Iyi bir tahsîl gören Süleymân Çelebi,Bursa'daki Ulu Câminin bas imâmligina getirildi. Bu câmideki imâmligi sirasinda, birgünIranli bir vâiz, vâz ve nasîhat ederken, Bekara sûresinin iki yüz seksen besinci âyet-i kerîmesinin; "Biz http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gifü teâlânin peygamberlerinden hiç birinin arasini ayird etmeyiz (hepsine inaniriz). Duyduk ve itâat ettik." meâl-i serîfini tefsîr ederken de; "Hazret-i Muhammed ile hazret-i Îsâ arasinda hiçbir farklilik, üstünlük yoktur." diye, kendi kafasina, bozuk inanisina göre tefsîr etti. Cemâat arasinda bulunan bir kimse dayanamayip, ayaga kalkti ve; "Ey câhil! Kendi kafana göre nasil tefsîr edebilirsin? Sen bu ilimde çok gerilerdesin. Hiç peygamberler (aleyhimüsselâm) arasinda üstünlük farki olmaz olur mu? Elbette peygamberimiz Muhammed (aleyhisselâm), bütün peygamberlerden daha üstündür. Burada fark yoktur demek, nübüvvet ve risâlet yönünden fark yoktur demektir. Üstünlükler, mertebeler yönünden degildir. Burada; "Birinin peygamberligini kabûl edip, digerini kabûl etmiyerek aralarinda bir ayrilik gütmeyiz. Herbirini kendi derecelerine göre peygamber olarak kabûl ederiz" buyurulmaktadir. Bundan, derece ve fazîletleri aynidir anlami çikmaz. Bunun isbâti ise, yine Bekara sûresinin iki yüz elli üçüncü âyet-i kerîmesidir. Burada meâlen; "Bu (sûrede sözü geçen) peygamberlerin bir kismini, kendilerine verilen özelliklerle digerlerinden üstün kildik." buyurulmaktadir. Görüldügü gibi, bu iki âyet-i kerîme, bizim âlimlerimizin tefsîr ettigi gibi birbirlerini dogrulamaktadir. Hâlbuki, senin bozuk düsüncene göre birbirlerini tekzib etmektedir ki, hâsâ bu olamaz!" gibi pekçok sözler söyledi, pekçok delîller getirdi. Neticede Iranli vâiz, yanlis düsündügünü kabûl etti. Bütün bunlara sâhid olan Ulu Câmi bas imâmi Süleymân Çelebi, bu hâdiseden dolayi çok duygulanmis ve meshûr Mevlid-i Serîfini yazmistir. Mevlid-i Serîf'inde, hep Ehl-i sünnet îtikâdini anlatmistir. Bu bozuk îtikâdli vâizin sözüne cevap olarak:
"Ölmeyüb Îsâ göge buldugu yol,
Ümmetinden olmak için idi ol."
beytini söyledikten sonra, Resûlullah efendimizin fazîletlerini söyle îzâh etmistir:
"Dahî hem Mûsâ elindeki asâ,
Oldu O'nun izzetine ejderhâ.
Çok temennî kildilar Hak'dan bunlar,
Kim Muhammed ümmetinden olalar.
Gerçi kim bunlar dahî mürsel durur.
Lâkin Ahmed efdâl-ü-ekmel durur.
Zîrâ efdallige ol elyak durur,
Âni öyle bilmeyen ahmak durur."
Süleymân Çelebi, Mevlid'inde; http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gifü teâlânin mutlak irâdesini, yoktan var ettigini ve Muhammed aleyhisselâmin hiçbir mahlûkda bulunmayan üstün, yüksek ve emsâlsiz vasiflarini anlatir. Her kelimesinde, gönlü Resûlullah aski ile yanan bir müminin engin ask ve muhabbet kokulari vardir. Hazret-i Muhammed'in diger peygamberlere olan bütün üstünlükleri, en güzel kelimeler ve en vecîz ifâdelerle anlatilmistir.
Mevlid; münâcaat (http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gifü teâlâya yalvarma), velâdet (Peygamberimizin dogumu), risâlet (Peygamberligin bildirilisi), mîrâc (Göklere çikisi, Cennet'i ve Cehennem'i görmesi), rihlet (Peygamberimizin vefâti) ve duâ bölümlerinden ibârettir.
Söze http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gifü teâlânin ism-i serîfi ile baslayan Süleymân Çelebi, Âdem aleyhisselâmdan Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâma kadar bütün dedeleri olan Peygamberlerin alinlarinda nûr parladigini ve bu nûrun Muhammed aleyhisselâma intikâl ettigini anlatir. Peygamber efendimizin dogusuna genis bir yer ayirarak, O dogarken annesinin neler duyup, neler gördügünü, bu ânda bütün varliklarin engin bir nese içinde kaldiklarini, bütün zerrelerin O'nu büyük nese içinde karsiladigini söyler. Mevlid'de bundan sonra, Muhammed aleyhisselâma peygamberliginin nasil bildirildigini ve mi'râc hâdisesinin nasil oldugunu anlatir. Derin üzüntü içinde yazdigi rihlet ve daha sonra duâ ile Mevlid'ini bitirir. Peygamber efendimizin her varligin yaratilisi sebebi, bütün yaratilmislarin en sereflisi ve O'nu bütün peygamberlere üstün kilanhttp://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gifü teâlâya sükürler etmektedir.
Eserde çok olgun fikirler ve kompozisyon bütünlügü vardir. Mevlid, mesnevî seklinden ziyâde, kasîde seklinde tertiblenmistir. Bâzi yerlere gazel parçalari da ilâve edilmistir. Arûz vezni ile yazilmis, (fâilâtün, fâilâtün, fâilün) kalibi kullanilmistir. Yalniz bir yerde (Mef'ûlü, fâilâtü, mefâîlü, fâilün) kalibina yer verilmistir.
Kâfiyeler güzel ve saglamdir. Süleymân Çelebi, Mevlid'in misralarinin mükemmel olmasi için çok titizlik göstermis, bu sebeple Mevlid, üstün sanat sâhibi dîvan sâirlerince dahî sevilip begenilmistir.
Mevlid'de hem olaylarin, hem de düsüncelerin anlatildigi yerlerde, en kisa, en uygun ve mümkün olan en sâde anlatim sekli kullanilmistir. Mevlid'de, hemen her türlü söz ve ifâde sanatina rastlanir. En çok cinâs, tesbîh ve tekrîr gibi sanatlara önem verilmistir. Bölümlerin ve kitabin bütünlügüne titizlik gösterildigi kadar, her misra'in ayri ayri güzelligi de gözden kaçmamaktadir. Mevlid, lirizm (içlilik) ve ögreticiligi (didaktizmi) iyice kaynastirmis bir siir kitabidir. Kuruluktan uzak oldugu gibi, sirf coskunluktan da ibâret degildir. Görünüste kolay, fakat denendiginde benzerinin yazilmasinin çok zor oldugu görülür.