-
“Haydi namaza!
HAYDİ NAMAZA!..
Bir vakit namaz mı, hayat mı?” diye bir soruyla ve tercihle karşı karşıya gelsek ve gözümüzü hiç kırpmadan ve bir saniye bile düşünmeden “namaz” diyemeyeceksek, yaşadığımız hayatı “Hayy” olanın bir armağanı olarak göremiyoruz demektir
Namaz, kulluk bilincinin zirve yaptığı duraktır Bir insanın yükselebilecek olduğu en büyük makam, kulluk makamıdır Namaz işte bizi buraya taşır Bir insan kendini “kul” olarak kabul etmiyorsa, ne olarak kabul ederse etsin, fark etmez O artık nefsinde ilahların çarpıştığı bir savaş meydanındadır ve “barış” denen nimetten de çok çok uzaklardadır
Namaz, mü’minlere, Allah’u Teala tarafından Mirac’da armağan edilen en güzel hediyedir O Mirac ki, Cebrail’in huduttan öteye bir adım atamadığı, bir yerden sonra, Rabbin huzuruna yalnızca AŞK’la girildiği bir ilahi tören! Zaman ve mekanın ötesinde, fakat aşkın en gizemli nağmelerini ruh ikliminde duya duya, insan olmanın şerefiyle ve seni yaratana “Rabbim” diyebilmenin mutluluğuyla “kul” olma onurunun insana hediye edildiği mutluluk diyarı Bu diyarın mutluluğunu yalnızca kendisinin tatmasına gönlü razı olmayan Sevgililer Sevgilisi’nin
“Namaz mü’minin miracıdır” diyerek Rabbi katında bize namazla şefaat etmesi, eğer uyuyan gözlerimizi hala uyandırmıyorsa, yazık!
Namaz, böyle bir iklimin diriltici soluğudur Dünyanın dönüşü nedeniyle yeryüzünde ezan okunmayan bir an yoktur Ve beş vakitin her anı dünyada mevcuttur Dünya anbe an secde ederken, gökyüzünde melekler namaz şöleninde Allah’ı tesbih ederken, her varlık kendi diliyle “Allah” derken, insan, namaza durarak “Allahu Ekber” demiyorsa, kendi kıyametini koparmış demektir
Namaz Mirac’dır ve Allah ile buluşmadır Gözyaşlarıyla abdest almayan insan Rabbi ile nasıl buluşabilir?
Namaz, aşkta yok olmanın adresidir Kendi varlığından başka varlık bilmeyenlerin o adrese gitmeleri nasıl mümkün olabilir? Namazsız insan, kaybolmuş insandır
Namazla arınan gönül, duygularını aydınlatmıyorsa, sen kimin münevverliğinden (aydın) söz edersin?
Her sabah göklerden gelen diriltici sesi duyup, yeryüzüne merhametle dolmuyorsan, senin varlığından daha büyük eziyet mi vardır?
Secdede, aşkın doruklarında kainatın ruhunu sığamıyorsan, medeniyet meydanına “bozguncu” olarak indiğinin de farkında değilsin
Namaz arındırıcı ve aydınlatıcıdır Arınmamış ve aydınlanmamış insan bir şeyin başına geçer ve iktidar olursa, o yer fesada uğramış demektir
Gece Yıldızlar ayet ayet gökyüzünden asılıyor Gökyüzünde şölen var: vaktin melekleri, insanoğluna ikinci kez eline geçiremeyecek olduğu “zaman dilimi”ni sunuyorlar
“Kalkın ey insanlar, Rabbimiz, sabahı size hediye ediyor!”
diye nida ediyorlar
İnsan uykuda İnsan nefsinin kuyusunda Kuyularda Yusuf yok Rüyaları yılanlar basmış Minareden bir ses: “Allahu Ekber!” Yusuf suretinde bir genç ayakta ve namazda: “Allahu Ekber!”
Kıyamet bugün de ertelendi, çok şükür
Ve ruhumuzun kıyametinin ebediyyen ertelenmesi için hep birlikte haykıralım:
“Haydi namaza!”
Neden ve niçin namaz?
Şu anda bizde, tıpkı o çocuk gibi bir ananın karnındayız. 9 ay, 9 sene veya 90 sene sonra bir başka dünyaya doğacağız. O dünyanın adı ahiret. Biz şu anda dünya anamıza maddi hortumlarla, midemiz ile bağlı durumdayız.
