-
Dikkat Yazılı Var
DİKKAT YAZILI VAR
Derleyen: Ahmet GÜLÜM
:::::::::::::::::
Sunuş
Elinizdeki bu kitapta yer alan yazılar, daha doğrusu öğrencilerin
sınavlara veya anketlere verdikleri yanıtlardan seçmeler
uzun bir uğraş sonucu bir araya getirildi. Öğretmenliğim sırasında
yazılılara verilen çok ilginç, çok komik yanıtlarla ve olaylarla
karşılaştım. Bu yazıları bir yerlere not aldım. Bulunduğum
ortamlarda zaman zaman bu yazılardan örnekler okuduğumda,
yolu okul sıralarından geçen herkesi bir ölçüde ifade ettiği için
olacak yoğun ilgi gördü. Yazıların kitaplaştırılması fikri işte bu
süreçten sonra ortaya çıktı. Farklı branşlardaki öğretmenlerin
aldığı notlar da kitabın daha geniş bir öğrenci kesimini ifade
etmesini sağladı.
Bu aşamada yazılan daha geniş bir kesimle, özellikle de yazıların
asıl sahibi öğrencilerle paylaşmak için çalışmalar başladı. Yazıları
derlerken asıllarını bozmamak için kelime, harf, cümle düşüklüğü
gibi yazım hatalarını aynen koruduk. Bu yazıların içtenliğini
bozmamak için matbaa harfleri yerine el yazısı kullanmayı
tercih ettik. Bunun okumada güçlük yaratmamasını umarız.
Öğrenciler belki de en güzel en içten ve ilginç yazılarını yazılı
sınavlar, kompozisyonlar ve onlara uygulanan anketlerde yazıyorlar.
Öğrencilerin yazdıkları kendilerine okunduğunda utancından
sıranın altına girenlere, kendi yazdıklarına şaşıp kahkahayla gülenlere,
daha birçok şaşkınlık gösterilerine tanık olduk. Bu da yazıların
doğallıkla ortaya çıktığını göstermektedir Bu yazıların güzelliği
varsa doğallıklarından kaynaklanmaktadır.
Öğrencilerin ilginç yazılarını, sözlerini toplamak elbette bizim
orijinal bir buluşumuz değil. Bu alanda toplanan yazıların derlenip
kitaplaştırılması ise, bilebildiğimiz kadarıyla ilk defa gerçekleşiyor.
İlk olması nedeniyle nasıl bir tepkiyle karşılanacağını bilemiyoruz.
Bu yazıların olumsuzluğu varsa, sorumlusu öğrenciler mi,
öğretmenler mi, yoksa eğitim sistemi mi?.. Bu sorunun yanıtını da
sevgili okuyuculara bırakıyoruz. Ancak bu yazıların olumsuzluklarına
rağmen eğitim ve öğretime renk katan yanları olduğunu da
düşünüyoruz. Bu yazıların eğitim durumu ve öğrencilerin iç dünyaları,
algı düzeyleri ve bilgiye yabancılaşmaları konusunda da
ayna görevi gördüğüne de inanıyoruz.
Kitaba kaynağı belli olmayan yazılara yer vermemeyi tercih
ettik. Yazıları yazan öğrencilerin soyadlarını ve okullarının
adlarını yazmanın hiç istemeyeceğimiz sonuçlar doğurabileceği
kaygısıyla kitapta bunlara yer vermedik. Çünkü bu yazıları yayınlarken
öğrencileri aşağılamak veya okulları teşhir etmek gibi
bir amacımız yoktur.
Kitap, Gaziantep'teki bir lisede, lise ikiye kadar gelmiş, ama
ilk defa coğrafya öğretmeni gören öğrencilerin yazılarından;
Mersin dağ köyleri ilkokullarına, Hatay'daki ortaokullardan İstanbul'un
çeşitli semtlerindeki okullara kadar çok değişik bölgelerden
ve okullardan öğrencilerin sınavlarda verdiği yanıtlardan
oluşmaktadır. Bu çalışmanın Türkiye'deki öğrencilerin inanılmaz
ilginçlikteki bir fotoğrafı olduğunu düşünüyoruz. Bu kitabın
öyküsü kısaca böyle.
Kemal Gönen ile yaptığımız bu ortak derlemelerde bize
manevi katkılarından dolayı sevgili hocamız Dr. Erdal Atabek,
sevgili Cezmi Ersöz, yazar B. Sadık Albayrak ve
Ender Özkahraman'a teşekkür ederiz.
Bizi acı acı güldüren, düşündüren, hüzünlendiren, kitabın
asıl sahibi sevgili öğrencilerimize de sonsuz teşekkürlerimizle...
Ahmet Gülüm
Haziran 1997
:::::::::::::::::
-
Cevap: Dikkat Yazılı Var
Önsöz
Bu kitapta okuduğumuz sınav yanıtlarını ilk kez okuduğum
zaman inanamadığım oldu, şaştığım oldu, güldüğüm oldu ama
daha sonra çok ciddi bir durumla karşı karşıya olduğumuzu bir
kez daha anladım. Değişik yörelerin ilkokul, ortaokul, lise
öğrencisi olan çocuklarının türkçeyi bilme ve kullanma, kavram
algılama ve düşünme düzeyleri Türkiye'nin bugünü için de,
geleceği için de çok ciddi bir uyarı oluşturacak durumdadır. Bu
kitabı dikkatle okumak ve üzerinde çok düşünmek gerektiğine
inanıyorum.
Bu kitabı daha dikkatle okuması gerekenler ise Milli
Eğitimin gelmiş geçmiş ve gelecek yöneticileridir. Köy
Enstitülerini kapatanların nasıl büyük bir yanlış yaparak durumu
nerelere getirdiklerini bu kitapla görmek, anlamak kolaylaşmaktadır.
Bazı öğrenci yanıtlarından fışkıran çocuk yüreklerinin neşesiyle
çocuk zekasının sınır tanımazlığının nasıl çorak bir
toprakta akan sular gibi ziyan edildiğini görmek, yürekleri
burkacak mıdır, bilemem?
Dr. Erdal Atabek
:::::::::::::::::
-
Cevap: Dikkat Yazılı Var
Dikkat Yazılı Var
Öğrencilerden Seçme Yanıtlar
:::::::::::::::::
ÖĞLE OLSUN BÖĞLE OLSUN
-Okulda sıralar süngerden olsa, rahatça uyusak...
-Dersane koridorlarına iki kale bir top konulsa...
-Dersler on dakika, tenefüsler kırk dakika olsa...
-Okul bahçesi çiçek ve çimenle dolsa, uzanıp yatsak...
-Öğretmenler hep masal anlatsa...
-İstedigimiz zaman istedigimiz rüyayı görsek...
-Sivri sinekler saz çalsa, kulağımızı ısırmasa...
