Cennet Bir Saltanat, Ehlinin Her Biri Bir Sultan
Cennet Bir Saltanat, Ehlinin Her Biri Bir Sultan
Allah Teâla buyurur ki:
"Ne zaman nereye baksan, orada nimetler ve büyük bir saltanat (mülk) görürsün." (insan, 20).
İbn Ebî Nuceyh, Mücahid, "büyük, yani çok azametli, görkemli" dedi, ayrıca "melekler onlardan izin isterler, onların yanına ancak izin ile girebilirler" dedi, demiştir. (Taberî, Tefsir, XXIX, 136; ed-Durr el-Mensûr, VI, 301; Mücahid, Tefsir, II, 713)
Ka'b bu ayetle şöyle demiştir:
"Rabb'leri onlara melekleri gönderir, melekler gelirler ve onların yanına girmek için izin isterler."
Yine Ka'b, "hizmetkârlar onlara ta'zim ederler, melekler huzurlarına ancak izin alarak girerler" demiştir. (Beyhaki, el-Ba's ve'n-Nuşûr, 402)
el-Hakem b. Ebân, Ikrime'den, Îbn Abbas'm Cennet ehlinin bineklerini zikrettikten sonra bu âyeti, "ne zaman nereye baksan orada nimetler ve büyük bir saltanat görürsün" ayetini okuduğunu nakleder.
(Hakim, el-Müstedrek, II, 511, Hakim, bu, isnadı sahih bir hadistir. Buhari ve müslim rivayet etmemiştir, demiş, Zehebî, onu, ben derim ki Hafs vâhîdir, diyerek tenkid etmiştir; Beyhakî, el-Ba's ve'n-Nuşûr, 401)
İbn Ebi'l-Havârî, Ebu Süleyman'ın bu âyette şöyle dediğini işittim demiştir:
"Büyük saltanat şudur:
Allah'ın elçisi (olan melek) armağan ve lutuflarla gelir, huzuruna, ondan izin alıp girmedikçe ulaşamaz. Bekçiye, bu Allah'ın dostundan bana izin al. Çünki ben ona ulaşamam der. Bu bekçi durumu diğer bekçiye, o, bir diğer bekçiye bildirir. O kişinin evinden selâmet yurduna (darüs-selâma) bir kapı açılır, o kapıdan Rabb'inin huzuruna izin almadan istediği zaman girer. Yani büyük saltanat şudur:
Rabbül izzet'in elçisi onun huzuruna izinsiz giremez, O, Rabbinin huzuruna izinsiz (yani izne ihtiyaç olmadan) girebilir." (Beyhakî, el-Ba's ve'n-Nuşûr, 403)
İbn Ebi'd-Dünya der ki;
... Enes b. Malik'ten merfu (peygamber sözü) olarak:
"Tüm cennet ehlinin derecesi en aşağı olanının başında on-bin hizmetkâr hazır bekler." (Münzirî, et-Terğib ve't-Terhib, IV, 508-509'da bunu İbn Ebi'd-Dünya ve Taberani rivayet etmiştir, lafız Taberani'nindir, raviler sikadırlar, demiştir.)
Yine İbn Ebi'd-Dünya nakleder:
... Ebu Hureyre Radıyallahu Anhu dedi ki:
"Cennet ehlinin mertebesi en aşağı olan, ki onlar içinde kendisi aşağılık olan yoktur, başında her gün sabah akşam onbeşbin hizmetkâr dolaşan kişidir, her hizmetkârın yanında diğerinde olmayan bir hediye vardır." (Bk, et-Terğib ve't-Terhib, IV, 509)
Yine İbn Ebi'd-Dünya'dan:
Bana Muhammed b. Abbad anlattı, bize Zeyd b. El-Habbab anlattı,
... Humeyd b. Hilal, "Cennet ehlinden kim varsa hepsinin bin hizmetkârı vardır, her birinin işi ayrıdır" demiştir."(Senedindeki Muhammed b. Abbad'ı İbn Main, övgüyle anmamış, İbn Ukde, haline bakmalıdır, demiştir, bk, Mizan el-İ'tidal, III, 589. Zeyd b. el-Habbâb hakkında ise Ahmed hatası çok sadûk biridir demiştir, bk, Mizan el-İ'tidâl, II, 100)
... Ebu Abdirrahman el-Habeli der ki:
"Kul, Cennet'e ilk girdiği zaman, onu inciler gibi yetmiş bin hizmetkâr karşılar." (İbn el-Mübarek, Ziyadat ez-Zühd, s. 129)
... Ebu Hureyre Radıyallahu Anhu'den, dedi ki,
"cennet ehlinin derecesi en aşağı olanı -ki içlerinde aşağı olan yok- sabah yanma onbin hizmetçi gelen kişidir. Her hizmetçinin yanında diğerinde olmayan bir hediye vardır." (Bk, et-Terğib ve't-Terhib, IV, 509)
İbn el-Mübârek der ki:
... Ebu Abdillah el-Meâfirî dedi ki:
"Cennet ehlinden her kişiye iki sıra dizilir (ler), Ğılman (çocuklar) dan meydana gelen o iki sıranın iki ucu görünmez (o kadar uzundur). Adam yürüdüğü zaman onun arkasında yürürler." (İbn el-Mübârek, Ziyâdat ez-Zühd, s. 126.)
Ebu Hayseme der ki:
... Ebu Said, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu demiştir:
"Cennet ehlinin menzilesi en düşük olanının, seksenbin hizmetçisi, yetmiş ikibin eşi vardır. Adam için inci yakut ve zebercedden el-Cabiye ile San'â arası kadar bir kubbe (gibi köşk) bina edilir."
