Denizlerin Altindaki Karanlik Ve Dalgalar
Veya engin bir denizdeki karanliklara benzer. Onu dalga üstünde dalga kapliyor. üstünde de bulut. Birbiri üstüne karanliklar. Elini çikartan neredeyse onu bile göremeyecek. Allah'in isik vermedigine hiçbir isik bulunamaz.
24 Nur Suresi 40
Ilk denizaltilarin yapilma girisimi 17. yüzyilda baslar. Denizler altinda yol alan ilk araç, Cornelis Drebber tarafindan 1620 yilinda yapilmistir. Ondan sonra denizaltilar çok gelistirildi ve 1954'te nükleer denizaltilarin yapimina kadar gidildi. Günümüzde, gelistirilmis denizaltilarla, denizaltindaki cografi yapiyi, denizlerin derinliklerini, denizalti yasamini ögrenebiliyoruz. Tüm bu bilgilerin elde edilmesi son yüzyillarin sanayisinin icadi olan araçlarla mümkün olmustur. Bu teknolojiyi kullanmaksizin bir insanin, denizin 50 metre dibine bile inmesi ve bu seviye hakkinda bilgi sahibi olmasi mümkün degildir.
Denizlerin 200 metre kadar altina inildiginde karanlik bir ortama varilir. 1000 metre seviyesindeki derinlige inildiginde buranin Dünya'nin en karanlik yeri oldugunu söylemek dogru olacaktir. 200 metrenin altindaki ortamda ayetlerin ifadesine uygun bir sekilde "elini çikartanin neredeyse kendi elini göremeyecegi" bir ortam mevcuttur. Gerçekten de engin denizlerin, okyanuslarin alti zifiri karanlik bir yapidadir. Denizlerin üst kismi günün en aydinlik zamanini yasarken bile, denizin 200 metre alti yine kapkaranliktir.
Kuran'in indigi dönemde, denizlerin altinda böyle karanlik bir yapinin olduguna dair bilimsel veya gözlemsel bir bilgi mevcut degildi. Kuran, ancak uydular araciligiyla göklerdeki anlayabilecegimiz birçok gerçegi uydusuz anlattigi gibi, denizlerin altinda ancak denizalti ve benzeri aletlerle anlasilabilecek gerçekleri de denizaltisiz, araçsiz, gereçsiz bir sekilde açiklamaktadir. Uzaydan denizlerin altina bu kadar ayri alanlarda açiklamalari olan Kuran, her alanda isabet kaydetmekte, hiç yanilmamakta ve Allah tarafindan indirildigini, kendisi, kendisiyle ispat etmektedir.
DENIZLERIN ALTINDA DA DALGALAR VAR
Çiplak gözle baktigimizda denizin üstünde dalgalar görürüz, fakat denizin alt kisminda durgun bir suyun var oldugunu zannederiz. Bu yüzden ayette ifade edilen "dalga üstünde dalga" ifadesini ilk basta anlayamayabiliriz. Derin denizlerin alt kisimlarinda yogunluk, üst kismindan fazladir. Bu yogunluk farkliligindan dolayi adeta tabakalasmis denizin içerisinde iç dalgalar da olmaktadir. Bu dalgalar yüzey dalgalari gibi hareket etmektedirler. Bu iç dalgalarin kesif tarihi 1900 yilidir. Denizin içinde olusan bu dalgalar gerçekten de Kuran ayetinin ifade ettigi "dalga üstünde dalga" yapisini olusturmaktadir. Engin denizlerin dibinde zifiri karanlik varken, bu karanligin içinde iç dalgalar ve bunun üstünde yüzeydeki dalgalar üst üste gelmektedir.
Inceledigimiz ayet, denizin en dibindeki karanliktan, yüzeye kadar isigin hareketine de dikkat çekmektedir. Günesten gelen isinlar bulutlara çarparak kirilmakta, burada bir miktar isik kaybi olmaktadir. Denizlerin yüzeyine gelen isik, derinlere gittikçe isik spekturumundaki ayrismasi gibi ayrismaktadir. Ilk tabaka isigin sari kismini, ikinci tabaka isigin yesil kismini tutmakta, bu böyle devam etmekte, en son yedinci asamada isigin mavi kismi da kalmamaktadir. Böylece denizin derinliklerine indikçe isik tamamen yok olmaktadir. Bulutlarla azaltilan, dalgalarla kirilan, denizin katmanlarinda yok olan isik, derin denizlerin dibindeki karanliklari aydinlatamamaktadir. Denizin bu bölümünde baliklar da göremez. Ancak kendi isigini kendi vücudunda üreten baliklar görebilir.
Inceledigimiz ayette Allah bir benzetme yapmakta ve bu benzetmede denizlerin karanliklarini, üst üste dalgalari tasvir etmektedir. Tüm bu incelediklerimiz, Allah'in, Kuran'da verdigi örnekleri mucizevi bir sekilde seçtigini ve her seyi yaratan Allah'in tüm bilinmeyenleri bildigini göstermektedir.
De ki: "Onu göklerin ve yerin gizliliklerini bilen indirmistir. O bagislayandir, sefkatlidir."
25 Furkan Suresi 6
__________________