-Ayakkabılarımız tekerlekli olsa...
-Çocuklar hep gülse...
-Dileğimiz hemen olsa, en kötü gün böyle olsa...
-
Cevap: Dikkat Yazılı Var
YAZILI SINAV SORULARINA ÖĞRENCİLERİN VERDİĞİ
İLGİNÇ YANITLARDAN SEÇMELER.
-Kasabayı kim yönetir?
Şerif ve adamları. (Kamil/İlkokul-5)
Kasabayı ihtiyarlar heyeti ve köy bekçisi yönetir.
(Yavuz/Ortaokul-2)
-Destan nedir?
Destan ulusların kahramanlık, cinsel ve birazda
ahlaksal servenleridir. (Bora/Lise-1)
-Dört halife devrinde --Hakem Olayını-- açıklayınız.
Hazreti peygamber efendimiz zamanında yapılan maçta
kavga çıkmış. Müşrikler Müslümanlara saldırmış, bu
olaya hakkem de karışmış. En son kararı da hakkem vermiş.
Onun için bu olaya hakkem olayı denilmiştir. Maçlarda
üç hakkem vardır. Maçı kontrol eden hakkem, orta hakkem,
yan hakkem. (Cemal/Ortaokul-2)
-Karadeniz bölgesinde yerleşme ve göçü anlatınız.
Karadeniz bölgesinde yerleşim az ve insanlar seyrektir.
Geçim sıkıntısı yüzüzünden insanlar yeryüzünden göç
etmek zorunda zorunda kalmıştır. İnsanlar önce dağlara
sonra ovalara en sonrada yeryüzünden göç etmek zorunda
kalmışlardır. (Fatma/Lise-2)
-Madenlerle ilgili kuruluşlarımız nelerdir?
İki tanedir. Maden delik arama enstitüsü ve perakende
Anonim Ortaklığı (PAK). (Arzu/Ortaokul-2)
-Boğazlarımızın derinliği ne kadardır?
İstanbul boğazı az biraz derindir, çanakkale boğazı ise
çok çok az biraz derindir ve aralarında dünya kadar fark
olmasıdır. (Seyit/Lise-2)
-Ova nedir?
Dümdüz ve ucsuz bucaksız şahane yerlere ova denir.
(Hakan/Ortaokul-2)
-Hızlı nüfus artışının zararları nelerdir?
Bence hızlı nüfus artışı çok kötü bir şey çünkü hep
çarpık kentleşme, peçe kondu, ekonomik sorunlar. Eğer
biz 10 kardeş olsaydık kötü olurdu. Zaten babamın işi
kötü gidiyor yakında 4 kardeş olucaz üç iken. Ya ne
buluyorlar çocukta, ha yapmışsın ha yapmamışsın. Daha
çok var ama zaman yetmiyor. (Sevda/Ortaokul-1)
Çevre kirliliği, gürültü, insanların küfürleri,
cağillik, işsizlik, kötümserlik, çok cocuk, ekonomik
durum, hilekarlık, hak yemek, emek yemek. Yok, bir şey
yok. Bu ülke düzelmez. (Murat/Ortaokul-1)
-Kenar deniz ne demektir?
Ben kenar deniz gördüm. Benim teyzemin kenar denizi
var. (Yunus/Ortaokul-2)
Bir evin karşısındaki denize kenar deniz deniz.
(Eda/Ortaokul-2)
-Bir yerin turistik alan sayılması için gereken şartlar
nelerdir?
Turistlerin Turist olması, yerlerin temiz olması ve
Turistlerin yatıp kalkması gerekir. (Selda/Ortaokul-2)
-İzmir limanı ile İstanbul limanı arasındaki
farklar nelerdir?
İzmir limanı ürünlerin iç ülkelere, İstanbul limanı
ise dış ülkelere limanlandığı yerdir. Ege limanı pencere
marmara limanı kapı gibidir. Üstelik pencerenin kapıdan
daha güzel olmasıdır. (Saygın/Ortaokul-2)
-Ormanların korunması için neler yapmalıyız?
Vahşi ve yırtıcı hayvanları ormana sokmamalıyız,
zehirli ve yırtıcı yılan ve bitkilerden arındırmalıyız.
(Fatma/İlkokul-5)
-Kıyamet günü ne demektir?
Kıyamet günü yani gerdek gecesidir. O gün her şey çok
kötü olur. Bütün gece kıyame kopuverir. (Serpil/İlkokul-5)
Kıyamet günü her şeyin kıymetli olduğu bir gündür.
(Kemal/İlkokul-5)
-
Cevap: Dikkat Yazılı Var
-Alüvyon nedir?
Topraklar dere kenarında toplanıp toplanıp giderler. En
sonunda topraklar toplanıp toplanıp gitmezler. Gitmezlerse
Alevinyon denir. (Ali/Lise-2)
-Çevre kirliliği canlıları nasıl etkiler?
Çevre kirliliğinden, dünyadaki insanların 100/90'nı sakat
100/10'u ölmüş. Çevre kirliliği insanlara sakıncalıdır.
(Melek/Ortaokul-1)
-Zigot nedir?
Çok ayıpçı bir şeye denir. (Esma/Lise-1)
-Mustafa Kemal'e Başkomutanlık görevi neden verildi?
Daha cesaretli, kurnaz akıllı, kurduğu pilanlar, öbürkülerden
iyi savaşmayı bildiğinden, halkla iyi geçindiğinden komutanlık
verildi. (Halil/Ortaokul-3)
-İkinci İnönü savaşını anlatınız.
Yunanlılar inönüyü ele geçirmek istiyordu. Afyon, Eskişehir
üstünden gittiler. Yunanlılar 31 mart sabaha karşı savaş
açtılar öğlen zamanı zaiyatıverip gece karanlıktan yararlanıp
geri çekildiler. Akşam vakti sabaha kadar hazırlanıp bir
nisan sabaha karşı günü yine saldırdılar. Bir nisan akşam
vaktinde bu zafer çok iyi savaş veren Türklerin olmuştu.
(Fatih/Ortaokul-3)
-Erzincan'daki depremzedeler için neler yapmalıyız?
Oraya gidip, depremzedelere yardım etmeliyiz, hal hatırlarını
sormalıyız. Depremzedelerin sobalarını yakmalıyız, yorganlarını
üstlerine örtmeliyiz. Açıkanlara çorba filan içirmeliyiz.
(Melek/İlkokul-5)
-Ova nedir?
Çukur mukur gibi yamukluklara ova denir. (Ali/Ortaokul-2)
Boş ve yamuk araziye denir. (Fatma/Ortaokul-2)
Yaylaya benzeyen, şehirden uzak kimsenin gitmediği, yazın
ter atmak için yerler ovadır. (Yavuz/Ortaokul-1)
-Marmara Bölgesi'nin coğrafi konumunu anlatınız.
