- Ben geldim Ya Resul...
Kalbimin günahlardan ötürü geçilmez olmuş tarafını görmemezlikten gelerek ve halen kirlenmemiş kısmını referans kabul ederek bir kere daha huzurundayım Ya Resulallah...
Dertler ayyuka çıkıp halden-hatırdan anlamayanlar çoğalınca hitabım sana oluyor Ya Resul,adımlarımın istikameti o kalplere inşirah veren isminizin himaye kanatlarının altı oluyor Ya Nebi !
Sırtıma ümmetsizliğimi de alıp geldim,huzuruna yolunda adım adım dahi olsa ilerlemeye çalışırken biriktirdiğim belki riya eseri belki de samimiyet ürünü gözyaşlarımla geldim...
Çaresizliğimi-naçar düşüşümü referansım kabul ederek geldim...
Adını kalplerden söküp çıkarmaya çalışanlardan ötürü acı içinde kıvranan kalbime o mübarek ellerini eğ diye geldim..
Anlatamadığım hislerime tercüman olur musunuz dileğimi ifade etmeye geldim...
Aşkından cezbeye gelmiş bülbüllerin şakır şakır seni şakımalarını vasıta yapıp da geldim...
Güllerin kokularını sana doğru gönderme çabalarını vasıta yapıp da geldim...
Sana salat ve selam okuyanların gözyaşlarına gözyaşlarımı ekleme yüzsüzlüğünü ve belki de küstahlığını göstererek geldim...
Ümmetsizliğimden ötürü mahcup hale düşmesini bir türlü becerememiş kalbimi sana şikayet etmek için geldim...
Utanmasını dahi başaramamış bir kalbin yüzsüzlüğünü sana şikayet etmek için geldim...
Ellerimde kokunu kapmış ve kokusunu senden almış güller vardı ama o güller tek tek soldu Ya Nebi ...
Renk attılar,solup heder oldular..İsimleri unutuldu,nesilleri kesildi o güllerin...İşte bundan ötürü acı içinde kıvranması gereken kalbim hiçbir şey olmamışcasına hayatına devam ediyor ki ben bunu kabul edemiyorum Ya Nebi !
Ben bunu kabul edemiyorum...
Anlatamadığım duygularla geldim Ya Nebi,
tasvirini bir türlü yapamadığım duygularla geldim..
Şu ağır hayat yükünü ölüme kadar nasıl taşıyabileceğim bilemiyorum açıkçası...
Sana olan sevgimle birlikte geldim..
Hakiki manada aşığın olamamış olmanın beni pişmanlık karışımı tarfisiz üzüntüye sevk edici edasıyla geldim..
Sana doğru gelirken tüm dünyevi makam ve mevkileri arkamda bıraktım Ya Nebi...
Sana doğru gelirken avucuma pişmanlığımı,heybeme de gözyaşlarımı aldım Ya Resul..
İmkanım olsaydı sabaha kadar sizin için hem gözyaşı döker hem de hislerimi buralara yansıtırdım ama şu an için imkan ve fırsattan mahrumum Ya Resulallah...
Öylesine dolmak ve ağlamak istiyorum ki bu hıçkırıklarıma melekler de eşilik etsin istiyorum Ya Resulalllah..
Ebu Kuhafe (r.a.) müslüman olduktan sonra bir kenara çekilip;" keşke babamın yerine çok sevdiğiniz amcanız Ebu Talip olsaydı Ya Resulallah " diyerek gözyaşlarına gark olan Hz Ebubekir (r.a.) gibi ağlamak istiyorum...
Kabe'yi tavaf ederken yıllar sonra bulduğu oğluna doğru kollarını açmış aziyette hıçkırıklara boğulan İbrahim bin Ethem gibi ağlamak istiyorum...
ben samimiyetsizin tekiyim...samimi olanlar aşkına teşrif etmenizi bekliyoruz Ya Resul ..
hitabım da edebi değil..bağışlayınız Ya Resulallah..
ah o eski günler ahh...çok arıyorum o günleri çook..
niye o eski günlerden çok uzakta kaldım bilmem ki ?
ne o günlerdi o günler Ya Resul ...
Adınız anılınca durduramadığım şeker-şerbet hıçkırıklarımla adınızı andıkça gözyaşlarına gark olduğum o günleri bir kere daha yaşayabilir miyim acaba;
bilemiyorum ki..
O zamanlar çocuk olduğumuz için kalp temizliğimize istinaden mi o keyfiyetleri yaşadık bilmem ki ?
o ortaokullu yıllarımın tadı damağımda kaldı...liseli yılalrımın tadı damağımda kaldı..keşke o günlere gerisin geriye dönebilme imkanım olsaydı..halil abileri,ahmet abileri,yüksel abileri çok özledim...
Bir kere daha fırsat verilsin,yoluna kalbimi rabtetmezsem muhtemel cezaya razıyım Ya Resul..
Bir kere daha fırsat verilirse şayet hayatıma çek-i düzen verip hayat yolumu istikamet üzere tanzim edeceğim Ya Nebi ..
Bir kere daha fırsat verilirse şayet; gönül gözümü Hakk'a ve hakikate açık ve aşina haline getireceğim Efendim...
Bir kere daha fırsat verilirse şayet; sırra kadem basıp kalbimi de yanıma alıp gideceğim buralardan Ya Resulallah...
