Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
NALINCI BABA HAZRETLERİ
Adsız şansız bir Allah dostu..
Murat Han (III. Murat) o gün bir hoştur. Telaşeli görünür. Sanki bir şeyler söylemek isterhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değilhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif üzüntülü deseniz hiç değil.
Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:
- Hayrola efendim canınızı sıkan bir şey mi var?
- Akşam garip bir rüya gördüm.
- Hayırdır inşaallah.
- Hayır mıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şer mi öğreneceğiz.
- Nasıl yani?
- Hazırlan dışarı çıkıyoruz.
Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki padişah hâlâ gördüğü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri ve kararlı adımlarla Beyazıd'a çıkarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif döner Vefa'ya. Zeyrek'ten aşağılara sallanır. Unkapanı civarlarında soluklanır. Etrafına daha bir dikkatli bakınır. İşte tam o sırahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif orta yerde yatan bir ceset gözlerine batar. Sorarlar 'Kimdir bu?' Ahali 'Aman hocam hiç bulaşma' derlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'ayyaşın meyhur'un biri işte!'
- Nerden biliyorsunuz?
- Müsaade ette bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz.
ÖFKELİ KOMŞULAR
Bir başkası tafsilata girer. 'Biliyor musunuz?' derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'Aslında iyi sanatkârdır. Azaplar çarşısında çalışırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nalının hasını yapar. Ancak kazandıklarını içkiyehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif fuhşa harcar. Hem şişe şişe şarap taşır evinehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hem nerede namlı mimli kadın varsa takar peşine' Hele yaşlının biri çok öfkelidir. 'İsterseniz komşulara sorun' derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'Sorun bakalımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onu bir kere olsun cemaatte gören olmuş mu?' Hasılı mahalleli döner ardını gider. Bizim tebdil-i kıyafet mollalar kalırlar mı ortada. Tam Vezir de toparlanıyordur ki padişah önünü keser.
- Nereye?
- Bilmem. Bu adamdan uzak durmayı yeğlersiniz sanırım.
- Millet buhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çeker gider. Kimseye bir şey diyemem. Ama biz gidemeyiz. Öyle veya böyle tebamızdır. Defnini tamamlasak gerek.
- İyi yahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif saraydan birkaç hoca yollarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kurtuluruz vebalden.
- Olmaz. Rüyadaki hikmeti çözemedik daha.
- Peki ne yapmamı emir buyurursunuz?
- Mollalığa devam. Naaşı kaldırmalıyız en azından.
- Aman efendim. Nasıl kaldırırız?
- Basbayağı kaldırırız işte.
- Yapmayın etmeyin sultanımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bunun yıkanması paklanması var. Tekfinihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif telkini...
- Merak etme ben beceririm. Ama önce bir gasılhane bulmalıyız.
- Şurada bir mahalle mescidi var ama...
- Olmaz. Vefat eden sen olaydın nereden kalkmak isterdin?
- Ne bileyim Ayasofya'danhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Süleymaniye'den. En azından Fatih Camii'nden.
- Ayasofya ile Süleymaniye'de devlet erkanı çoktur. Tanınmak istemem. Ama Fatih Camii'ni iyi dedin. Haydi yüklenelim.
Ve gelirler camiye. Siyavuş Paşa sağa sola koşturur kefenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tabut bulur. Padişah bakır kazanları vurur ocağa. Usulü erkanınca bir güzel yıkarlar ki naaş ayan beyan güzelleşir sanki. Bir nurdur aydınlanır alnında. Yüzü şakilere benzemez. Hem mânâlı bir tebessüm okunur dudaklarında.
Padişahın kanı ısınmıştır bu adamahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif vezirin ona keza. Meçhul nalıncıyı kefenlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tabutlarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif musalla taşına yatırırlar. Ama namaz vaktine hayli vardır daha. Bir ara vezir sıkıntılı sıkıntılı yaklaşır 'Sultanım' derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'yanlış yapıyoruz galiba'
- Nasıl yani?
- Heyecana kapıldıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cenazeyi sorup araştırmadan getirdik burayahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kimbilir hanımı vardı belkihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif belki de yetimleri?
- Doğru. Öyle ya. Neysehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sen başını beklehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ben mahalleyi dolanıp geleyim.