Bölgede daha iyi yeryüzü şekilleri bulunur. Bölge Hötrd
ve benegramdan meydana gelmiştir, bütün sinema artistleride
burada bulunur. (Adem/Lise-2)
-Bulgarlara karşı kim savaştı?
Bulgarlara karşı Çakırkeyif Ali paşa savaştı. (Selin/
Ortaokul-2)
-Marmara Bölgesi'nin iklimi nasıldır?
Mamrara bölgesinde miki iklim tipi görülür. Yumuşakımsı
bir iklim olduğundan tabiata dayanır. (Ferda/Lise-2)
-Ermeni (Doğu) sorununu açıklayınız.
Osmanlı Devleti altında yaşayıp ekmek yiyen Ermeniler
kendi kendilerini kışkıtmaları sonucu doğu anadoluda
huysuzluklara başladılar. Mustafa Atatürk paşa düşmanla
başedebilmek için Kamil Karabekiri Ermeni üzerine doğrulttu
Ermeni yenilip barış istedi. Böylelikle en iyi sonuç
osmaninin oldu. (Pınar/Ortaokul-2)
-Fabl nedir?
Bilinmiyor... (Ali/Ortaokul-2)
İnsanların hayvan gibi konuşup hayvanları taklit etmesine
fabıl denir. (Sema/Ortaokul-2)
-Yönümüzü nasıl buluruz?
Yolda gidiyorum bir adama rastladım aha bu yoldan
gideceksin dedi giderim. Sora sora Bağdatı bile bulurizki.
(Recep/Ortaokul-2)
-Peygamberimize kitap nasıl inmiş?
Peygamberimiz tek başına yürürken önüne düşüvermiş.
(Ali/İlkokul-5)
Kitap postayla gelmiş. Peygamber efendimiz alıp onu bir
güzel okuyuvermiş. (Selim/İlkokul-5)
Peygambere kitap kendi kendine gökten aşağı inivermiş.
(Arzu/İlkokul-5)
-Kazasker nedir?
Yolunmuş kaza kazasker denir. (Cemal-Ortaokul-2)
-Ölçek çeşitleri nelerdir?
Boy ölçeyi, kilo ölçeyi ve kesir ölçeyi. (Ayşe/Ortaokul-2)
-Dünyamız nasıl oluşmuştur?
Dünyamızı insanlar kurmuştur. Dünyamız temiz sular, temiz
hava ve temiz yolları yani temiz yollarla dünyamız güzel bir
şekilde oluşur. (Seda/Ortaokul-2)
-Türkiye'nin özel konumunu açıklayınız.
Türkiye çok özel bir konuma sahiptir. Özel bir konuma
sahiptirden dolayı özel konum başka kimseyi ilgilendirmez.
Ama etrafımızdaki devletler öze konumumuza karışıp
dururlar. Halbuki hiç karışmamalılar. (Selim/Ortaokul-2)
-Boylam nedir?
Mesela kapının oraya gittiyimizde boyunuzu ölçebilirsiniz,
buna boylam denir. (Yavuz/Ortaokul-2)
Bir şeklin düz bir şekilde destek olmadan durmasıdır.
(Serdar/Ortaokul-2)
-Karadeniz bölgesinin geçim kaynakları nelerdir?
Balıkçılık hamsi yani, accık tarım, nataşa en çok geçim
kaynağı olanlardır. (Halil/Ortaokul-2)
-Türkiye'de hayvancılığı anlatınız.
Türkiyede her yerde hayvan çok. Misal bizim mahallede
giden gün sokakta iki hayvana rasladım. Benimle alay
geçtiler, başka biçim şeyler de söylediler. Acilen abime
söyleyip onu çağırdım. Abim o hayvanları bir güzel kovaladı.
Ama hayvanlar hemen kaçıverdiler.
Böyle biçim hayvanlara karşı çok dikkat olmalıyız. Böyle
zararlı hayvanlar görürsek büyüklerimize haber vermeliyiz.
İmkanlarımıza göre soylarını tükettirmeliyiz. (Tuğba/İlkokul-5)
-Karadeniz Bölgesi'nde tarımı anlatınız.
Karadeniz bölgesinde toprak çok verimlidir. Burada en çok
hamsi yetiştirilir. Hamsi önce ovalarda sonra yamaçlarda en
sonunda dağlarda yetiştirilmiştir. Bu bölgemizde kışlar çok
yağışlı olduğundan hamsiler serada yetiştirilir. (Hatice/Lise-2)
-Peygamberimize --Kitap-- nasıl inmiş?
Kitap Hira dağına inmiş. Peygamberimiz gidip oradan alıp
eve getirmiş. Güzelce saklayıp okumuş. Hepsini ezberleyip
Peygamber olmuş. (Can/İlkokul-5)
Peygamberimizin babası Abdultalip kitapçıdan almış, peygambere
vermiştir. (Haydar/İlkokul-5)
Peygamber parmak kaldırmış. Ben peygamber olmak istiyorum
demiş. Allah'da ona Al sana kitap demiş. (Mert/İlkokul-5)
-Dış ticaret açığı nedir?
En dış ve en yabancı, çok uzak açıklara yapılan ticarete dış
ticaret açığı diyoruz. (Bilal/Ortaokul-2)
Dışarı ihraç ettiğimiz mallar yolda hasara uğrarsa veya yerine
ulaşamazsa buna dış ticaret açığı denir. (Mahmut/Ortaokul-2)
Dışarıya ihraç ettiğimiz mallar ve erzaklar yolda hasara
uğrarsa ve yerine ulaşamazsa verdiği açığa yani buna dış
ticaret açığı denir. (Fatma/Ortaokul-2)
-Fotosentez nedir?
Ayın dünyaya yaklaşıp uzaklaşmasına fotosentez denir.
(Davut/Lise-1)
Fotoğraflayıp sentezlemek olayına fotosentez denir.
(Orçun/Lise-1)
Bitkilerin derin nefes alıp vermesine fotosentez denir.
(Hülya/Lise-1)
-Bulgarlara karşı kim savaştı?
Bulgarlara karşı çanakçömlek Ali Paşa savaştı. (Ortaokul-2)
Çetinceviz Ali paşa savaştı. (Suat/Ortaokul-2)
-Terliksi hayvan ne demektir?
Terlik giymeden dolaşıp duran deyişik türdeki hayvanlara
Terliksi hayvan denir. (Sevda/Lise-1)
-Tanım ne demektir?
Tanım; bir varlığa bir şeye özgü nitelikleri belirtilmesi
niteliği biçim şeklindeki kelimeyi belirten anlam tarif...
(Meryem/Lise-2)
-Ovalar kaça ayrılır?
