Sevgi içen yürekler ölmez
http://www.meet34.com/hikayeler/sevgi-nedir/sevgi.JPG
İnsanı sevgiye ulaştırmayan her yolun sonu uçurumdur. Hayatın gayesi her yudumda sevgi-yi içmektir kana kana. Muhabbet fedaileri olun, aşkın askeri, gönlün bekçiliğini yapın sevgi ülkesinde. Aşkın olmadığı bir dünya kıyametin yaklaştığı günlerin habercisidir.
Ruhun gıdalarından biri de sev-gidir. Onun yer etmediği yürekler, buzullar diyarından farksızdır. Nef-sin gıdası dünyalıklardır, ruhun be-sin kaynağı ise muhabbettir, O'nun için, O'nun uğruna, O'nun rızasına nail olmak için. Yediğiniz maddî yi-yecekler bedeninizde erir, sindirilir, his dünyanıza etki etmez. Oysa ru-hun gıdalarının her biri ayrı bir âle-min kapısını aralar, dolmak ve dol-durmak, yaşamak ve yaşatmak için.
Kurduğunuz dünyanızı sevgi güneşi ile aydınlatamamışsanız hep karanlığa mahkumsunuz, buzul çöllerinde kaybolmuşsunuz de-mektir. Kuşların gökyüzünde süzül-mesini sağlayan kanatlarıysa, insa-nın hayatını, kuşlar gibi coşkuyla ve süzülerek yaşamasını sağlayan da sevgidir.
Kulun, bedeni ihtiyaçları için lazım olan yiyecekleri araması, bul-ması yahut çalışıp kazanması ge-rekir. Oysa ruhun gıdası olan sevgiyi aramasına gerek yoktur, o onun özünde zaten vardır. İnsandan iste-nen de özündeki muhabbetin far-kına varıp onunla hayatını değer-lendirmesidir.
Yırtıcı bir arslanın, kaplanın bi-le sevgiyle, şefkatle yavrularını bes-leyip büyütmesi göz önünde iken, en mükemmel varlık olan insanın özbenliğinden habersizce bir ömür sürmesi garip değil midir? Ve o nis-pette hayret ve dehşet uyandırmaz mı?
İnsanın önce kendisini sevmesi gerekir. Daha sonra da içerisinde yeşerttiği sevgiyle ailesine, çevre-sine, insanlığa ve tüm mevcudâta yön vermesi lazım gelir. Hayatını sevgi ekseni üzerine oturtabilenler mesud bir ömür süren ne bahtiyar insanlardır.
"İnsanların ve Müslümanların bunca problemleri varken çiçekle, böcekle, sevgiyle uğraşmanın ne gereği var, şimdi bunların sırası mı?" diye bizi eleştirenler çıkacaktır.
Temelini yapmaya başladığınız bir binanın taşlarının ya da tuğla-larının arasına harç koymazsanız o yapıyı ne kadar sağlam yapabilir-siniz ki? En ufak bir sarsıntıda yerle yeksan olmaz mı?
İşte ömür binasının harcı da sevgidir, muhabbettir, aşktır. İnsan-lara, kendisini ve mevcudatı sev-meyi öğretemezseniz, herkese ve her şeye düşman gözüyle bakan fertler yetiştirmiş olursunuz. İncir çekirdeğini doldurmayacak kadar küçük problemlerin büyüyerek tamiri mümkün olmaz bir hal alma-sının altında yatan gerçek nedir? Sevgi ve hoşgörüyü bilmeyen top-lumlar ancak zalimce birbirlerini katletmeye kalkarlar.
Sevgisizlik bir eksikliktir, eğer siz onu yüreklerde yeşertmezse-niz, fertler onun yerini bir şekilde doldurmaya, çoğunlukla da yanlış şekillerde gidermeye kalkışacak-lardır.
Kendisini sevmeyen fert, ne çevresini ne de başkalarını sevme-yecektir. Böylelikle anarşinin önü açılmış olacaktır. İnsanlara en çok kimi sevdikleri sorulduğu zaman genellikle birinci plânda Allah (c.c.) ve Rasülü(s.a.v.)'nü sevdiklerini söyleyeceklerdir. Lakin, Onları ve Onların sevgisini tanımayan insan-lar, Onlara muhalif bir yaşantı ser-gilemekten de kaçınmayacaklardır. Sevmek için tanımak gerekir.
Sadece haram, günah ve ya-saklarla bir yere varamazsınız. Bir şeyi ne kadar çok yasaklarsanız, karşıdaki insanların o yasakladığınız şeye karşı arzu ve iştiyaklarını da o derece fazlalaştırırsınız. Tarih bo-yunca bütün bâtıl din ve ideolojiler çeşit çeşit ahlâk kuralları ortaya koymuşlardır. Fakat yine tarih boyunca en fazla yozlaşan değerler ahlâk kurallarıdır.
