Son Şahitler 1.Cild s. 195
MUSTAFA BOLAY
Öğretmen Mustafa Bolay, l89l yılında Konya'nın Hadım kazasının Bolay köyünde doğdu. Birinci Cihan Savaşında çarpıştı. Ruslara esir düştü. Bediüzzaman'ın esaret arkadaşıdır.
Ona meşhur Said derler
Mustafa Bolay'ın yaşından umulmayacak kadar dinç ve kuvvetli bir hafızası var. Hatıralarını dinlemek istediğimiz zaman memnuniyetle kabul etti. Bediüzzaman Said Nursî ile ilgili hatırladıklarını bize şöyle anlattı:
"Ben Bediüzzaman'ı Balkan Harbinden önce tanımıştım. O zaman İstanbul'da talebeydim. l9ll senesinin Temmuz ayında İstanbul'a gitmiştim. O zaman, hemen hemen İstanbul'da Onu tanımayan yok gibiydi.
"Sultanahmet taraflarında çok bulunurdu. Başında sivri bir külâh, belinde bir hançer, allı, yeşilli bir elbisesi vardı. 'Meşhur Bediüzzaman' diye herkes Onu bilir ve tanırdı.
"Ben de ilk gördüğümde yanımda bulunan ağabeyim İsa'ya 'A... Şu zat kim?' diye sordum. Ağabeyim de o zaman talebeydi.
"Sus ayıptır... Ona meşhur Said derler, lâkabı Bediüzzamandır' dedi. 'O böyle bir âlimdir ki, İstanbul'da Onun karşısına çıkacak kimse yoktur' dedi.
"Daha sonra Birinci Cihan Harbi patlayınca, beni Yakacık talimgâhından Kafkasya'ya sevkettiler. Harpler esnasında Erzincan'ın kuzeyinde Ruslara esir düştüm. Kalçamdan şarapnel yarası almıştım. Ruslar bizi dört atlı arabalarla Trabzon'a götürdüler. Onbir gün yaramıza bakan olmadı, ızdırab içinde kıvranıp duruyorduk. Nihayet bizi Batum'a götürdüler. Batum'da hastanede seksenbeş gün yattım ve tedavi gördüm. Oradan karargâha, sonra Tiflis'e götürdüler. Tiflis'te de onbeş gün kaldım.
"22 Temmuz l9l6'da Rusların eline esir düşmüştüm. Nihayet bizi Volga kenarındaki bir Rus şehri olan Kosturma'ya gönderdiler. "İşte, Balkan Harbi yıllarında İstanbul'dan tanıdığım Bediüzzaman Said Nursî'yi ikinci defa, esarette Kosturma'da gördüm. Kendisiyle Kosturma'da altı ay beraber kaldım. Orada bir yaz geçirdim. Daha sonra Norini Gulabiç'e sevkettiler. Obi Nehri üzerindeydi.... Orada da üç ay kaldım.
"Esaretten kurtuluşum da, yine bir Temmuz ayında oldu. 7 Temmuz l9l8'de Salib-i Ahmer (Kızılhaç) treniyle Varşova'ya geldim. Bediüzzaman çok mehabetli bir şahsiyetti. Onun heybetinden insan korkardı. Yanına kolay kolay herkes yaklaşamazdı. Onu öldürmek istemişler. Bizim bulunduğumuz kampa Rus Albayı (Askerî Şube Reisi) getirdi kendisini."