Dörde ayrılır: Yeşil ova, kurak ova, ağaçlık ova ve güllük
gülistanlık ova. (Esma/Ortaokul-2)
Ovalar dörde ayrılır. Doğu, batı, kuzey, güney. (Ali/Ortaokul-2)
Çukur ova, düzlük ova ve yamukluklu ova diye üçe ayrılır.
(Ufuk/Ortaokul-2)
-Çevre kirliliği canlıları nasıl etkiler?
Bizim sokakta oynamak isteğimizi azaltır. Çünkü her bir kişi
doğduğunda sokakta yer daralıyor kilometrekareye 10 kişi
düştüğünde zamanla ora daralır. (Murat/Ortaokul-1)
Dünya insanları sığmayacağına göre oksijen yetmezliğinden
ölüme yolaçar. Çevre kirliliği ölüm ve krize yolaçar.
(Yusuf/Ortaokul-2)
İnsanların çoğu temizliği sevmiyor veya sevmek istemiyor.
Genelde çok gürültü oluyor. Düşünürsek her insan yere bir
defa tükürürse çevre temizliği çok zor olur. Gece kordular
ise gözün güzelliğini bozuyor. (Sevda/Ortaokul-1)
Hastalıklar olur, doğa kirlenir, uçan hayvanlar hava
kirliliğinden uçamazlar. (Nuri/Ortaokul-2)
-Yön bulma yöntemlerini yazınız.
Yönümüzü kuyruklu yıldızla, mezar kapısıyla, duvar saatiyle,
deniz kabuğuyla ve karınca kararınca yöntemiyle buluruz.
(Celal/Ortaokul-2)
Yolda gidiyorum bir adama rastgeldim. Adam bana aha bu
yoldan gideceksin dedi. Tıpış tıpış gider ve her yönümüde
şıp diye rahatça bulurum. (Hasan/Ortaokul-2)
Yönümüzü pekala soraraktan buluruz. Etrafımızdaki bir kimseye
pekala sorarız. O da yine bize pusulalık yönümüzü buluruz
söylerse zaten sora sora pekala Bağdat bulunur. Birde çubukla
ve saat katranıyla pekala yönümü bulurum. (Recep/Ortaokul-2)
-Doğu Anadolu'da sanayi neden gelişmemiştir?
Doğu Anadolu çok dağlık mağlık bir yerdir. Oralar dağlık
mağlık olduğu için ulaşım oraya gidemiyor. Ulaşım gitmeyince
fabrika kurulamıyor. Fabrika dağın tepesinde olamaz. Dağı
yok etmek gerekir. Bu da para ister. Ülkemiz fukara,
karşılayamaz. Zaten dağı yok etmek için dinamit konulsa
teröristler onları çalıp çırpıp götürür. Bu yüzden oraya
endüstri gitmemiş. (Mustafa/Ortaokul-1)
-Hangi durumlarda ara seçime gidilir?
Meclis başkanlarının iflası durumunda ara seçime gidilir.
(Ayşe/Ortaokul-3)
-Meclisin görev ve yetkileri nelerdir?
Mahkemelerce ölmesi kesinleşenlerin ölmesine izin vermek.
(Orhan/Ortaokul-3)
-Enlem nedir?
Bir canlının boyunu posunu ölçmeye yarayan şey.
(Ali/Ortaokul-2)
-Ölçek çeşitleri nelerdir?
1. Terazi tartı ölçek
2. Fakir ölçek
3. Zengin ölçek (Melek/Ortaokul-1)
-Ölçek nedir?
Bir ilmi birim birimidir, ve ölçeğin tanımını yapmak için
ölçek gerekir. (Arif/Ortaokul-1)
-Plato nedir?
Akarsuların oydukları ve insanlara göre yüksekte kalan
çukur tepecik. (İlyas/Ortaokul-2)
-Karadeniz Bölgesi'nde yapılan göçün sebebleri?
Bence sık yerleşme olmasıdır. Karadenizliler sıkışık
yerleşirse herkes yerleşebilir ve göçe gerek kalmazdı.
Bence istediği yerde olmalı, istediği zaman her şeyi
yapabilme özgürlüğü tanınmadığı için vede bence dünyamızda
bulunan terörü yok edemedik ve o yüzden onları rahatsız
ediyorlardır. (Yavuz/Ortaokul-2)
-İstanbul'un önemi nedir?
İstanbul önemli bir şehirdir. Toprağı altındandır. Köyden
göç edenler İstanbula iş, aş bulmak için giderler. Ve zengin
olup köylerine geri dönerler. Bağzıları ev parası için
bağzıları isebaşlık parası için... Ama bunlar hepsi eskidendi.
Şimdi birtek ev parası ve çocukların okuma parası için için
geliyorlar. Şimdiki zamanda başlık parası yoktur, kaçan
kaçana, seven sevene.
Köyden İstanbula gelen hemşeriler çoktur. Ayrıcana İstanbulda
çok çok ürün yetişir. Bunların bazıları Domates, salatalık,
lahmacun ve kıvırcık maruldur. İstanbul ayrıca Asya ile Avrupa
arasında bir yol geçen hanı köprüsü gibidir. Her bir kimse
bu köprüden geçer. İstanbul önemli olmasaydı nüfusu Onbeş
milyon olurmuydu hiç? (Derya/Ortaokul-2)
-
Cevap: Dikkat Yazılı Var
ÖĞRENCİLERİN YAZDIĞI İLGİNÇ KOMPOZİSYONLARDAN SEÇMELER
-Niçin Yaramazlık Yapıyorum?...
(Bir öğrenciden öğretmene özürname)
Yaramazlığımın nedenleri şunlardır: Tarih dersini çok
sevmediğimden, yerimde duramadığımddan, sözünüzü dinlemeyip
sözümde durmadığımdan, söz geçiremediğinizden. Yani kısacası
söz ve sizin dediklerinizi dinlemediğimden.. Bu yaramazlıklar
bir daha olmayacak vede olmayacağına dair size söz veriyorum.
vede bu yaramazlıklarımdan dolayı beni affetmenizi isteyerek
sizden çok özür diliyorum. Ve tekrar tekrar özür dileyerek
bu yaramazlıklarımın affetmeni istiyorum biliyorum bu
yaramazlıkları affetsende affedip eksi vermesenizde içinizde
bir eksi kalacaktır, ama galiba yaramazlıklarımı affedeceksiniz.
eksi vermesenizde versenizde içinizde bir eksi kalmayacaktır,
bunada inanıyorum. Birde şunu söyliyim iki öğretmen arasında
en sevdiğim öğretmenler arasındasınız.
Affettiyseniz çok ve çok teşekkür ediyorum eğer affetmediğseniz
genede canınız sağ olsun. Ama affettiğinize affedeceğinize
kalben inanıyorum lütfen sizde affedin çünkü siz bir
öğretmensiniz benden büyük ve bilgilisiniz ufak bir çocuk,
inşallah beni anlayacaksınız çünkü dediklerime katılyorsunuzdur.
