Artik ben Muhammed ile arkadasina ‘El-eman! Bana eman verin! Pesinizi birakacagim!’ diye haykirdim.”3
Hicret mu’cize ve Ilâhî yardimlarla dolu oldugu gibi, hicret sonrasi Medîne dönemi de yüksek ve mu’cizevî gelismelere sahne olmustur. Süphesiz sikintilar çekilmistir. Fakat, Allah’in adinin yüceltilmesi ve Allah’in dininin bütün dinlere hakim kilinmasi için dünya dolusu sikinti da çekilse ucuz düsecegi açiktir. Nihâyet Islâmiyet, kâmil bir din olarak nüzul sürecini hicretten sonra tamamlamistir.
Medîne döneminde Islâmiyet’in evrensel biçimiyle gelismesi ve yayilmasi, hicretin ne muazzam bir büyümeyi ve açilimi netice verdigini gösteriyor. Hicretten on sene sonra ise Mekke bir sevgi ve af kenti haline dönüstürülmüs, Mekke’deki müsrikler Islâmiyet’le sereflenmistir. Böylece Islâmiyet, hicretle kazandigi açilimi, baslangiçtaki düsmanlarini da kendi rengine boyayarak olgunlastirmistir.
Islâmiyet’in inkisafi, Allah’in adinin tüm dünyaya duyurulmasi ve tüm dünyanin bir sevgi kenti olmasi için bugün de aslinda hiçbir engel yoktur. Insanlik olarak gafletimizden baska… Rabbim, hicretin feyzini ve bereketini günahkâr dünyamizdan esirgemesin. Âmin…
Dipnotlar:
1- Tevbe Sûresi, 9/40.
2- Müslim, Zühd, 19 . 3- Buhârî, 10/1555.
