Cevap: Hafız Enver Ceylan
"Namazı keskin hareketlerle kılıyordu"
"Bu ziyaretimden sonra, aradan üç-beş gün geçti. Üstad talebeleriyle, benim vazifeli olduğum Şişli Camiine namaza gelmişti. İkinci defa da burada elini öpüp dersini dinlemek nasip oldu. Burada da kendisinin başından geçen bazı hatıralarını anlattı. Bu arada 17 defa zehirlendiklerin anlattı. Sirkeci'de halkın tehacümünden kaçtığı için sakin bir yer olan bizim camiye gelmişti. Namaz kılışına çok dikkat ettim. Namazı yavaş yavaş sofiler gibi kılmıyordu. Keskin hareketlerle kılıyordu. Çevik, tam bir delikanlı gibi kılıyordu. Sırtındaki cübbe ve başındaki sarığa ile bir asr-ı saadet Müslümanını andırıyordu. İstanbul gibi bir şehirde bile bu İslâmî kiyafetini değiştirmemişti.
"Çok heybetli bir zattı. Pırıl pırıl parlayan bir siması vardı. Kemali ve büyüklüğü her halinden belli oluyordu. Yanında hizmetinde bulunan Nur Talebeleri, cevval, pervane gibi etrafında dönen çok gayretli gençlerdi.
"Bugün memleketimiz, onun eserlerine ve yetiştirdiği Nur talebeleri nesline çok muhtaçtır."
Enver Ceylan, o görüşme günün tatlı havasını ve ulvî heyecanını yaşıyordu anlatırken.