-
Cennet Ehline İlk İkram
Cennet Ehline İlk İkram
Müslim Sahih'inde Sevban'dan şunu rivayet etmiştir:
Sevban dedi ki:
"Rasulullahın Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanında ayakta bulunuyordum. Yahudi alimlerinden bir alim geldi. Esselamü aleyke ya Muhammed dedi.
Onu öyle bir ittim ki neredeyse yere düşecekti.
"Beni niçin ittin, dedi."
"Ey Allah'ın Rasülü diyemez miydin" dedim.
Yahudi, "biz onu, ailesinin ona verdiği isimle anarız" dedi.
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de, "ailemin bana vermiş olduğu isim, doğru, Muhammed'dir." dedi.
Yahudi, "sana sormaya geldim" dedi.
Rasulullah, "sana anlatsam bir faydası olacak mı" dedi.
Yahudi, "kulağım duymuş olur." dedi.
Rasulullah yanındaki değnekle yere bir şeyler çiziktirerek, "sor" buyurdu.
Yahudi, "yer değiştirilip başka bir yer haline getirildiğinde insanlar nerede olacak" dedi.
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "köprüden (sırattan) beride karanlıkta" buyurdu.
Yahudi, "kıyamet günü köprüyü kim ilk olarak geçecek" dedi.
Rasulullah, "muhacirlerin fakirleri" buyurdu.
Yahudi, "Cennet e girdikleri zaman onlara ikram (hediye) ne olacak" dedi.
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "balık ciğeri pürçüğü (ziyadesi)" buyurdu.
Yahudi, "peşinden gıdaları ne olacak" dedi.
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "onlara cennetin uçlarında beslenen cennet öküzü boğazlanacak" buyurdu.
Yahudi, "peki üstüne ne içecekler" dedi.
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "selsebil denen (coşkun akan veya suyu yumuşak olan) oradaki bir pınardan" buyurdu.
Yahudi "doğru söyledin, bir de sana şeyi sormaya gelmiştim" dedi, "yeryüzünde peygamberden veya bir iki kişiden başka kimsenin bilmediği bir şeyi"
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "söylesem sana bir faydası olacak mı" buyurdu.
Yahudi, kulağım duymuş olur dedi. "Sana, çocuğu (dölü) sormaya gelmiştim" dedi.
Rasulullah, "erkeğin suyu beyaz, kadının suyu sarı olur, ikisi birleşirde erkeğin menisi kadının menisine yeğin gelirse biiznillah erkek olur. Yok eğer kadının menisi erkeğin menisine yeğin gelirse biiznillah kız olur" buyurdu.
Yahudi, "doğru söyledin ve şüphesiz sen bir peygambersin" dedi.
Sonra ayrıldı. Rasulullah bunun üzerine buyurdular ki:
"Bana öyIe şeyler sordu ki o anda onlar hakkında hiçbir bilgim yoktu, ta ki onları Allah bana (o anda) bildirdi." (Müslim, 315, Hayız kitabının, erkek ve kadın menilerinin özelliğini ve çocuğun ikisindan yaratıldığını beyan babı.)
Buharinin Sahih'inde Enes Radıyallahu Anhu den şu rivayet edilmiştir. Enes dedi ki:
"Abdullah b. Sellam, bir yerde sonbahar geçirirken Rasulullah'ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye geldiğini işitti. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelip dedi ki:
Sana üç şey soracağım ki onları Peygamberden başka kimse bilmez söyle;
- kıyamet alametlerinin ilki nedir?
- Cennet ehlinin ilk yemeği nedir?
- Çocuk babasına veya anasına niye çeker?
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem;
"onları bana az önce Cebrail haber verdi" buyurdu.
Abdullah, Cebrail mi, dedi.
"Evet" buyurdu.
Abdullah, bu meleklerden yahudilerin düşman (kabul ettikleri melek) dir, dedi. Bunun üzerine (Rasulullah);
"De ki: Kim Cibril'e düşman olursa (bilsin ki), O, senin kalbine (Kur'an'ı), Allah'ın izniyle indirmiştir." (Bakara, 97) ayeti okudu, (sonra buyurdu ki;)
"- Kıyamet alametlerinin ilki bir ateştir ki insanları doğudan batıya toplar.