'BİZİM EFENDİ BİR ALEMDİ'
Vezir cüzünehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tesbihine dönerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif padişah garip maceranın başladığı noktaya koşar. Nitekim sorar soruştururhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nalıncının evini bulur. Kapıyı yaşlı bir kadın açar. Hadiseyi metanetle dinlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sanki bu vefatı bekler gibidir. 'Hakkını helal et evladım' derhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'Belli ki çok yorulmuşsun.' Sonra eşiğe çöker ellerini yumruk yaparhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şakaklarına dayar. Ağlar mı? Hayır. Ama gözleri kısılırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif belki hatıralara dalar. Neden sonra silkinip çıkar hayal dünyasından. 'Biliyor musun oğlum?' diye dertli dertli söylenirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'Bizim efendi bir âlemdi vesselâm. Akşamlara kadar nalın yaparhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ama birinin elinde şarap şişesi görmesinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif elindekini avucundakini verir satın alırdı. Sonra getirip dökerdi helaya.'
- Niye?
- Ümmet-i Muhammed içmesin diye.
- Hayret.
BAK ŞU İŞE!
Sonra malum kadınların ücretini öder eve getirirdi. 'Ben sizin zamanınızı satın aldım mıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aldım' derdi. 'öyleyse şimdi dinleseniz gerek' O çeker giderhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ben menkıbeler anlatırdım onlara. Mızraklı İlmihalhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Hüccet-ül İslâm okurdum.
- Bak sen! Millet ne sanıyor halbuki.
- Milletin ne sandığı umurunda değildi. Hoşhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o hep uzak mescidlere giderdi. 'Öyle bir imamın arkasında durmalı ki' derdihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'tekbir alırken Kabe'yi görmeli.'
- Öyle imam kaç tane kaldı şimdi.
- İşte bu yüzden Nişanca'yahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sofular'a uzanırdı ya. Hatta bir gün 'Bakasın Efendi!' dedimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
'Sen böyle böyle yapıyorsun ama komşular kötü belleyecek. İnan cenazen kalacak ortada'.
- Doğru öyle ya?
- 'Kimseye zahmetim olmasın!' deyip mezarını kazdı bahçeye. Ama ben üsteledim. 'İş mezarla bitiyor mu?' dedim. 'Seni kim yıkasınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kim kaldırsın?
- Peki o ne dedi?
- Önce uzun uzun güldühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonra 'Allah büyüktür hatun' dedihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif 'Hem padişahın işi ne?'
Not:
İşte Nalıncı Baba o adsız sansız Allah dostlarından biridir. Asıl adıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Muhammed Mimi Efendidir. Bergamalıdır. 1592 yılında vefat etti. Cenaze hizmetlerini bizzat padişah gördü ve mübareği evine defnetti. Kabri üzerine bir kubbehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif önüne bir çeşme koydurdu. Dahası bir tekke ile yaşattı adını. Türbesi Unkapanı'ndahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Cibali tütün fabrikasının arkasındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Haraçzade Camii karşısındadır.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
4. MURAT VE DERİCİ
Birgün 4. Murat Sadrazamıyla birlikte tebdil-i kıyafet gezerken bir deri dükkanın önünde dururlar. Dükkan son derece kötü bir durumdaydı ve dericinin hali ise içler acısıydı.
İhtiyar derici sandalyesini çekmiş dükkanın önünde oturmaktadır.
Padişah: Selamın Aleyküm derici der. Derici şöyle gelenlere göz atar ve hemen toparlanarak:
-Aleyküm Selam Ya Cihan-ı Serdar der
Padişah: Yazı Kışa hiç katmadın mı?
Derici : Kattım ama hiç bir şey tutturamadım der..
Padişah: Peki geceleri hiç çalışmadın mı?
Derici: Çalıştım ama el aldı der.
Peki der Padişah sana bir kaz göndersem yolar mısın?
Derici yolarım der hem de hiç bağırtmadan..
Padişah dericinin yanından ayrılarak saraya döner. Sadrazam dayanamaz..
Haşmetlim der derici ile yaptığınız konuşmadan hiçbir şey anlamadım.
Padişah kızarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sadrazama dönerek.- Sen nasıl sadrazamsın der ne demek bir şey anlamadım. Derhal o dericinin yanına gideceksin ve ne konuştuğumuzu anlayacaksın. Eğer anlamazsan tez zamanda kelleni vurdururum der.
Korkuya kapılan sadrazam soluğu dericinin yanında alır.
Derici sadrazamın koşarak geldiğini görünce doğrularak.
—Hoş geldin der.
Sadrazam – Çabuk bana Padişahla ne konuştuğunuzu anlat der
Derici- Anlatırım ama bir kese altın vereceksin der
Sadrazam kelle korkusuyla kabul eder ve sorar
—Söyle bakalım gelenin padişah olduğunu nasıl anladın?