Korku ve cezalarla hiçbir kural ve kaideyi kalıcı olarak yerleştire-mezsiniz. Ancak insanların gönül âlemine nüfuz ederek kalıcı hale getirebilirsiniz. "Kolaylaştırın zor-laştırmayın, sevdirin nefret ettirme-yin!" diye ikaz eder Yüreklerin Efendisi.
Bugüne kadar topluma yön verdiğini zannettiğimiz koca koca adamlar hep haram, günah ve ce-hennemle (aba altından sopa gös-tererek) insanlara bir şeyler an-lattıklarını zannettiler. Vaizler kür-sülerden Allah (c.c.)'ın azabını ve cehennemi anlattılar. Oysa, Allah (c.c.)'ın kullarını, "Bir annenin evla-dını sevmesinden yetmiş defa daha fazla sevdiğini" çok az kimseden duyduk. Sadece insanların kalbine korku salarak hiçbir yere ulaşamaz-sınız. "Allah (c.c.)'ın azabı çetindir", lakin O'nun "sayısız ihsan ve nimet-lerle donattığı cenneti de var." Bir kul Allah (c.c.) ve Rasülü (s.a.v.)'nü ne kadar çok severse haramlardan da o derece uzaklaşacaktır. Önce korkutmayın, sevdirin. Seven insan sevgiliyi kırmak istemez. Onun emir ve arzularını isteyerek yapar.
Küçükken çocuklara şunlar öğretilirdi; "Yapma, Allah taş eder, yapma Allah yakar, yapma Allah taş yağdırır." Hâşâ, Allah'ın hiç sevgisi, merhameti, cenneti yok muydu da; "Bunu yaparsan Allah (c.c.) seni çok sever, cennetine koyar." denilmez-di. Önce gerektiği kadar sevdirir-seniz çoğu zaman korkutmanıza da gerek kalmayacaktır.
Allah'ı sevdiği için ibadet eden bir kimse ile, sadece Allah'tan kork-tuğu için ibadet yapan kimse ara-sında dağlar kadar fark vardır. Se-ven amelinden lezzet alır, ruhu yü-celerde süzülür, O'na en yakın ol-duğu o makamdan hiç ayrılmak istemez. Lakin sadece korktuğu için ibadet yapan kimse ise "Kılayım da ağırlığından kurtulayım, bu borç kalksın üzerimden." düşüncesiyle O'na yönelir. Tabi ki, şeytanın ves-veseleriyle çoğu zaman kaç rekat kıldığını bile unutacaktır. Korku ve ümit arasında olmak ise en mu-teber yol ki, başarabilenlere selam olsun.
Hayat sevgidir, kulluk sevgiliye koşmaktır, ölüm mâşuka kavuş-maktır, yapabilenler ne mübarek insanlardır. İnsanoğlunun en fazla sahip olduğu fakat en az paylaştığı şey sevgidir. O vermekle bitmez, her seferinde fazlasıyla size geri döner. Verdiğinden fazlasını almak en kazançlı alışveriş değil midir?
Cahiliyet ve putperestlik dev-rini Saadet Asrı'na çeviren sevgi ve muhabbet değil miydi? Simsiyah taşlar gibi kararmış gönülleri ipek ve atlaslara çeviren O'nun aşkı değil miydi? Çok kısa aralıklarla sık sık Sevgilinin (s.a.v.) yanına gelip-giden, bu hal bir müddet devam ettikten sonra
" Ya Eba Bekr, söyleyemediğin bizden bir hacetin mi var, nedir bu hal?" diye sorulduğu zaman; "Anam-babam sana feda olsun. Ey Kâinatın Serveri, Seni görmeden duramıyorum, eve varınca yine Se-ni özlüyorum, onun için gelip gi-diyorum." diye melekleri bile kıs-kandıran bir cevap verdiren hangi ruhtu?
Sevgi içen yürekler ölmez, bilir misiniz?
İlker Çakır
Cevap: Sevgi içen yürekler ölmez
Cevap: Sevgi içen yürekler ölmez
Alıntı:
Hayrun-Nisa Nickli Üyeden Alıntı
Sevgi içen yürekler ölmez, bilir misiniz?
Yarap sevdir bize hep sevdiklerini yerdir bize yerdiklerini
bizleri sevginin gerçek sahibine ulaştır "amin"
selam ve dua ile
Cevap: Sevgi içen yürekler ölmez
Emeğine sağlık kardeşim. Allah (c.c) razı olsun.
Cevap: Sevgi içen yürekler ölmez
Emeğine sağlık kardeş.
ALLAH C.C Razı olsun....
Cevap: Sevgi içen yürekler ölmez
teşekkür ederim yorum yapan gönlünüze sağlık...
Cevap: Sevgi içen yürekler ölmez
Emeğine sağlık Allah (c.c) razı olsun.
Cevap: Sevgi içen yürekler ölmez
teŞekkÜr ederİm selma ablacim saĞol....
Cevap: Sevgi içen yürekler ölmez
çok güzeldi emeğine yüreğine sağlık
Cevap: Sevgi içen yürekler ölmez
teşekkür ederim ecrin_nisa