Vede beniçok iyi anlıyorsunuzdur. Çünkü beni affetmelisiniz ve
anlayıp affetmelisiniz. Çünkü görüyorsunuz her lafımda her sözümde
her yazıp kullandığım cümlelerde bu sözde de geçtiği gibi
affetmeniz için yalvarıyorum ve diyorumki siz büyük bir öğretmensiniz
benden çok büyük bir öğretmensiniz ve benden büyük olduğunuz
için beni anlayacağınızı söylüyordum ve bundan başka mesela
eksi vermemeniz için de çok yalvarıyorum ve affetmeniz içinde
çok yalvarıyorum yani kısacası beni affedip eksi vermeyi, son
verdiğim sözlere bana güvenmenizi vede güveneceğineze de inanıyorum
bakın çünkü iki buçuk sayfa yazı yazmışım bu yazdıklarımı ve
emeklerimi harcayıp yazılarımı karşılıksız bırakmayacağınıza da
çok eminim. Genede özür dileyerek eksi vermeyip beni affetmenizi
istiyorum bu yazdıklarımı karşılıksız bırakmayacaksınız ve buna da
eminim.
Affedip eksi vermiyeceksiniz Teşekkür ederim. (Ufuk/Ortaokul-1)
-Yaşadığınız ilginç bir anıyı yazınız.
Bir gün köyden Istanbula geliyordum. Sağ salim İstanbula
varmıştık. Otobüsten indim, baktım karşıda bir simitçi...
Gevrekte gevrek şimit diye bağranıyor. Tabi benim de karnım
acıkmıştı. Elime karnıma attım birde baktım gurulduyor. Elimi
cebime attım bir de baktım cüzdanım yok eee!.. Otobüste cüzdanımı
çarpmışlar. Ben simitçiye dedimki ya kardeş otobüste beni
çarpmışlar, bedavaya bana bir şimit ver gevrek olsun. Şimitçi
bana dediki ben senin gibi yalancıları çok gördüm beni
kandıramazsın.
Akşam oluyordu. Ne cebimde bir kuruş ne de bir yakınımın
adresi var. Bir otele gitsem parayla, trene binip geri köye
gitsem bilet parası... Bir kenara kıvrılıp geceyi geçirdim.
Sabah olmuş, karnım aç, midem bir yerde bir şey görse hemen
bana al, bana al diyor. Bende para yok neyle alayım diyorum.
Günlerden cumaydı. Cuma namazı okunuyordu. Hemen aklıma bir
şey geldi. Hemen camiye koştum, imam efendiye derdimi anlattım
böyle böyle dedim. Hacı imam efendi, namazı kılalım bir çaresine
bakarım dedi. İyi iyi, olur dedim. Namazı kıldık cemaat toplandı
ayakkaplarını giydi gitti. Ben hocaya dedimki hocam para
topladınızmı. Hoca, eve gidelim bir güzel karnımızı doyuralım
dedi. Hoca dediki bir zengin ölmüş, onun tabutunu getirecekler
ona bekçilik yap dedi.
Hoca imam efendi tabutu bırakıp gitti, kapıyı da kilitledi.
Camlar demirli bir olay olsa kaçamam. Tabutun başında bekledim.
Bir oraya bir buraya gidip holta filan attım. Birden TIRAAK!
Diye bir ses geldi. Dönüp baktım bir şey yok. Sonra TRAAK! Diye
ses yine geldi. Bir baktım ölü tabuttan kalkıyor. Beni camide
kovalamaya başladı. Sonra minareye çıktım, minareden aşağı
atladım.
Birden uyandım baktımki yataktan düşmüşüm. (Haydar/Ortaokul-1)
-Sakla samanı gelir zamanı
Bir arkadaşımız bir şey isterse vermeyiz ama bir gün kalem
veya silgi isteriz. O da bize vermez. Komşusunun oğlu veya kızını
okula savacak kitabı yoksa koşusununda varsa vermeli, zamanı
o da ona verir. Türkiye Irak'a ödünç silah vermezse Türkiye'de
bir savaşa girdiğinde Irak'ın aklına şıpadanak gelir ve
Türkiyeye yardım eder. Örneğin spor kulüpleri Trabzonspor
Fenerden ödünç para vermesi lazım, vermese bile Fenerin
Trabzonspora işi düşer. Zamanı geldiğinde Trabzonda Fenere
vermez. Büyük Türk gençleri birbirine bir ev kiralar, zamanı
gelince o evi veren büyük Türk gencinin alın terini, emeğini
eline koymalıdır.
Bir ailenin ineği hastalanmış veteniren aramaya koyulur.
Diğer komşusunun evinde telefon vardır. Telefonu açmaya izin
vermez. İnek orada ölür. Aradan yıllar geçer o telefonu
açmaya izin vermeyen komşusunun oğlu hastalanır. Aha işte
şimdi zamanı geldi. Onun evindeki telefonu bozuldu. Onun
evinde telefon var ve telefon açmaya gidemez. Ya işte
saklasaydın samanı gelirdi şimdi zamanı. (Kerem/Ortaokul-1)
-Ayağını yorganına göre uzat
Her zaman her yerde dikkatli olmalıyız. Mesela bir yere
alışverişe gittik. Neler alacaksak ona göre paramızı
almalıyız. Bir yere gittik ve gittiyimiz yerde yorulduk.
diyelim ve bir taksiye bindik. gideceğimiz yere geldik ve
bir baktıkki para çantasında onbin bile yok. Aha şimdi
aba altında sopa yedin kafasız. Taksiciye yalvar yakar,
aldırmadı, sürdü gitti. Ta ormanlık yere koydu Etrafta
in cin top oynuyor. Başka hiç kimse yok, çare de yok.
madem onbin bile yok niye taksiye bindin kafasız.
Yorganına göre uzatsana. Başımızı ağaçlara vururuz.
Ayağımızı yorganımıza göre uzatsak başımıza bir şey
gelmez. (Hümeyra/Ortaokul-1)
-Güneş balçıkla sıvanmaz
Güneş ışınları değdiği yeri kurutur ve çöl haline
getirir. Güneşi çahmurla sıvarsak bu delilik olur. Güneş
balçıkla sıvanmaz diyorum. Güneş bunca uzakta dünyamızı
etkiliyorsa dünyadan çahmur alıp sıvamaya gittiğimizde
güneşe yetişmeden çahmur kuruyup toprak olur. ve bizde
ölürüz. Eğer güneş çahmurla sıvansaydı çahmur kurur eski
halini alırdı, yani yine kururdu diyorum. (Sinan/Lise-1)
-Savaş ve Barış
Barış iyi savaş ise çirkeftir. Savaşın aile içinde,
aileler arasında, insanlar arasında ve hayvanlar arasında
oluyor. Ama savaş insanlardan kaynaklanıyor.