Derici- Padişah kılık değiştirmişti ama yeleğini değiştirmeyi herhalde unuttu üzerinde öyle kıymetli deriden yapılmış bir yelek vardı ki o yeleği ancak padişahlar giyebilirdi
Peki der sadrazam Yazı kış katmadın mı ne demek?
Derici- Anlatırım ama bir kese altın daha vereceksin der
Sadrazam mecburen kabul eder.
Derici- Padişah yazı kışa katmadın diye sordu yani yaz kış çalışıp kazanmadın mı ki sen ve dükkânın bu haldesiniz dedi bende çalıştım ama hiçbir şey tutturamadım dedim
Peki der Sadrazam. Geceleri hiç çalışmadın mı? Diye sordu
Derici -Anlatırım ama bir kese altın daha vereceksin der.
Sadrazam biraz da kızarak kabul etmek zorunda kalır.
Derici -Yani padişah geceleri çalışıp çocuk filan yapmadın mı özellikle oğlun yok muydu sana yardım edecek demek istedi. Bende yaptım ama oğlum olmadı kızlarım oldu onları da elin oğlu aldı dedim…
Peki der sadrazam Padişah sana bir kaz yollasam yolar mısın dedihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o ne demek?..
İhtiyar derici elindeki altın keselerini şöyle hafifçe havaya atıp tuttuktan sonra…
Eeeee.. Onu da artık sen anla sadrazamım demiş……….
(Anonim…)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
Yalan değil dersen borcunu öde!!!
Padisahin birihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
-'Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altin verecegim!' demis.
Yalancilarhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hemen saraya kosusturup baslamislar yalana;
1.''Bir kushttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aslani kapip yuvasina götürdü.''
Padisahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif''Bunun neresi yalan?.. Kus kartaldirhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif arslan da kuzu
kadar minik bir yavru.Kapti mi götürür tabii!..''
2.''Komsu ülkede bir esegi kral yaptilar!..''
Padisahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif''Ülkenin kralihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif pencereden bakinirken tacini düsürmüs.
Taç da pencerenin altindaki esegin basina geçmis. Taç kimin
kafasindaysahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kral odur tabii!..''
3.''Padisahimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ben gökyüzüne bir ok attim. Alti ay sonra geri
döndü!''
Padisahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif''Senin ok bir agacin üstüne düsmüstür.
Agaçhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonbaharda yapraklarini döküncehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif takilacak yer bulamayip
yere inmistir.''
Böylece
padisahhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her yalana gerçek bir bahane bulmus ve kimse
padisaha bu yalandir dedirtememis.
Ama bir gün bir Kayserili gelmis;
"Padisahimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altin
almistin. Simdi geri almaya geldim. Yalandir dersen ödülümü ver.
yalan degil dersen borcunu öde!!!
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
YAVUZ SULTAN SELİM’İN TÜRBEDARI
Sultan Abdülhamit Han döneminde Yavuz’un türbedarlığını yapmakta olan bir zathttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şiddetli geçim sıkıntısı çekmektedir. Bir gün bu sıkıntılı halet içinde; “Bir de evliyadan olduğunu söylerler. Yıllarca türbedarlığını yaptım. Hâlâ yoksulluk içindeyim.” Diyerek türbeye hiddetle vurur. Ertesi gün aniden Abdülhamit Han türbedarı huzuruna çağırttırır ve bir gün önce türbede neler olduğunu sorar. Çünkü Abdülhamit Han gece rüyasında Yavuz Sultan Selim tarafından uyarılmıştır. Türbedar yaptığından bin pişman durumu anlatır. Bunun üzerine Sultan Abdülhamit Han türbedarın ihtiyacını karşılatır.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
FATİH SULTAN MEHMED MAHKEMEDE
İştehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fatih Sultan Mehmethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif işte İstanbul'da bir Rum;
Fatih Sultan Mehmet talepte bulunuyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diyor ki:
"Orada cami yapacağımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif arazini bana satmanı istiyorum."
Biliyorsunuz her arazinin bir rayiç bedeli vardır; yani o çevrede o arazinin ne kadar para ettiği aşağı yukarı herkes tarafından bilinir. Alt hududu bir de üst hududu vardır. Fatih Sultan Mehmethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif üst hududun iki katını veriyor; ama Rum vermemekle ısrar ediyor. Cami kurulmasına gönlü razı olmuyor. Bir Hıristiyan; bu da onun kabahati değilhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif içinden gelen şey öyle. Hak sahibi vermezse vermez; ama Fatih Sultan Mehmet'in de kızmış kafası.
