SORU: Hocam, eşim bir tartışma olsa, ben haklı bile olsam gelip gönlümü almıyor. Ben de ona küsüyorum, konuşmuyorum. O da bana küsüyor, gücüm tükeniyor. Artık konuşmak bile istemiyorum. 20 yıllık evliyiz, daha ne kadar sabredeceğim?
Mehmet PAKSU: Karı koca olarak her konuda yüzde yüz anlaşamayabilirsiniz. Bazen tartışabilirsiniz. Fakat meseleyi hemen tatlıya bağlamalısınız. Eşinizin gönlünüzü almasını istiyorsanız, nasıl gönül alınmasını siz ona öğreteceksiniz. Zamanı gelince siz onun gönlünü alacaksınız ki, o da yeri geldiğinde bizin gönlünüzü alsın.
Kendinizi mutlu etmek istiyorsanız, önce eşinizi mutlu etmelisiniz. O mutlu oldukça siz de mutlu olursunuz. Karşınızda şen şakrak olsa, neşe dağıtıp gülüp dursa suratınızı asmaya devam edebilir misiniz? Bunun için ne yapıp yapmalısınız çevrenize neşe ve sevinç dağıtmalısınız, karşıyı nasıl görmek istiyorsanız, öyle olmaya çalışmalısınız.
Eşiniz en yakınınız, her şeyi paylaştığınız bir insan, ondan güler yüzü, tatlı dili, tatlı ve şirin olmayı ondan esirgemek akıl kârı mıdır? "Ben ona küsüyorum, o da bana küsüyor" sözü evcilik oynayan küçük çocukların "küsmece"sine benziyor. Birbirinize küseceğinize şeytanı küstürseniz, şeytana surat assanız neler kazanacağınızı düşünebiliyor musunuz? Sabrınızı niçin bitirmeye çalışıyorsunuz? Geçen yıllar geçmiş, gelecek günler de henüz gelmemiş. Bütün sabır gücünüzü bugüne harcasanız, hiç sabır kıtlığı yaşamazsınız.
"Sen benim karımsın demekle nikâh olur mu?"
SORU: Hocam, benim kafamı kurcalayan bir sorum var. Biraz araştırdım, ama tatmin edici cevaplar bulamadım, daha doğrusu kaynaklara güvenemedim. Geçenlerde, arkadaşlarla sohbet arasında arkadaşımızın birisi, toplu bulunduğumuz bir ortamda kız arkadaşına, "Bundan sonra benim karımsın" der, kız da "Tamam" derse, "Nikâhlı olurlar" dedi. Oradakiler de şahit olurmuş, mihri ise daha sonra belirleyebilirlermiş. Bu konuda beni aydınlatırsanız sevinirim. (Muharrem)
Mehmet PAKSU: Evlilik bir oyun/oyalama değil, hayati bir meseledir, ciddi bir kurumdur. Kendi içinde belli esasları, şartları, kuralları ve bağlayıcı hükümleri vardır. Öyle sohbet muhabbet arasında aceleye getirmeye, el çabukluğu yapmaya, tahammülü olmayan bir özellik taşır.
Hiçbir zorlamaya gitmeden, mecbur tutmadan ve herhangi bir baskı altına almadan erkekle kızın/kadının kendi serbest iradeleriyle karar vermeleri gerekir. Sonra da şahitler huzurunda, belli bir mehir belirleyip bir akit yapmalı, yani nikâh kıymalıdır. Bu başlı başına bir sözleşmedir ve anlaşmadır.
Nikahı resmi işlemle garantilemeli
Nikâh yapıldıktan sonra kalkıp, "biz öyle şakasına konuşmuştuk, söz verdiysek, şimdi de vazgeçiyoruz" gibi davranış sergilememeli, aile yuvasını kurmalı, bu akdi resmi işlemleriyle garantiye ve sağlama almalıdır. Nikâhtan amaç, evlenecek kişilerin isteklerinin net olarak belli etmeliler. Kur'ân'ın belirlediği gibi evlilik olayı, "nikâh" ve "evlendirme" sözleriyle yapılmalıdır. Özellikle bu lafızların üzerinde durulması lazım. Evliliği çağrıştırmayan sözlerle nikâh yapılmaz. Çünkü evlilik, kendisine özgü lafızları bulunan bir akittir. Bu esnada hazır bulunan ve olaya şahit olanların, kadınla erkeğin gerçek anlamda bir evlilik yaptıkları kanaatine varmaları gerekir.
Sorunuzda geçtiği gibi, erkeğin ve kızın bu şekilde konuşmaları ve orada hazır bulunanların da şahit olmaları İslâmî açıdan bir nikâh yerine geçer. Ancak bundan sonra ailevi, hukuki ve resmi boyutunun de ihmal edilmemesi icap eder.
"Nişanlım benimle ilgilenmiyor"
SORU: Hocam görücü usulüyle nişanlandım. Nişanlım benimle ilgilenmiyor. İşlerinin çok olduğunu ileri sürüyor. Ben de zorlanıyorum. Ne yapabilirim?
Mehmet PAKSU: Ne güzel işte! Nişanlınızın işi gücü var, çalışıp çabalıyor. Boş durmuyor. Doğru dürüst bir işi olmasaydı, tembellik edip çalışmasaydı, o zaman nasıl karşılardınız? Daha çok üzülmez miydiniz?
Yeni bir ev/aile kuracaksınız, "çuvalla" paraya ihtiyaç var. Yiyin, için, sevinin. Allah iş aş versin, helalinden hayırlı kazançlar nasip etsin. Çalışan insan nişanlısına, eşine fazla zaman ayıramaz, ayıramaması da normal zaten.
Bu dönemde fazla görüşmeler, konuşmalar, birlikte olmalar öyle tavsiye edilecek bir şey değildir. Biraz mesafeli, biraz gizemli, biraz naz ilerideki hayatınızı daha cazip hale getirecektir. Çok sık görüşmeler sonucu birbirinden soğuyup ayrılan az mı nişanlılar var?