- Cennet ehlinin yiyeceği ilk yemek, balık ciğerinin ziyadesi (pürçüğü) dür.
- Erkeğin suyu kadının suyunu geçerse çocuk babaya çeker, kadının suyu erkeğin suyunu geçerse kadına çeker."
Abdullah, dedi ki:
Allah'dan başka ibadete layık ilah olmadığına ve senin Allah rasülü olduğuna şehadet ederim. Ya rasûlallah, yahudiler yalancı - iftiracı bir toplumdur, eğer onlar, sen beni onlara sormadan önce, müslüman olduğumu bilirlerse bana iftira atarlar. (Onun için onlar bunu bilmeden beni onlara sor)
Az sonra yahudiler geldi. (Peygamber);
"içinizde Abdullah'ı kim bilirsiniz" dedi.
Hayırlımızdır, hayırlımızın oğludur, efendimizdir, efendimizin oğludur, dediler, Peki buyurdu;
"müslüman olduysa ne düşünürsünüz?"
Allah onu bundan korusun dediler.
Abdullah (saklandığı yerden) çıktı ve şehadet ederim ki Allah'dan başka ibadete layık ilah ilah yoktur, yine şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın Resulüdür, dedi.
Yahudiler, en kötümüz, en kötümüzün oğlu dediler ve ona eksikler buldular.
Abdullah, işte korktuğum bu idi ey ; Allah'ın Rasülü dedi." (Buhari, VllI, 165, Tefsir kitabının, kim Cebrail'e düşman olursa ayeti babı)
Buhari ve Müslim'de Ebu Said el-Hüdri'den gelen Ata b. Yesar hadisinde el-Hudri. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu demiştir:
"Yeryüzü kıyamet günü Cennet ehli için ilk ikram olmak üzere, Cebbar (olan Allah)ın, eliyle beze haline getirdiği (yuvarlakken düz kaldığı) bir çörek olur. Tıpkı sizin yolculukta, bezesini açıp pişirdiğiniz ekmek gibi."
Çok geçmeden bir yahudi gelip, Rahman sana bereketler ihsan etsin ey Ebe'l-Kasim, sana Cennet ehline kıyamet günü ilk ne ikram edileceğini haber vereyim mi, dedi.
Peygamber, "evet" buyurdu.
Yahudi, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in söylediği gibi, yeryüzü tekbir çörek olacak, dedi.
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize bakıp sonra öyle güldü ki azı dişleri güründü, sonra (Yahudi), sana azıklarını haber vereyim mi dedi.
"Evet" buyurdu, "haber ver".
Dedi ki: Azıkları lam ve nun iledir (Yani öküz ve balık ile azıklanacaklar.)
(Peygamber), "o da nedir" dedi:
(Yahudi), öküz ve balıktır, eyle bir öküz ve balık ki ciğerlerinin ziyadesinden (pürçüğünden) yetmişbin kişi yer."
(Buharî, XI, 372, Rikak kitabının, Allah kıyamet günü yeryüzünü kabzasına alır babı; Müslim, 2792. Münafıkların sıfatları ve hükümleri kitabının, Cennet ehline ilk ikram babı)
Abdullah b. Mübarek der ki. Bize İbn Lehia anlattı... Ka'b der ki;
"Allah Azze ve Celle Cennet ehline, cennete girin, şüphesiz her konuğa iyi bir deve kesilir ve bugün size ben keseceğim ve bir öküz bir balık, getirir, Cennet ehli için keser."
(İbn el-Mübarek, Ziyadat. ez-Zühd, s. 130. Bunun isnadında Abdullah İbn Lehia vardır, İbn Main, onun hakkında zayıftır hüccet olmaz, ibn el-Medini, İbn Lehıa'nın hiçbir hadisini aktarmam, Nesai ve Yahya, zayıftır, demişlerdir, bk. Mizan el-İ'tidal, II, 475-483)