"O kadar fazla para verdiğim haldehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu adam vermiyor; demek ki bunu inadından yapıyor; nefsani davranış bu. Ben cami yapacağımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif benimki nefsani değil ruhani" diyor.
Alıyor adamın arsasınıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bastırıyor; camiyi yapıyor.
Adam perişan. Adamı üzgün gören biri:
"Ya bu kadar üzüntünün sebebi ne?"
Anlatıyor adam derdini "İşte" diyor. "Yapabileceğim bir şey yok ki! Bunu yapan Padişah; daha ötesi yokhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onun üstünde kimse yok. O bana bunu yaptığına göre her şey bitti". diyor.
Bizim Osmanlı diyor ki: "Her şey bitmedihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu memlekette kadılar vardır. Gidersin kadıyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif adaletsizliği anlatırsın. Padişah da olsa o hesabı görür".
"Yani" diyor "ne demek istiyorsun?" (Adam hiç inanamıyor bir defa söylenenlere.) Adamcağız hiç inanamıyor; ama "Hadi gideyim mahkemeyehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ben müracaat edeyim." diyor. Kadıya müracaat ediyor.
Gerçekten de Fatih Sultan Mehmet mahkemeye gelincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif adamın gözleri hayretten açılıyor. Fatih Sultan Mehmet ayakta; Kadı Efendi oturuyor ve mahkeme başlıyor. Fatih Sultan Mehmet'inhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif adamın arsasını zorla iktisab etmekten elinin kesilmesi konusunda bir karara varılıyor. Fatih Sultan Mehmet'in eli kesilecek. Ama Osmanlı adaletindehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir müessese daha var; eğer bir şeyin bedeli ödenirse ve alacaklı tarafhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hak sahibi taraf bunu kabul edersehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif o ceza düşer. Bu kanun gereğince teklifte bulunuluyor.
Deniyor ki: "Bunun bedeli şu kadar altınhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu kadar altına karşılıkhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onun elinin kesilmesinden vazgeçiyorsan; Padişah ödemese bilehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onu sana beyt'ül mal öder. Razı mısın?"
Rumhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şaşkın şaşkın Padişah'a bakıyor http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif inanamıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sonra "Tabi razıyım. Razı olmaz mıyım? O padişah" diyor.
Adam razı olduktan sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fatih Sultan Mehmet diyor ki :
"Benden beyt'ül mal'ın talebi 200 altın; ama ben 2000 altın vereceğim ve her gün de bir altın daha ödenmesini istiyorum. Senenin 365 günühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif her gün bir altın ödenecek bu zata."
Ve mahkeme biter bitmez kadı yerinden kalkıyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fatih Sultan Mehmet'in ayaklarının yanına gelip diz çöküyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
"Padişahım şu ana kadar benhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allah'ı temsil ediyordumhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ben oturuyordum siz ayaktaydınız. Çünkü siz maznun mevkiindeydiniz. Allah'ı temsil eden siz değildiniz. Adaleti veya adaletsizliği temsil ettiğiniz mahkemenin sonunda belli olacaktı. Ben Allah'ı temsil ediyordum; adaletin sahibi bendim o sırada. Şimdi benim görevim bitti. Şimdi banahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sana tâbî olanhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif senin imparatorluğunun bir kadısı olarak el etek öpmek düşer" diyor. Padişahın eteğini öpüyor ve ondan sonra padişah oturuyorhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ötekiler dışarı çıkıyorlar.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
BEN AĞLAMAYAYIM DA KİM AĞLASIN?
Mehmet Âkif bir yaşlı zâtı anlatıyor:
Sultan Ahmet Camiî'ne gidiyorum her sabah..
Ne kadar erken gidersem gideyim mihrabın bir kenarında..
Saçı sakalı bembeyaz olmuş ihtiyar bir adam ümitsizce bedbîn durmadan ağlıyor..
O kadar ağlıyor ki ağlamadığı tek dakikayı yakalayamadım.
Nihayet bir gün yanına sokuldum.
Muhterem dedimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Ah Efendim dedimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Allah'ın rahmetinden bir insan bu kadar ümitsiz olur mu?
Niye bu kadar ağlıyorsun?
Bana "Beni konuşturma" dedihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif "kalbim duracak".
Ben çok ısrar edince ağlıya ağlıya anlattı.
Dedi ki : "Ben Abdulhamit Cennet mekânın devrinde bir binbaşıydım orduda.