Bosnada hergün insanlar hep bombalanıyordu. Her yer
karman çorman oluyordu. Kadılara haciz yapılyordu.
Bebeler aç kalıyordu, maf oluyordu.
Onun için hep tanklardan UN getirilyordu. Hep bu savaş
yüzünden. Halbüse savaş pekhala çirkeftir.
Dünyada zaten her pislik insanlardan çıkıyor. Hayvanlara
pislik diyorlar. Bana göre dünyada en büyük pisliklerdir.
insanlar.
Bir Baş Bakanın parmağı kesilip kanıyor olay oluyorda,
bir normal memur kendini caminin minaresinden atıyor olay
olmuyor. Bunlar baştan aşağı hepsi yağnış ve çirkeftir.
(Ercan/Ortaokul-2)
-Yaşadığınız ilginç bir anıyı yazınız.
Bir gün gölün kenarından geçeçken dört yılan güneşleniyordu
hayretle onlara bakarken ağzım açık kaldı. Ağzıma sinek
kaçmamasına dikkat ediyordum.
Yılanlardan biri bana yaklaşarak başımızdan çekil dedi.
Çekilmeyince yılan beni kovalamaya başladı. Ben dört nala
koşarak kaçıyordum. O süratle bir taşa takıldım, düştüm.
Kendimden geçmiştim. Uyandığımda kendimi ıssız bir ormanda
buldum, biraz yürüdüm. Tilkiyle sansarın boks maçına şahit
oldum. maç heyecanlıydı Tilkiden bir sağ bir sol kroşe
geldi. Sansar yere yıkıldı. Sonra ayağa kalkarak Tilkinin
gözünü şişirdi. Morgöz olan tilki ringden dışarı fırladı.
Tilki bayılmış ve maçı kaybetmişti. Sonra yoluma devam
ederken kendimi harp alanında buldum. Elime bir tüfek
verdiler. Her ateş ettiğimde silahtan köpükler çıkıyordu.
Sonra beni tanka bindirdiler. Birden tank çöküverdi.
Tanktan inerken ağaca bir yumruk attım. Ağaç yıkılarak
kafama düştü ve komaya girmiştim.
Gözümü hastahanede açtım. Meğer yoldan karşıdan karşıya
geçerken araba bana çarpmıştı. Gördüğüm ise bir rüyaymış.
(Hasan/Ortaokul-2)
-Sakla samanı gelir zamanı
Köyde samanı doğrayıp samanlığa koyarlar. Sonra bir iki
yıl sonra o samanı ağırbaşlı hayvanlarımıza yediririz ve
onlar da bize gereken ürünleri verirler. Sakladığımız
samanı hırsızlar yahut teröristler çalıp çırpıp götürmezse
en sonunda bir vakit zamanı gelir. (İlyas/Ortaokul-1)
-Yaşadığınız ilginç bir anıyı yazınız.
Ben yaz tatilinde bir vakit köye gittiydim. Dayımın oğluyla
denize girdik. Birde baktık ki kızın biri derede yüzezerken
derin yere gelmiş. Boyu kısa olduğundan boğuluyordu. Ben ve
dayımın oğlu kızı bir çırpıda kurtarıverdik. Dedimki ona
boyun posun kısa be kız topuklu ayakkabıyla yüzsene boyun
yetişsin. O aptal şey olacak şeyin kızı bize hakaret etti
ve bize azına geleni söyledi. Ertesi gün oraya bir daha
gittiğimizde o kız yine oradaydı ve içimden onu suda boğmak
gelmişti. Ama haydi işine bak boşver dedim kendime. Böyleliklen
kız paçayı atlattı. (Mehmet/Ortaokul-1)
-Sakla samanı gelir zamanı
Yeni bir şey saklayınca zamanı eninde sonunda gelecektir.
Saman hayvanların yemeyidir. Çimenlerin kurumasıyla çimenler
sararır, saman oluşur. Samanlarda bazı yerlere satılmaya
gider ve ordan hayvanlarını alan insanlar samanlarını kiloyla
alırlar ve bitince yine alırlar.
Köylerde çok çimenler vardır. Onların kurumasıyla saman
oluşur ve oradan imalat yerlerine gider. Gün geçtikçe onlar
satılır. Kurban bayramı gelince hayvanlar kesilir ve etleri
afiyetle yenir.
Bazı hayvanlar dişi ise onların yavruları olur. Dişi
hayvanlar yavrularını emzirirler ve dişi hayvanlar aç kaldıysa
ona saman verirler. Hayvanı varsa onu tarlaya getirir, onu
gezdirir, tozdurur. Ot yedirirler ve akşam olunca onları
yerine getirirler. Onları mışılca uyuturlar.
Örnek 1: Bir gün kadının kocası kaza yapmış ve onunda bir
ayanı kesmişler ve ona çok para lazımmış ve kocasına takma
ayak takdırçaklarmış hiç bir doktor yapamazmış ve yabancı
ülkeden doktor getirmişler ve kadının kocasına takma ayak
taktırmışlar ve para kadına çok lazım olmuş.
Atalarımız demişki sakla samanı gelir zamanı. (Selda/Ortaokul-2)
-Savaş ve Barış
İnsanlar dünyaya barış için gelmiştirler, barış dilerim.
Bosnada çok savaş oluyor, ama iyi olmasını dilerim. Bosnada
çok can kaybı oluyor, ama olmamasını dilerim. Bosnada Anne
baba ölüyor, çocuklar yetimhanede kalıyor ve sonunda
birbirleriyle karşılaşınca birbirini tanımıyorlar, yetimhanede
kalmamalarını dilerim. Bebekler süt bulamıyor, süt bulmalarını
dilerim.
Mesela bir filimde izledim. Bir aile turşu suyu için
ayrılıyor. Savaşta her tarafta felaket oluyor. Bunların
olmamasını dilerim. Savaş yapacaklarına barış dilerim.
(Yakup/Ortaokul-1)
-Ayağını yorganına göre uzat
Ayağını yorganına göre uzatırmısın Ayağını çekyata göre
uzat. Yani ayağını belirli bir yere kadar uzat. Ayağını
yorganına göre uzatmazsan ayagın açık kalır ve ölürsün
kendine dikkat ol. Biz kendimize dikkat olmazsak ölürüz,
üşütüp güme gideriz.
Nineler kendilerine dikat etmezseler ölürler. Dedelerde
bakımsızlıktan ölürler veya açsızlıktan da ölürler.
Babanneler de yaşlılıklarından ölürler. Veya kalpten
de gider hiç haberleri olmaz. yaşlı babalar kalpten
bakımsızlıktan, kansızlıktan da ölebilirler.