Anne karnındaki bir çocuğun ağzı vardır, gözü vardır, kulağı vardır, eli vardır, ayağı vardır. Bütün aza ve cihazatı tam tekmil verilmiştir. Hâlbuki bunların hiçbirine orada lüzum yoktur. Orada çocuk, gıdasını, göbeğinden annesine bağlı bir hortumla almaktadır.
Simdi bu çocuk:
—Ya Rabbi! dese, şu hortum bana yetmektedir. Pekiyi şu ağza, şu göze, şu kulağa, şu ele, şu ayağa ne lüzum vardı. Hiçbir işe yaramamaktadırlar?
Herhalde ALLAH´tan şöyle bir cevap alacağı muhakkak:
— “Acele etme kulum, aklın almadığı şeye de burnunu sokma. Sen kısa bir müddet sonra öyle bir âleme gideceksin ki burada ´her şeyim´ dediğin hortum, orada hiçbir şeye yaramayacak, kesilip atılacak. Lüzumsuz sandığın ağız, göz, kulak gibi şeylerde en lüzumlu cihaz durumuna geçecek.”
O çocuk bu gerçeklere inanmasa ve bir inkârcı olarak dünyaya gelse hakikaten hortumun işe yaramadığını, ebenin onu kesip kaldırıp attığını; lüzumsuz sandığı ağız, göz gibi cihazların devreye girdiğini, onlarsız olunmayacağını görse utanır mı, utanmaz mı? İnanmadığı için dizlerini döver mi, dövmez mi?
Şu anda bizde, tıpkı o çocuk gibi bir ananın karnındayız. 9 ay, 9 sene veya 90 sene sonra bir başka dünyaya doğacağız. O dünyanın adı ahiret. Biz şu anda dünya anamıza maddi hortumlarla, midemiz ile bağlı durumdayız.
Eğer biz:
—“İşte geçinip gidiyoruz. Ya Rabbi! Şu Namaza, oruca, hacca, zekâta, dine, imana, İslam’a ne lüzum vardı?” Dersek Rabbimizden söyle bir cevap alacağımız muhakkak!
— “Ey kullarım! Kısa bir müddet sonra bu dünyadan çıkacaksınız. Öyle bir âleme götürüleceksiniz ki orada ´her şeyim´ dediğiniz bu maddi hortumların hiçbiri işe yaramayacak. Lüzumsuz sandığınız namaz gibi, zekât gibi, hac gibi ibadetler de en lüzumlu şeyler durumuna geçecek. Orada insanlara arabasına, parasına, servetine ve suretine göre değil; kalbine ameline ve ibadetine, namazına göre değer verilecek.
Yani namazınız, zekâtınız, orucunuz, haccınız, hayır hasenatınız, ahirette sizin için her şey olacak. El olacak, ayak olacak, dil olacak, dudak olacak, villa olacak, havuz olacak, senet olacak, berat olacak, uçak olacak, sonu olmayan zenginlik ve saadet olacak kısaca Cennet olacak.
Eğer biz bilgiçlik eder, fen ve teknik asrında olduğumuzla şımarır, Rabbimizin hikmet lisanıyla buyurduğu bu gerçekleri kabul etmez, ibadetsiz bir tembel veya bir inkârcı olarak ahirete gider, gerçekleri görürsek utanmaz mıyız?
Hakikaten her şeyim dediğimiz hortumlarımızın, yani arabamızın, apartmanımızın, paramızın, pulumuzun hiçbir işe yaramadığını müşahede ederek, ibadetlerin her şey olduğunu anlasak o anne karnında ağzı lüzumsuz gören çocuk gibi mahcup olmaz mıyız? Dizlerimizi dövmez miyiz? Keşke inansaydık, keşke namazımızı kılsaydık, orucumuzu tutsaydık, zekâtımızı tam verseydik, ALLAH için yasasaydık, eşsiz insan şanlı Peygamber Hz. Muhammed ( s.a.v)´in yolunda yürüseydik demez miyiz?
Pişman olacağın, dizlerini döveceğin o gün gelmeden aklını başına al...
Vehbi Karakaş
-
Cevap: “Haydi namaza!
Emeğine sağlık Allah Razı olsun
-
Cevap: “Haydi namaza!
Gece Yıldızlar ayet ayet gökyüzünden asılıyor Gökyüzünde şölen var: vaktin melekleri, insanoğluna ikinci kez eline geçiremeyecek olduğu “zaman dilimi”ni sunuyorlar
“Kalkın ey insanlar, Rabbimiz, sabahı size hediye ediyor!”
diye nida ediyorlar
Allah c.c. razı olsun kardeşim emeğine sağlık...
-
Cevap: “Haydi namaza!
Allah razi olsun emeĞİne saĞlik