Bir birliğim vardı benim de.
Annem babam vefat edincehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif servetimiz vardı
Payimâr olmasın diye sadarete bir istifa dilekçesi gönderdim.
Dedim ki annem babam vefat etti falan yerdeki mağazalarımızhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
filan yerdeki gayri menkullerimiz... Bunlara nezaret edecek bir nezaretçiye ihtiyaç vardır.
İstifam kabul buyurulursahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif istifa etmek istiyorum.
Biraz sonra bana doğrudan doğruya hünkârdan bir yazı geldihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
İstifan kabul edilmedi.
Öyle anlaşılıyor ki istifa dilekçem padişaha gönderilmişti.
Ben bir daha dilekçe verdim; yine aynı cevap geldi.
Bizzat çıkayım huzuruna şifâhî olarak görüşeyimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
bu celâdetli padişah cidden çok celadetli (yiğitlikhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kuvvet ve şiddet).
Ben yaveriyle uzun zaman bir yerde kaldım.
Tuhaf gelir size nasıl sen kaldın diyeceksiniz?
Yaşlı yaveriyle uzun zaman bir yerde kaldımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
Abulhamit faytonda giderken faytonun sağındaki solundaki nefes almaya bile korkarlardıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif derdi.
Medet Efendi. Allah rahmet etsin evliyaullahtan bir zâttı.
Ben bizzat o celâdetlihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif haşmetli padişahın huzuruna çıktım.
Hünkârım dedim. İstifamın kabulünü rica edeceğim dedim.
Durumumuz budur dedim.
Derin derin biraz düşündü. İstifa etmemi istemiyorduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yüzünün halinden belliydi.
Israrıma da dayanamadıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif öfkeli bir edaylahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif elinin tersiyle beni iter gibi
"Haydi istifa ettirdik" dedi seni.
Ben döndüm sevinerek geldim işimin başına.
Gece âlem-i manada orduların teftiş edildiğini gördüm.
Gördüm ki son savaşı vermek üzere şarkında ve garbında savaşan orduları
bizzat Rasul-i Ekrem teftiş ediyor.
Efendimiz (SAV) yıldızın önünde duruyordu.
Bütün Türk ordusu Aleyhissalatu Vesselam'a teftiş veriyordu.
Osmanlı padişahlarının ileri gelenleri vardı.
Abdulhamit'de edeblehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kemerbeste-i ubudiyetle kâinatın Fahr'ının arkasında duruyordu.
Bütün ordular geçti. Derken benim birlik geldi;
başında kumandanı olmadığı için darma dağındı.
Efendimiz döndü Abdulhamit'e dedi ki "Abdulhamit! Nerede bu ordunun kumandanı?"http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
Abdulhamit Han "Ya Rasulallah!http://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çok istedihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ısrar ettihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif istifa ettirdik.".
Efendimiz
"Senin istifa ettirdiğinihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif biz de istifa ettirdik"
buyurdu.
Ben ağlamayayım da kim ağlasın !?.."(Bayram TOSUN)
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
BİR ÇİFT KUNDURA
Onyedinci asır başlarında Dalmaçyada Nadin Kasabasında Sancak Beyinin ahırında uşak olarak çalışan on üç yaşında bir çocuk vardı. Herkes tarafından horlanan bu kimsesiz çocuğa bir gün bir dul kadın acımış ve çıplak ayaklarınahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kocasından kalmış kocaman bir çift partal kundura giydirmişti.
Nadin'den bir vazife ile bir Kapıcıbaşı geçti. Sancak Beyinin konağında misafir oldu ve küçük ahır uşağının zekâ ile pârlayan gözleri ve kir tabakaları altında kaybolmuş güzelliği nazarı dikkatini çektihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çocuğu yıkatıp temizlettikten sonra alıp îstanbula getirdi. Saraya verdi. Enderunu Hümâyun çocukları arasına katılan çocuğahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif güzelliğinden ötürü Yusuf adı konuldu. Nadinli Yusuf kısa bir zamanda yükseldi. Kaptan Paşa oldu. Bir gün Nadine Kaptan Paşanın bir adamı geldi ve Sancak Beyine mühürlü bir meşin torba verdihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir mektupta da şunlar yazılıydı: )
«Falan yerde oturan Marya isminde bir dul kadın vardır; bu torbahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif eğer sağ isehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Sancak Beyinin ve Nadin kadısının huzurunda o dul kadına verilecektir ve bir senet tanzim edilip bana gönderilecektir.»