Yeni doğmuş bebeklerde mamasızlıktan ölüyorlar. Bir
gelin yeni evlenmiş gelin eve gelmiş. Ana ve baba
sevincinden ölmüş. Şimdi oniki, onüç, ondört yaşlarında
kalpten gidenler oluyor. (Melek/Ortaokul-1)
-Özgürlük
Ademinoğlu insanının özgürlüğü vardır. Bir yeni doğmuş
bebeğin bile kendine has fikirleri, özgürlükleri vardır.
Ağlaması, açıkması konuşmadan yapabilme istek özgürlüğü
ve biçim biçim hakları vardır. Bunlar basit konulardaki
özgürlüklerdir.
Bence insan başka hiç bir canlıya benzemez. İnsan bir
ineje, bir kediye benzemez. İnsan konuşabilir, inekse
möler. İnsan dört ayak üstünde yürüyemez. Fakat kediler
yürür. Demekki insan dünyanın en önemli elemanıdır.
Zaten özgürlük olmazsa, haklar olmazsa İstanbul Sudi
Arabistandan farksız olur. Mesela Sudi Arabistanda yerden
jeton aldın suç, hop kellen gitti. (Yıldız/Ortaokul-2)
-Savaş ve Barış
İnsanlar MÖ: en ufak bir yer için savaş eder ve bir sürü
kanlar akar kanlar ziyan olup gider sonra barışlar olur,
vergiler ödenir, barış anlaşmasına uymayanlar gene savaşlar
yaparlar. Ve bunların sonunda binlerce şehit asker ölür ve
şehit mertebesine ulaşırlar. Şehit mertebesi yetmez yine
yeni mertebeler için savaşırlar. Bazı köylülerse bir tarlanın
en ufak yeri için yahut bir keçi parçası için kavga edip
soluğu mahkemede alırlar. Mahkemede iki köylünün arası
bulunur ve barış sağlanır. (Adem/Ortaokul-1)
-Savaş ve Barış
Barış iyi savaş ise çirkeftir. Bosnada her gün insanlar
hep bombalanıyordu. Her yer karman çorman oluyordu. Onun
için tanklarlan UN getirilyordu. UN tankları gelip duruyordu.
Savaş ise çok kötüdür. Bosnada halbüse barış yerine
savaş yapılıyor. Halbüse savaş çok ama çok korkunçtur.
(Seda/Ortaokul-1)
-Ayağını yorganına göre uzat
Bir insanın ayağı üşümesin yahut karıncalanmasın diye
uzatır. Bize soracak olursanız bir adam gece yatınca
karlı hava insanın ayağını dondurtur.
Giriş: Adamın kendisine ayağını yorganına göre uzat
denen girişlemeye adamın uzatmasıdır.
Gelişme: Adamın ayağını yorganına göre uzatmasında
adam kendi isteğiyle bir nedenine varması adamın kendi
nedenini söylemesi belki bu olay adamı çok üzmüştür.
Sonuç: Adamın kendine verilen bir nedeni bulmak için
adama verilen bir ders verilmesi gereklidir. Çünkü
ayağını yorganına göre uzatmalıdır. (Serap/Ortaokul-1)
-Ayağını yorganına göre uzat
Küçükken yorganımız küçük olur. Bu nedenle ayağımızı
toplayıp toplayıpyatmalıyız. Ayağımız yorgandan taşarsa
üşütüp yataklara düşeriz. Ayaklarımızı toplayıp toplayıp
yatarsak hiç bir şey olmaz.
Bu atasözü başka anlamlarda da olabilir. mesela ayağını
yorganına göre deyil de defterini yazabildiğin kadar aç
gibidir. Ayağını yorganına göre uzatmazsan kötü ve acil
durumlara düşebiliriz. Ayağın yorgandan dışarı kalırsa
üşüyebilir veya sivrisinek ısırır. (Erdinç/Ortaokul-1)
-Savaş ve Barış
Barış bizi sevdiklerimize ulaştıran bir köprüdür.
Savaşın getirdiği musuzluk, sevgisizlik... Bu olayları
düşünmek bile korkunç. Bu yüzden savaşın olmadıgı bir
yerde yaşamak ne güzel.
Barışın sevginin, mululuğun oldugu bir yer olsa,
insanlar hep birbirleriyle yardımlaşsa, birbirleriyle
kucaklaşsa, bu sevgiyi kimse bölmezse... Birlik
ve beraberlik bozulmazsa ve sevgiyle beraberliğin
bozulmayacağını bilseler. Düyadaki mutluluğu kimsenin
bozmayacağını anlasalar keske... (Seda/Ortaokul-1)
-Eğitim ve İnsan
Eğitim bence insanların davranışlarını düzeltme
yeridir, yaramazlık yuvası değildir. İnsanların
bazıları okulu bir eğitim yuvası değil de yaramazlık
yapma yuvası olarak görüyorlar. Öğretmenlerimiz
onları dövüpte yaramazlık yuvalarını başlarına yıkınca
kızıverirler. Daha da düşüncem varda toparlayamadım.
(Gülcan/Ortaokul-2)
-
Cevap: Dikkat Yazılı Var
OKULDA ÖĞRENCİLERE UYGULANAN DOLDURMALI
ANKETLERDEKİ İLGİNÇ YANITLARDAN SEÇMELER...
Ben...bir büyücü olsaydım zamanı durdururdum ve
çevreyi yaşanır hale getirirdim. Sapla samanı ayırıpda
her şey tam olunca tekrar zamanı kaldığı yerden devam
ettirirdim.
Ben... küçükken çok yaramaz ve çapkınmışım.
Ben... küçükken çok küçüktüm.
Ben... küçükken çok küçüktüm.
Ben... küçükken çok deli bir kızmışım.
Ben... Bilemiyecem.
Ben... çirkin ve h... gözlü bir insanım.
Ben... her zaman, ama her zaman erkeyim.
Ben... büyüyünce ADAM olacağım. -bir kız-
Ben... çok yakışıklı ve seksi biriyim. Ama
beni kimse takmıyor.
Benim en iyi... HEPSİ ÖĞRETMENİM.
Bana göre okul... un düzeni bozuk.
Bana göre okul... çok yararlı ve faydalı bir
yerdir. Ayrıca kız bakımından da faydalı bir şey.
Ben... hayvanları çok seviyorum. Özellikle
tavuk kızartmasına bayılırım.
Arkadaşlar... kavga etmeyin!
Arkadaşlar... her zaman kötü arkadaşlardan iyidir.
Eskiden... İnsanlar cahil ve pasaklıydı.
Eskiden... çok güzel günler yaşıyordum. bu sıralar
çok mutsuzum. Bütün dünya habire üstüme gelip gelip
duruyor.
Elimden gelseydi... Bir öğretmen dö... ama olmazki.
Elimden gelseydi... herkese yardım eder, ardıma
koymazdım.
Elimden gelseydi... Eğitimi egitirdim.
