-
Rü'yâ Bahsi
„Bizim sâdâtımız (seyyidlerimiz-büyüklerimiz) rü'yaya diğer turuk sâdâtı (diğer tarîkat büyükleri) gibi ehemmiyet vermezler. Çünkü mânâlar kuvvette olan umûru iş'âr ederler (Kuvvede olan hususları bildirip haber verirler). Mânâlardan ancak tâlibin ne gibi şeylere müstaid (istidatlı) ve kâbil (kabiliyyetli) olduğu anlaşılır. O, eşyanın bilfiil tahakkukuna aslâ delâlet eylemez. Rü'yalar, tebeddülât-ı ahvâle ve evsâfa kâbiliyet husûlünü, tâlibin merâyâ-yı âfâk ve emsâlde müşâhede etmesinden ibârettir (yani rü'yalar; tâlibin, ahvâl ve evsâf değişikliklerine kâbiliyetinin husûlünü, misaller ve âfâk aynalarında görmesinden başka bir şey değildir). Avâlim-i âfâkiyyeden, misâl âleminden vârid ve mütezâhir ve meşhûddur (âfâk âlemlerinden, misâl âlemlerinden gelen, tezâhür edip görülendir).
Bir kimse rü'yâda padişah olduğunu, tahta cülûs ettiğini (tahta oturduğunu), hükmünün memlekette nâfiz ve mer'î (müessir ve mer'iyette) bulunduğunu görür. Bîdâr olduğu vakit (uyandığı zaman) kendini yatağında bulur. Ne padişah olmuştur ne tahttadır. Ne de hükmü nâfiz ve mer'îdir. Hariçte bu zuhûr ve taayyünden hiçbir şey yoktur. Bu hâl nasılsa, rü'ya da aynı keyfiyeti hâizdir. Şu kadar ki; Böyle bir rü'ya gören zâtta padişah olmağa bilkuvve kabiliyet vardır. Bu kabiliyeti fiilen tahakkuk ettirmedikçe, rü'yanın ona bir faydası olmaz. Fiil ile kuvvet arasında ne kadar mühim fark vardır! Onun için:
âdâtımız rü'yaya ehemmiyet-i mahsûsa atfetmezler (husûsi bir ehemmiyet vermezler). Hâl-i bidâride ve yakazada olan umûru ehem tutarlar (Uyânık halde iken olan işlere ehemmiyet verirler). Turuk-i sâire sâdâtının (diğer tarîkat büyüklerinin) rü'yaya ehemmiyet vermesi başka bir mevzu' teşkil eder. O bizi alâkadar etmez..."
-
Cevap: Rü'yâ Bahsi
"ALALH C.C." razı olsun kardeşim..
değerli paylaşımlarınız için teşekkür ederim...
dua ile..