Kadın sağ idihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif çok fakir düşmüş bulunuyordu. Kadının ve sancak beyinin huzurunda Kaptan Paşanın torbası kendisine teslim edildi. Torbanın içinde bir çift kocaman partal kundura vardı ve içleri altın ile doldurulmuştu. Yusuf Paşa kısa bir de mektup yazmıştı:
«Anacığımhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diyorduhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir kış günü donmuş çıplak ayaklarına bu kunduraları giydirdiğin kimsesiz çocukhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ölünceye kadar seni unutmayacaktır.»
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
HACI BAYRAM-I VELÎ'NİN KERAMETİ
Hazreti Fatih'in babası İkinci Muradhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Üstadı Hacı Bayram-ı Velî'ye:
- Hocam dua buyursanız da İstanbul'un fethihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bize nasip olsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dediğinde O:
- Sultanım ALLAH(cc) ömrünüzü uzun kılsın. Lâkin İstanbul'un fethini ne siz göreceksinizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ne de biz göreceğiz. İstanbul'un fethini şu çocuk ile şu köse göreceklerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif buyurarak yanlarında daha dört yaşında bulunan Mehmed'i ve onun üstadı Akşemseddin Hazretlerini gösterdiler.
Vakıa Hacı Bayram Velî'nin dediği gibi Mehmed büyüdühttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Fatih ünvanına erişti. Köse ise Akşemseddin Hazretleri İstanbul'un manevî fatihi olarak tarihe geçti. ALLAH(cc) ruhlarını mukaddes kılsın.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
ARMAĞANÎ MEHMED EFENDİ
6 yüz sene cihana hükmetmiş Osmanlı imparatorluğunun manevî direkleri o büyük imparatorluğu ayakta tutmuşlardır. Bu büyük veliler her hususta Osmanlı idaresine yardımda bulunurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif harp zamanında savaş meydanlarındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sulh anında ise memleket dahilinde padişahlara yol göstermişlerdir. Bunlardan birisi de Dördüncü Sultan Murat devrinde yaşamışhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Armağani Mehmet Efendi namı ile meşhur validir. Aslen Foçalı olan Armağanî Mehmet Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif herkese bir elma hediye ettiğinden kendisine bu isim verilmiştir..
Armağanî Mehmet Efendihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir gün Padişah'tan izin alarak akrabalarını ziyarete gidiyordu. Üsküdar tarafında Bostancıbaşı Köprüsünden geçerken vebalıların iyi ve kötü ruhları ile bizzat konuşuphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kimlerin bu hastalıktan öleceğini ve kimlerin kurtulacağını öğrendi. Ve bir liste hazırlayarak "Dördüncü Murat Han'a takdim etti. Bu liste verildikten üç gün sonra istanbul'da öyle bir veba velvelesi vuku buldu kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Armağanî Mehmet Efendi'nin listesine göre tam yedi gün içinde 70 bin insan ruhunu teslim etti.
Bu hadiseden sonra Armağanî Mehmet Efendi hazretleri içindeki sırrı meydana vurduğundan kendisi de memnun olmayarak Foça'ya gittihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ama oraya hemen varır - varmaz vefat etti.
Cevap: Yaşanmış İbretlik Osmanlı Hikayeleri
Orhan Gazi ve Kesik Baş
Orhan Gazi 33 yaşında Osmanlıların başına geçti. Tahta çıkar çıkmazhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif baba dostlarını davet etti. Onlarla dertleşecekhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nasihat ve dualarını alacaktı. Hepsi bir araya geldiler. Can sohbeti yapıyorlardı. Osman Gazi'nin ruhu da mutlaka onlarla beraberdi. Padişah en yaşlısına sordu:
- Akça Kocam... Seni epeydir göremeyizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nerelerdesin?
- Ferman buyurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Orhanım...
- Baba dostlarına ferman işler mi Koca Ağam?.. İrşat ve nasihat dileriz. Bilirsin yahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
- Cümlemizin Sultânısın beyim... sen hemen emreyle...
- Bazı küffâr beldelerini ıslah dileriz. Fikriniz nedir?
- Karar senindir ve pek yerindedir Sultanım.
- İzmit tekfuresi prenses Balakonya ilehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aranız iyi imiş derler!
- Öyledir Beyim.
Orhan Gazi gülümsedi.
- Samandra tekfurunu esir eyledikten sonrahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hakikaten bu prensese sattınız mı?
- Bir şeyler oldu Sultanım.
- Bari yüklüce bir bedel alabildiniz mi?