(Tirmizî, 2562, Cennet'in sıfatı kitabının, Cennet ehlinin en aşağısına yapılacak ikram hakkında gelenler babı, Tirmizî bu ğarib bir hadistir, demiştir. Bunun senedinde Derrâc Ebu's-Semh var. Bu zat hakkında Ahmed, hadisleri münkerdir, Nesâî, hadisi münkerdir, Ebû Hâtem, zayıftır, Nesâî, kavî değildir, demişler, İbn Adiyy onun bazı hadislerini aktardıktan sonra, hadislerinin geneline mütabeat yapılmaz demiştir. Ayrıca Darakutnî, bu zat zayıftır, Mürra, metruktür, demişler, Yahya b. Maîn onu sika saymıştır. Ebû Hâtem b. Hıbban Sahih'inde ondan rivayet etmiştir. Osman b. Saîd ed-Dârimî, Alî b. el-Medînî'nin, bu zâtın sika olduğunu söylediğini nakletmiştir.)
Abdullah b. El-Mübarek der ki:
Bize Bakıyye b. El-Velîd anlattı,
... Ebu Ümâme şöyle demiştir:
"Mümin Cennet'e girdiği zaman bir koltuk üzerine dayanmış bulunur. Yanında iki sıra hiçmetçi olur. iki sıranın bir ucunda kapısı olan bir giriş vardır. Allah'ın meleklerinden bir melek izin almak için yönelir. Kapıya en yakın hizmetçi kapıya kalkar bakar ki bir melek, kendinden sonraki hizmetçiye bir melek izin istiyor, der, o, hizmetçide kendinden sonrakine, bir melek izin istiyor der, tâ mümine kadar (bu izin isteme işi) ulaşır. Mümin, ona izin verin der, diğeri ötekine, ta kapının yanındaki en son hizmetçiye kadar böyle devam eder. O kapıyı açar, melek girer, selâm verir sonra ayrılır."
(İbn el-Mübarek, Zevâid ez-Zühd, s. 68, Senedindeki Bakıyye b. el-Velid ile ihticac edilmez, müdellistir, bk, Mizan el-İ'tidâl, s. 331)
İbn Ebi'd-Dünya der ki:
... ed-Dahhak b. Müzâhim der ki:
"Allah'ın dostu (mü'min) menzilinde (konağında) iken birden Allah azze ve celle'nin elçisi (bir melek) izinciye gelir ve Allah'ın elçisi için Allah'ın dostundan izin iste der. İzinci girer ve ey Allah'ın dostu, Allah'dan bir elçi gelmiş yanına girmek için izin ister der. Allah'ın dostu, ona izin ver, der, elçi girer. Önüne bir armağan koyar, ey Allah'ın dostu, Rabbin sana selam eder ve bundan yemeni emreder, der. Yine ona benzer bir yiyecek verir, Allah'ın dostu, onu şimdi yemiştim, der. Elçi der ki, Rabbin sana ondan da yemeni emrediyor. Dost ondan da yer ve o (armağan)'da tüm Cennet meyvelerinin tadını bulur. (Peygamber) dedi ki: işte bu hal, Allah'ın; "O, onlara hep benzer olarak verilmiştir" (Bakara, 25) âyeti (nin gerçeklesin esi)'dir."
Müslim'in Sahih'inde el-Muğîre b. Şu'be hadisinde Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
"Musa, Rabbine, Cennet ehlinin menzilesi en aşağı olanı kimdir diye sordu. Buyurdu ki: O, Cennet ehli Cennet'e konulduktan sonra gelen bir kişidir, ona, Cennet'e gir denir, o da ey Rabbim, nasıl gireyim, insanlar varmış menzillerine konmuş, alacaklarını almışlar, der. Ona, dünya sultanlarından bir sultanın mülkü senin olsa razi olur musun denilir. Adam, razi oldum Rabbim, der, Allah ona, sana o var, ayrıca, bir misli, bir misli, bir misli, bir misli daha var, der. Adam beşincisinde, razı oldum Rabbim der. Allah, bütün bunlar senin, bir de on misli senin, ayrıca canının çektiği gözünün lezzet aldığı ne varsa o da senin buyurur. Adam razi oldum Rabbim, der."
Bu hadisin tamamı daha önce geçmişti." (Müslim, 189, iman kitabının, Cennet ehlinin menzilesi en aşağı olanı babı. Metindeki bazı ziyadeler buradan alınmıştır.)
el-Bezzar, Müsned'inde der ki:
... Vüheyb'den el-Cerirî'den,
... Ebu Said dedi ki:
"Allah Cennet'i bir gümüş kerpiç, bir altın kerpiç olarak yarattı, onu eliyle dikti ve ona konuş dedi, Cennet, müminler felah bulmuştur, dedi. Melekler, (ey Cennet), ey padişahların menzili, müjdeler olsun sana dediler." (Heysemi, Keşf el-Estâr, IV, 189)
Bu hadisi Vuheyb, el-Cerîrî'den böyle mevkuf olarak rivayet etmiştir. Adiyy b. El-Fazl ise el-Cerirî'den merfu olarak rivayet etmiştir.
el-Bezzar, Adiyy b. El-Fazl'dan başkasının bu hadis merfu kıldığını bilmiyoruz, Adiyy, hafız değildir, Basra'lı bir ravidir (şeyh), demiştir.
Ben derim ki:
İbn Mâce, Adiyy b. El-Fazl ile infirâd etmiştir, Yahya b. Main ve Ebu Hatem onu zayıf saymıştır, hadis mevkuf-sahihtir.
Doğrusunu Allah bilir.
Daha önce, Cennetliklerin taç giydiği anlatılmıştı, taç giymekte sultan ve padişahların şiarıdır.