Elimden gelseydi... Milli Eğitim bakanını deyiştirirdim
ve onu kuytu bir köşeye oturturdum.
Elimden gelseydi... Fen öğretmenini okuldan kovardım.
Sonra okul müdürünü de okul dışı ederdim. Böylece
okulumuzu mis gibi yapardım.
Başkalarına göre ben... möyüm!..
Tahsilimi bitirirsem... Nerde?..
Tahsilimi bitirirsem... bol bol ense yapacam.
En korktuğum şey... bazı hayvanlar.. örneğin
NİHAT, YAVUZ gibiler.
Kurtulmak istediğim şey... o hariç her şey.
Kurtulmak istediğim şey... bir şeyi bırakmam,
ama söylemem...
En korktuğum şey... Hayallerimin gerçek olması.
En korktuğum şey... Tahsilimin yarım kalması,
yarım yamalak bir insan olmak.
Vücudum... 90-60-90 Ama kıllı.
Vücudum... Çok sıhhatli ve afiyeti üzerindedir.
Vücudum... ?
Yalnız kalınca... Vallahi hocam naptığımı söylemem.
Hayatın en kötü tarafı... her şeyin gerçek olduğudur.
Hayatın en kötü tarafı... bütün kapıların yüzüme
kapandığı zaman ve hiç açık kapı bulunmamasıdır.
Bazen babam... Bana kızar, ama ben ona hiç kızmam.
Kızarsam dövebilir... Belli olmaz.
Bazen babam... beni okşar, yani döver.
En büyük sevincim... Arkadaşlarımın bana baba demesi,
en büyük üzüntüm, bazı arkadaşlarımın bana iskele
babası demesi.
Kurtulmak istediğim şey... Yok ama... Babaannemin
çenesi.
Başkalarına göre ben... çok allahlık bir yaramaz
parçasıyım. Olsun yinede...
Yaşamak istediğiniz yer... Fare olmayan her yer
yaşamaya değer ve güzeldir.
Bazen babam... İyi, bazan da kötü olabilir. Ama
yinede o benim babam yinede napabilirim ki?
Bazen babam... kovalar, yakalarsa hırpalar.
Bazen babam... beni çok över, bazanda kovalayıp
bir miktar döver. Ama olsun yinede babam babamdır.
Annemi severim ama... onun yani annemin beni
sevmesine bağlı.
Annemi severim ama... İki tane var. hangi birini
seviyim ki?
Canım sıkılınca... Huysuzluk yaparım, artistlik
yaparım.
Annemi severim ama... Terlikle beni kovalamasını
sevmem.
Annemi severim ama... Bulaşık yıkattığı zaman asla...
Okulda... yaramazlık yaparım ve çapkınlık tabiki.
Cezalar ve yasalar... ın Allah cezasını versin.
Cezalar ve yasalar... Cezalar iyi bir şey deyil,
yasalar sıkıcı ve nefret.
Okuldaki noksanlıklar... Okulun hepsi noksan,
öğrenci ve öğretmenlerimizde noksan. Okulun hepsi
Allaha emanet.
Okuldaki noksanlıklar... doğru düzgün birşey yokki.
Okuldaki noksanlıklar... Sınıf duvarlarının çatlakları,
malzemeden çalmışlar. Tuvaletlerin hali, ayrıca okul
memlekete cevap vermiyor. Dahada varda boşver.
Ben... Allahlık bir yaramaz parçasıyım.
Elimden gelse... dünyayı elimin içinde tutmam.
Elimden gelse... her şeyi elimin tersiyle iterdim.
Elimden gelse... Okul müdürünü... yok ben bir şey
yapamamki malesef.
Sınıfta... Kalacam galiba.
Sinirlerim... Babamınki yanında hiç kalır.
Sinirlerim... hep tepemin üstünde durur hiç ordan
gitmezler.
Büyükler... Bir fener gibidirler, hep bize yol
gösterirler, ışık tutarlar, sıcaklık verirler, harçlık
verirler.
Büyükler... küçükleri küçük sanıp küçümsüyor, oysa
öyle mi?..
Annemi severim ama... Annem --Dır Dır-- başımın etini
yiyip bitiriyor.
Annemi severim ama... yine de severim.
Annemi severim ama... Kızmasa...
Annemi severim ama... hayır hiç bile.
Büyükler... her zaman küçük çocukları küçük görürler.
Büyükler... kendini fazla büyük görüyor.
Beceremediğim şey... hepsini beceriyorum.
Beceremediğim şey... El işidir -solağımda-
Hayatım... Henüz asfaltlanmamış bir yol gibi
engebeli ve toz buhran içinde devam edip gidip
duruyor.
Hayatım... hep yerinde sayıyor.
Öğretmenler... El feneri gibi etrafını aydınlatıyor
pili bitince şıp diye söner.
Öğretmenler... çok iyidir, ama dövmeseler.
Öğretmenler... Bazan oh bazan öf.
Yaramazlık yaptığım zaman... Acayip dayak yiyorum,
her tarafım başka başka morarıyor.
Yaramazlık yaptığım zaman... Keyfime diyecek yok
sonu dayak olmasa.
Bir türlü unutamadığım... üç yaşında balkondan
düşüşümdür.
Kendini özgür hissediyor musun?.. Bu o anki şartların
genel durumunun özel şartlarının o anki dururmuna bağlı.
Çevreyle ilişkilerin... fazla iyi deyil, bazan
apartmanı ben süpüryorum.
Kendini özgür hissediyor musun?.. hisetsem nolacakki
kendimi özgür hissetmeme babam izin vermezki...
Kendini özgür hissediyor musun?.. yeteri kadar değilse
bile yinede evet... belki olabilir, galiba özgürüm,
sınırsızca olmasa da yani...
Kendini hayata hazır hissediyor musun?.. Hissetmiyorum,
ben daha ufağım. Hayata yeterince hazırlanmadım.
Sorunların için çabalıyor musun?.. Eh. Evet
çabalıyorum, yapamıyorum, bütün gücüm bile yetmiyor.
Sorunların için çabalıyor musun?.. Tabiki çabalıyorum,
asla oluruna bırakmam bolca çabalıyorum.
Çevreyle ilişkilerin nasıl?.. çok iyidir. Çevremiz
temiz ve sağlıklı olursa bizde daha mutlu oluruz. Onun
için çevremizle içli dışlı olmalıyız. şahsen ben böyleyim.
Ankette olmayıp söylemek, eklemek istediğiniz birşey
var mı?.. Var tabiki... Mutluluk barış ve sağlık hep
bizden yana olsun. Bir kuş gibi uçup gitmesinler. En
önemlisi sevgi... Nasıl bir balık sudan çıkınca yaşayamazsa
insanlarda sevgisiz yaşayamazlar, gerekirse yaşamamalıdırlar.
:::::::::::::::::