Cevap: Dinimizde Helâl ve Haram
Bakara suresi ayet 173
Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir.
Bu, hem Allah'tan başkası adına kesilen hayvanın eti, hem de Allah'tan başkasına sunulan yiyeceği ihtiva eder. Gerçekte her şey Allah'ındır ve her şeyi veren O'dur; bu nedenle O'na şükrün bir nişanesi olarak her şey Allah'ın adı anılarak yapılmalıdır. Eğer Allah'tan başkasının adı anılarak yapılırsa, bu, o kişi veya şeyin, en azından bu niteliklerle Allah'a ortak olarak kabul edilmesi anlamına gelir.
Bu ayette temiz olmayan bir şeyin şu üç şartla kullanılmasına izin verilmektedir:
1) Aşırı bir ihtiyaç durumunda. Örneğin, eğer bir kişi açlıktan veya susuzluktan ölmek üzereyse veya bir hastalık nedeniyle hayatı tehlikedeyse ve pis olan şeyden başka kullanabileceği başka şey yoksa, o zaman onu kullanmasına izin verilir.
2) Kişi böyle yaparken kalbinden Allah'ın kanununu çiğnemek gibi bir istek geçirmemelidir. 3) Kişi gerekli olandan bir lokma bile fazla kullanmamalıdır. Meselâ böyle bir durumda, eğer haram olan şeyden bir-iki lokma veya damla hayatı kurtarmaya yetecekse, kesinlikle bundan fazlası alınmamalıdır.
Cevap: Dinimizde Helâl ve Haram
Ali imran suresi ayet 50
Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri de helâl kılmam için gönderildim. Size Rabbinizden bir mucize getirdim. O halde Allah'tan korkun, bana da itaat edin.
Bu da benim Allah tarafından gönderildiğime bir delildir. Eğer ben gerçekten peygamber olmasaydım, kendi dinimi icat eder ve bu mucizelerle sizi daha önceki imanınızdan yeni inanca döndürürdüm. Fakat ben asıl dinin yine aynı ve doğru olduğunu söylüyor ve benden önce gönderilen peygamberlerin getirdiklerini tasdik ediyorum."
Hz. İsa'nın, Hz. Musa ve diğer peygamberler (Allah'ın selamı hepsinin üzerine olsun) tarafından getirilen dinin aynısını öğrettiği konusu bugünkü İnciller tarafından bile desteklenmektedir. Örneğin, Matta İncili'ne göre Hz. İsa (a.s.) dağ'da verdiği vaazda şöyle der: "Benim, kanunu ve peygambeleri yok etmeye geldiğimi düşünmeyin: Ben yok etmeye değil, tamamlamaya geldim" (5; 17) .
Hukukçu olan Ferisîlerden biri Hz. İsa'ya (a.s.) sordu: "Kanundaki en büyük emir nedir?" Hz. İsa (a.s.) şu cevabı verdi:
"Rabbin olan Allah'ı bütün kalbinle, bütün nefsinle ve bütün zihninle seveceksin. Bu ilk ve en büyük emirdir. İkincisi de buna benzer: Komşunu kendin gibi seveceksin. Bütün peygamberler ve kanun, bu iki emirde toplanır." (Matta, 22;37-40) .
Başka bir fırsatta Hz. İsa (a.s) havarilerine şöyle dedi:
"Hâkimler ve Ferisîler Musa'nın yerinde oturuyorlar. Bu nedenle onlar her neyi emrederlerse, gözleyin ve yapın; fakat onların yaptıklarının peşinden gitmeyin; çünkü onlar söylediklerini yapmazlar" (Matta 23; 2-3)
Yani, "Ben cahil halkınızın bâtıl inançlarını, kanun adamlarınızın kılı kırk yaran tutumunu, zahitlerinizin aşırı sofuluğunu ve müslüman olmayanların hükmü altında Allah'ın kanunlarına yapılan kısıtlayıcı eklemeleri yürürlükten kaldırmak ve silmek için geldim. Ben size sadece Allah'ın helâl ve haram kıldığı şeyleri helâl ve haram yapacağım."
Cevap: Dinimizde Helâl ve Haram
Ali imran suresi ayet 93
Tevrat'ın indirilmesinden önce, İsrail'in (Ya'kub'un) kendisine haram kıldıkları dışında, yiyeceğin her türlüsü İsrailoğullarına helâl idi. De ki: Eğer doğru sözlü iseniz o zaman Tevrat'ı getirip onu okuyun.
Yahudiler, Kur'an'ın ve Hz. Peygamber'in (s.a) talimatlarının esas noktalarında bir hata bulamayınca -çünkü bu din ile daha önceki peygamberlerin getirdiği din arasında fark yoktu- fıkıhla ilgili itirazlarda bulunmaya başladılar. İtirazlardan biri de Hz. Peygamber'in (s.a) diğer peygamberler zamanında helâl olan şeyleri haram kıldığı konusu idi.