- Ne gezer beyim! Bu keferelerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bizi dünya pazarlığında hep aldatırlar.
- Aldatan olacağımızahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif aldanan olalım.
- Doğru dersin Orhan Gazi... Zaten bizim hesabımızhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gayrı öbür dünya iledir. Hemen Cenab-ı Hak size kuvvethttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bizlere de âhiret için hayırlı bir yolculuk nasib ede...
- Acele etme Akca Ağam... Daha görülecek işlerimiz durur. Sen bu Osmanlı milletinin direğihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif babamız ve dedemiz cennetmekanların has dostusun. Bizden isteğin her ne olursahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif can baş üstüne.
- Hak canını esirgesin.. Destur verirsen şu tekfuresi belli İzmit taraflarına sefer dileriz!...
- Destur senindir Koca Ağam. Sultan Konur Alp'a döndü: - Sen ne dersin atam yoldaşı?
- Pek münasiptir Beyim. Bizi dahi Koca karındaşımdan fazla ayırmazsın İNŞALLAH Gerede taraflarını da bize bağışla.
- Sizler gibi çalışana helal olsun.
- Hizmetimiz ve dualarımız Osmanlı içindir. Akbaş Mahmut daha arzuluydu.
- Bize de Yalova'yı vermez misin Sultanım?
- Verdim gitti.
Akça Koca izin istedihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif söz aldı:
- Bilirsin Beyim... Bizler at sırtından inmedik... Güzel Allahımız ruhsat verdikçe de inmeyiz. Hak kelâmını yüceltmek içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kâfire kılıç sallarız. Müminlere yeni yurtlar açarız.
- Doğru dersin ihtiyar.
- Lâkin fetih diyarlarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kılıçla ayakta tutulmaz.
- Belli... Belli... - Bizler kılıç kanununu iyi biliriz dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif âdâletin inceliklerine vukufumuz azdır.
- Evet. Adalet mülkün direğidir.
- Alââddin Paşadan bahsederim. Sultanım. İlmihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hepimizden ziyadedir.
- Haklısın Akca Ağam.. Sen hemen şu İzmit derdini halle çalış. Alââddin Paşayı da ötesini dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ondan sonra düşünürüz.
Divanda bulundular. Orhan Gazi'yihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif diz yere vurarak selamladılar. Helallaştılar ve görev yerlerinehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif rüzgar gibi uçarak yollandılar...
- Akça Kocamız sizlere ömür Sultanım!...
- Sen ne dersin Ulak?...
Orhan Gazi beyninden vurulmuşa dönmüştü. Haberci ağlıyordu:
- Ayaklarım kırılsaydı dahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif size bu haberi getirmeseydim... Velakin üzerimde bir emanet vardır...
- Ne emaneti?
- Akça Kocamın bir vasiyeti efendim...
- Tiz söyle...
- " İzmit'i biz fethedemedik... Canab-ı Hakhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Orhan Gazi Beyimize nasib etsin. Şayet bu kaleyi alırsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cümle haklarımız kendisine helal olur"... deyiphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ruhunu teslim etti Sultanım.
Orhan Gazihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif derhal sefer hazırlıklarına başladı. Ordusu ile bütün beylerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif paşalarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif süvarilerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif piyadeleri; İzmit'in fethine gidiyordu.
Yarı yoldahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Konur Alp'in da vefat haberi gelmez mi?... Koca Osmanlı Padişahıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif acele ediyordu. Sevdiklerine kavuşmak içinhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cennete gider gibi savaşa gidiyordu.
İzmit'in kadın tekfuresi Balakonyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Bizans imparatorunun akrabasıydı. Bu sebeple İstanbuldan her türlü silah ve asker yardımı alıyordu. Kılayon isimli erkek kardeşi dehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif yakınlardaki (Koyun Hisar) kalesinin tekfuru idi. Pek mağrur ve şımarıktı. Fırsat buldukça Osmanlı obalarına saldırırhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif koyun ve keçi sürülerini çalardı.
Orhan Beyin askerlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif nihayet İzmit kalesini sardılar. Dışarıdan içeriye veya kaleden dışarıyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kuş uçurtulmuyordu. Sultan Orhan pek üzgün ve kızgındı. Buna rağmen İslâm-Türk civanmertliğini gösterdi. Tekfureye haber saldı:
- Boş yere kan dökülmesin. Gönül hoşluğu ile kaleyi teslim edin. İsteyenlerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif İslâm âdâleti yetişir. Cenk yolunu seçersenizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif gayrı encamımızı yüce Allah bilir.
