Dünyevî olsun uhrevî olsun, her işte olduğu gibi ilim elde etmekte de mühim şartlardan birisi ilmi talebde gayretli ve devamlı olmaktır. Peygamber Efendimiz (A.S):
احب الاعما الي الله ادومها وان قل
“Amellerin Allah (C.C) yanında en sevimlisi az da olsa devamlı olandır.”buyurarak amellerde devamlılığın çok mühim olduğuna işaret buyurmuşlardır.
Hz Peygamberimizin, (A.S) geçmiş ulemânın ve Hz. Üstazımızın talim usullerine baktığımızda devamlılığa ehemmiyet verdiklerini açıkça görürüz.
Hz.Üstazımız (ks) dersin uzunluğu ağır görülmesin diye:
“Maşayı ateşe koyup çekmekle ısınmaz, beklerse ateş gibi olur, dersler de böyledir az okumaktan istifade o kadar olur.” buyururlar ve yorulmadan devam ederlerdi.
“ilim seferberliği ile memuruz. Bu iş bizim omuzlarımıza indi. Cenabı Hak uykumuzu alsa da gece sabahlara kadar ders okusak.” buyurdular.
İmamı Rabbani Hazretleri de:
“Yapılması îcab eden nasihat, gevşeklik göstermeden, bıkmadan, usanmadan derste gayret göstermeniz ve dersi terk hususunda nefsinize müsâmaha etmemenizdir. Vakitlerin tamamını dersle geçirmeniz mümkün olursa zikir ve fikire hiç heveslenmeyin. Çünkü gece vakitleri zikir için kâfidir.”
İlim öğrenen kimse dersin dışındaki mevzulara dalmamalı, derse olan dikkatini azaltacak şeylerden alakasını kesmeli, bütün vakit ve gayretini devamlı olmak kaydı ile derslerine vermelidir. İlme mani olan dünyevi şeylerle alakasını kesdiği gibi okumakta olduğu kitapların dışındaki kitap ve ilimlere de zamanı gelmeden dalmamalıdır. Günlük aktüel mevzulara gelince onlara olan alakası da zaruret miktarını geçmemelidir. Aksi halde talebe iken okudukları kitapları tam anlayıp ihata edemeyecekleri gibi mezun olduktan sonrada bu zayıf dersler üzerine ali ilimleri bina edememekle karşı karşıya kalacaklardır.
İmtihanlarda ilk sıralara çıkmaya muvaffak olmuş talebelerin, “Bu dereceyi nasıl elde ettiniz” sualine verdikleri cevaplara göre, odalarına kapandıklarını, dersin dışındaki işlere vakit ayırmadıklarını, en yakınları ile bile fazla görüşmediklerini ve derslerine ara vermeden çalıştıklarını anlamaktayız.
Talebenin derslerine olan alaka ve dikkatlerini zayıflatan mühim sebeblerden biriside, talebenin lüzümundan fazla izine çıkmasıdır. İzine çıkmak demek, dersleri terk etmek demektir. Bu da talebenin derse olan alakasını elbette zayıflatacaktır.
Hafta başındaki (izin günlerinden sonraki) derslerde bu husus açıkça görülmektedir. İzine çıkan talebe, bir de anne-babası ve kardeşleri gibi sevdiklerine kavuşuyorsa, izine çıkmadan birkaç gün evvel izin havasına girecek, izinden sonrada birkaç gün daha bu havadan çıkamayacaktır. Derssiz geçen günlere, randımansız geçen günlerde ilâve edildiğinde lüzumundan fazla izinlerin derslere verdiği zararın büyüklüğü dahada açık ortaya çıkacaktır. Ayrıca zaruret olmadan çarşı-pazara çıkmak talebe için çok zararlıdır. Çünkü çarşı-pazarda dolaşmak ve dünya ehli ile münasebet talebenin ahiret işlerine olan azmini zayıflatır, nurunu söndürür. Peygamber Efendimiz (S.A.V) sokaklar ve sokak ehli hakkında şöyle buyuruyor:
أحب البلاد إلى الله مساجدها وأبغض البلاد إلى الله أسواقها
“Yer ve mahallerin Allah (C.C)’a en sevimlisi mescitleri, en buğuzlularıda sokaklardır.”, Yine peygamberimiz (A.S) :
طوبى للعلماء وطوبى للعباد ويل لأهل الأسواق
“Alimlere, abidlere müjdeler, sokak ehline (sokağa çıkmayı, sokaktakilere karışmayı isteyenlere) yazıklar olsun.”,buyuruyor.
Hz.Üstazımız da talebelerine,
“zarûret olmadan çarşıya çıkmak haramdır.”, buyurduğu rivayet edilmektedir.