Eğer İsrail kelimesi İsrailoğulları'nı kastediyorsa, onların Tevrat'ın indirilmesinden önce, geleneksel olarak yasak olan bazı şeyleri kendilerine yasakladıkları anlaşılır. Fakat eğer kelime Hz. Yakub'u (a.s) kastediyorsa (ki bu ihtimal daha kuvvetlidir) , o zaman Onun bazı şeyleri sevmediği için veya bazı hastalıklara neden olduklarından dolayı yemediği, fakat Onun soyundan gelenlerin bunları yasak olarak kabul ettikleri anlaşılır. Bunu izleyen ayet, Kitab-ı Mukaddes'te devenin, yabanî tavşanın, vs. haram olduğunu bildiren hükmün Tevrat'ta olmadığını, fakat sonradan Yahudi bilginleri tarafından Tevrat'a sokulduklarını gösterir.
Cevap: Dinimizde Helâl ve Haram
Nisa suresi ayet 19
Ey iman edenler! Kadınlara zorla vâris olmanız size helâl değildir. Apaçık bir edepsizlik yapmadıkça, onlara verdiğinizin bir kısmını ele geçirmeniz için de kadınları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız (biliniz ki) Allah'ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz.
Bu ölen kişinin dul eşlerinin miras olarak kabul edilmemesi gerektiği anlamına gelir. Kadın, kocasının ölümünden sonra istediği yerde yaşama ve iddetini doldurduktan sonra istediği kimse ile evlenme hakkına sahiptir.
Yani, "Onların ahlâksızca davrandıkları için cezalandırabilirsiniz, fakat mallarını ellerinden almak için onlara eziyet edemezsiniz."
Eğer kadın güzel değilse veya kocasının hoşuna gitmeyen bir eksikliği varsa, koca hiç düşünmeden hemen onu boşama yoluna gitmemelidir. Soğukkanlı ve dikkatli davranmalıdır. O kadının, mutlu bir hayat geçirmeyi sağlayacak olan güzellikten başka iyi özellikleri de olabilir. Bu iyi niteliklerin keşfedilmesi, onun ilk andaki hayal kırıklığını sevgiye dönüştürebilir. Aynı şekilde bazen evliliğin başlangıcında, koca, karısında beğenmediği bir şeyle karşılaşır ve ondan hoşlanmamaya başlar. Fakat sabırlı olur ve onun iyi yönlerini de ortaya koymasına izin verirse iyi özelliklerinin, eksikliklerinden daha fazla olduğunu ve onların eksikliğini kapatacak kadar baskın olduğunu anlayabilir. Bu nedenle kocanın, uzun süre düşünmeden karısıyla ilişkisini kesmesi doğru değildir. Boşanma ise, insanın son çare olarak başvuracağı bir sosyal operasyondur. Hz. Peygamber (s.a) helâl olan şeyler içinde Allah'ın en hoşlanmadığı şeyin boşanma olduğunu söylemiştir. Başka bir hadiste ise Hz. Peygamber (s.a) şöyle der: "Evlenin ve boşanmayın. Çünkü Allah sadece cinsel hazlar için evlenen, boşanan erkek ve kadınları sevmez."
Cevap: Dinimizde Helâl ve Haram
Nisa suresi ayet 160
Yahudilerin yaptıkları zulümden, bir de çok kimseyi Allah yolundan çevirmelerinden, menetmelerinden dolayı kendilerine (daha önce) helâl kılınmış bulunan temiz ve iyi şeyleri onlara haram kıldık
Kendilerine Allah'tan bir kitap gelen ve O'nun peygamberini gören Yahudiler sadece kendileri Allah yolundan uzaklaşmakla kalmadılar. O'nun doğru yoluna engel de oldular. Onların Hakk'ı yaymak için girişilen tüm hareketlere karşı çıktıkları, bu tür hareketlerin önüne engeller koydukları ve Allah'ın yolunun aksi istikametinde hareket başlattıkları bir gerçektir. Onların en son günahı, tarihte ilk defa hayat ve yönetim sistemini, açık ve kasıtlı olarak Allah'ı inkâra dayandıran ve Allah'a ibadeti ortadan kaldırmak için O'nun kanunlarına apaçık karşı çıkan ilk sistem olan Komünizm'i kurmuş olmalarıdır. Modern çağın, insanları saptıran bir başka doktrininin (Freudculuğun) kurucusu da yine bir Yahudidir.
Büyük bir ihtimalle bu, En'am Suresi 146. ayetinde geçen hususa değinmektedir; yani tüm tırnaklı hayvanlar, koyun ve öküzün yağları Yahudilere haram kılınmıştı. Bunun yanısıra, Yahudi din adamlarının, din kitaplarında kendi kendilerine yasakladıkları şeyleri de kastetmiş olabilir. Gerçekte hayat standartının bu şekilde daraltılması bir toplum için çok büyük bir cezadır.