-
büyünün çözümü..
peygamber efendimize bir yahudi büyü yapar ve bunu bir saç dügümlenmis saç kilina okur ve onu kör bir kuyuya atar.
bunu hz.cebrail haber verir ve beraberinde felak ve nas surelerini getirir.peygamber efendimiz saçin yerini tarif ederek onu getirmesini söyler.hz.ali onu getirir 7 defa felak ve nas surelerini okur.her okuyusta dügümler çözülür....ve büyü bozulur...
-
Cevap: büyünün çözümü..
Sihirbaz olabilmek için muhakkak küfre sapmak gerektiğinden, sihir büyük günah sayılmıştır. Allah-u Zülcelal Ayet-i celilede şöyle buyurmakta; ‘’Süleyman Peygamber asla kafir olmadı. Fakat o şeytanlar kafirlerdir ki sihri öğretirlerdi’’ (Bakara: 102)
Melun şeytanın insanlara sihir öğretmekten biricik maksadı, onları, Allah’a eş tanımaya sürmektir. Nitekim Yüce Allah Harut ve Marut’un geçmişini anlatırken şöyle buyurmakta; ‘’Halbuki onlar –Harut ve Marut- biz ancak fitneyiz (imtihan için gönderildik) sakın (sihir yapıp da) kafir olma demedikçe kimseye sihir öğretmezlerdi. İşte onlardan koca ile karısının arasını ayıran şeyler öğrendiler. Halbuki Allah (c.c.) izni olmadan sihirle kimseye zarar veremezler. Onlar ise, kendilerine zarar verecek, onlara fayda vermeyecek şeyleri öğreniyorlardı. And olsun sihri satın alan –öğrenen- kimsenin ahretten hiçbir nasibi olmadığını da muhakkak biliyorlardı’’ (Bakara: 102)
Dalalete düşen bir çok kimselerin sihir yapmanın küfür olduğunun farkına varmadan ve sadece haram olduğunu zannederek sihir yaptıklarını görüyoruz.
Erkeği bağlamaya çalışmak ve eşleri birbirine sevdirmek için yapılan büyüler de küfür ve dalalet teşkil eden bir çok sözler ihtiva eden sihirden başka bir şey değildir.
Sihir (büyü) yapanın cezası ölümdür. Çünkü sihir Allah (c.c.) a karşı bir nevi küfürdür. Ya da küfre varmaktadır.
Hz. Peygamber (a.s.v) de helak edici yedi günahtan birinin sihir olduğunu buyurmuştur. Onun için sihir yapmaktan sakınmalı Allah (c.c.) tan korkmalı ve sihir yüzünden insan, dünya ve ahiretini yitirmemelidir.
Tirmizi’nin sahih yoldan rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber (a.s.v) ‘’sihirbazın cezası kılıçla öldürülmektir’’ buyurur. Ancak yine Tirmizi bu sözün ashab-ı kiramdan Cündüb’e ait olduğunu söylemiştir.
Bücale b. Abde rivayet ediyor. Vefatından bir sene önce Hz. Ömer (r.a.) dan bize mektup gelmişti. Mektubunda sihir yapan erkek ve kadınların öldürülmesini emrediyordu.
Vehb b. Münebbih eski ilahi kitaplarda şunları okduuğunu söyler: Yüce Allah (c.c.) buyurur ki ; ‘’Benden başka ilah yoktur. Sihir yapan ve yaptıran, kahinlik yapan ve yaptıran, fal açan veya açtıran benden beridir’’
Hz. Ali (r.a.) Hz. Peygamber (a.s.v) in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: ‘’Üç kimse cennete giremez. İçki müptelası, akrabalık hakkını gözetmeyen ve sihre inanan kimseler’’ (Hakim)
İbn-i Mesud’un rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (a.s.v) buyurur ki ; ‘’üfürük boncuklar ve karı-kocayı birbirine sevdirme işi –büyü, şirktir- küfürdür’’ (Hakim)
Hadisde bahsi geçen boncuklar bir kısım cahiller tarafından çocuklara ve hayvanların üzerine takılan boncuklardır. Bunların nazar değmesini önlediğini zannedenler. Bu ise cahiliyet devrinden kalma bir dalalettir. Buna inanan kafir olur. Kadını kocasına sevdirmek için yapılan şey de bir nevi sihirdir. Küfür sayılmasının sebebi ise takdir-i ilahinin aksine tesir yapabileceğine inanılmasıdır.
Hattabi (r.a.) şöyle demiştir: ‘’Rukye, üfürük Allah (c.c.) ın bir ismiyle olduğu takdirde caizdir. Çünkü Hz. Peygamber (a.s.v) Hasan ve Hüseyin (r.anhuma) e bunu yapmış, sizi Allah (c.c.) ın tam, mükemmel kelime ve isimleriyle her çeşit şeytandan ve zehirli hayvandan ve her çeşit kem gözden korurum deyip gözlerine üfürmüştür.