Bu teklife kibirli prenseshttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif küstahça cevap verdi:
- Haşmetlu Bizans Kayseri akrabamdır. Çok yakında yetişeceğini bildirdi. Aklınız varsahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif sizler kaçıp canlarınızı kurtarmaya bakın.
Orhan Bey güldü.
Aykut Alp ve Kara Ali adlı gazilerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir miktar süvari ile Koyun Hisar kalesine gönderdi. Olur da Kılayonhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif ablasına yardıma gelirse; Osmanlı askerini meşgul edebilirdi.
Aykut Alp ve arkadaşlarıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Koyun Hisar önüne varınca şaşaladılar. Kılayon kafirihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bütün zırhlarını kuşanmıştı. Kalenin baş mazgalındahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gifhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif hiç bir şey anlaşılmıyordu. Biraz daha yaklaşınca:
- Gelin gelin... Ölümünüze geldiniz!... Sizden sonra Orhan Beyinizi de geberteceğim. Ablamıhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif onun elinden kurtaracağım... dediğini anladı. Duyduklarını Aykut Alp'e tercüme etti. İkisi de kas kas güldüler.
İşte bu sırada Kara Alihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kara yayını sonuna kadar gerdi ve:
- Ya Allah... Bismillah. Deyip okunu fırlattı.
Tekfurun her tarafı zırhla kaplı idi. Yalnız göz delikleri; açıktı.
Kara Ali'nin dualı ve isabetli okuhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Kılayon'un sol gözünü delip beynine saplandı. Şımarık tekfurhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif zırhlı bir kuş gibihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kaleden aşağı düştü... Osmanlı fedaileri koşuphttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif
- Kesin kellesini.
Buyruk yerine getirildi.
- Kara Alimhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif tiz bu kelleyi Orhan Beyimize yetiştir. Ola kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bir diyeceği vardır! Biz de hemenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şu kaleyi teslim almaya bakalım.
Orhan Gazihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kesik kelleyi bir mızrağa saplattı. İzmit kalesinin kapısı önüne diktirdi.
Mağrur Balakonyahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kardeşinin kesik başını görüncehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif dehşete kapıldı. Telaş içinde sulh elçileri gönderdi:
- Acaba Sultanımız Orhan Gazi Beyimizhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif eski sözlerinde durular mı?... Bize merhamet ederler mi?.. Acaba kaleden gitmemize izin verirler mi?... Karşılığında ne emrederlerse ödemeye hazırız... diye (aman) diledi.
Müslüman- Türklerde (aman) diyen düşmanahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif kılıç kalkmazdı. Gene öyle oldu...
Sultan Orhan ve bütün gazilerhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif şanla şerefle İzmit'e girdiler. Büyük kilisedeki putları kırdılar. Hep birlikte Namaz kıldılar. Bu zaferi kendilerine nasib edenhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Yüce Allah'a şükrettiler.
Bu sırada bir ulak Bileciktehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Alââddin Paşayı buldu... Alââdin Paşahttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif Huzura ulaştığı anhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bütün beyler divandaydı.
- Gazânız mübarek olsun Sultanım.
- Berhudar ol Alââddin Paşam... Seni buralara kadar yormamızın sebebi şudur ki; Din ve devlete hizmet için günhttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif bu gündür.
- Emir buyur Devletlûm...
- Sen ki bizim âlim bir büyüğümüzsün. Takdir edersin kihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif fetih yurtlarında âdâlet ve güzel idare şart ola. İçimizde bu işlerihttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif senden ziyade başaracak kimse bulunmaz. Gayri bizim Başvezirimiz olmanı dileriz.
- Ferman senindir sultanım. Allah yolunda cihâd ettikçehttp://www.ilahiyatforum.com/forum/i...es/virguli.gif cümlemiz senin emrindeyiz.
Orhan Gazi ferahladı. Gözleri çok uzaklarda:
- Vasiyetin yerine geldi Akça Kocam... diye fısıldadı.
bizler de atalarımız gibi derviş gâzileriz. ikinci defa sarsıldı... Artık o da yaralı bir kartal gibi serbestçe dilediği yere gidebilirler. Kalede kalanlara ise bütün silahları takınmış onları gözlüyordu. Etrafında bir sürü şövalye ve subay vardı. Kendilerini görünce ellerini kollarını sallamaya başladı. Bağıra çağıra bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Kara Ali dillerini bilirdi. Fakat uzak olduğu için onun Aykut Alp'i önüne getirdiler.