-
19. Kur’an Okuma
19. Kur’an Okuma
“Kim sabah kalktığında üç defa, “kovulmuş şeytan*dan, işiten ve bilen Allah’a sığınırım!” der ve Haşr süresi*nin son üç âyetini okursa, Allah yetmiş bin melek görev*lendirir; akşama kadar ona dua ederler. Bu duayı ve âyetleri, akşam okuyan için de sabaha kadar aynı durum söz konusudur.”[140] “Kim Allah rızası için Kur’an okursa sıddıklar, şehitler ve salihlerle yazılır. Bunlar ne iyi arka*daştırlar.”[141]
Cenab-ı Hakk'ın kelamı olan Kur'an'ı okumak üstün fa*zilete sahip bir ibadettir. Hatta İbnü’l-Cezerî (833/1429) selef alimlerinin Kur'an okumayı (nafile) iba*detler içerisin*de birinci sıraya koyduklarını ifade eder.[142] Nitekim âyet*lerde müminlerin üstün ve kârlı olanlarının özellikleri ara*sında Kur'an okuma başlarda sayılarak şöyle denilmekte*dir: "Al*lah'ın Kitabını okuyanlar, namaz kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdi*ğimiz rızık*tan (Allah için) gizli ve açık sarf eden*ler, asla zarara uğrama*yacak bir ticaret umar*lar." (Fatır,35/29) "Ehl-i Kitap içinde, gece saatle*rinde ayakta durup Allah'ın âyetlerini okuyarak secdeye kapanan bir topluluk da vardır" (Al-i İmran, 3/113)
Kur'an okumanın fazileti, sözlü sünnette de dile geti*rilmiş ve fiili sünnetle bu fazilet vurgulanmıştır. Bir kaç örnek verelim: "Ümmetimin en faziletli ibadeti Kur'an okumaktır."[143].
Bir adam,
- "Ya Resülallah! Allah'ın en çok sevdiği amel hangi*sidir?" diye sordu. Hz. Peygamber,
- "Konup göçendir" cevabını verdi. Adam:
- "Konup göçen kimdir?" diye sorunca,
- "Kur'an'ı başından sonuna kadar okuyan, bitirince de tekrar başlayandır" cevabını aldı.[144]
"Allah evlerinden bir evde, Allah'ın kitabını okumak ve aralarında müzakere etmek için toplanan kimselerin üze*rine sekine iner, onları rahmet kuşatır, melekler etraflarını sarar ve Allah onları kendi katında bulunanlara överek anlatır."[145]
"Üç zümre vardır ki, onları kıyametin dehşeti korkut*maz, onlar için hesap zorluğu yoktur, diğerlerinin hesabı bitin*ceye kadar onlar misk tepecikleri üzerindedirler. Bunlardan birisi, Allah'ın rızasını kazanmak için Kur'an okuyan kimsedir."[146]
Ayrıca Hz. Peygamber, Kur'an okuyan mümini hem kokusu hem de tadı güzel olan turunca[147] benzeterek me*leklerle beraber olacağını belirtir.[148]
Konuyla ilgili diğer bazı hadislerde ise şu noktalar vur*gulanmaktadır; (hadisin tam metni değil, sadece vurgula*nan nokta verilmiştir): "Müminlerin en hayırlıları Kur'an öğre*nen ve öğretenlerdir. Okunan her Kur'an harfi için on sevap vardır. Kur'an okuyup onunla amel edenin anne babasına kıyamette (şeref) tacı giydirilecektir. Kur'an'ı iyi okuyan seçkin meleklerle beraber olurken zorlanarak okuyana iki sevap vardır. Ahirette, okunan âyet sayısınca yüksek ma*kamlar verilecektir. (Hz. Aişe, cennet mertebe*lerinin sayı*sının Kur'an âyetlerinin sayısı kadar olduğunu ifade eder) Kur'an taşıyan kalbi Allah cezalandırmayacak*tır. İçinde Kur'an okunan eve melekler girer, şeytanlar ka*çar, o evde bereket, bolluk ve huzur olur. Kur'an, okuyu*cusuna şefaat edecektir."
Uhud şehitleri defnedilirken ve daha sonra imam ol*maya ehil kişi tesbit edilirken, çok Kur'an bilmenin bir ölçü olarak kullanılması, Kur'an bilme ve okumaya ayrı bir önem kat*mak*tadır.
Kur'an'dan ezberlenen kısımların unutulmasının büyük günah sayılması da Müslümanları, sürekli Kur'an oku*maya yönelten noktalardan birisidir. Hz. Peygamber şöyle buyu*ru*yor: "Bir kimsenin şu âyetleri unuttum de*mesi ne kötü şeydir! O ona unutturulmuştur. Kur'an’ı ha*tırınızda tutmaya çalışın. Doğrusu o, hayvanın ipini kopa*rıp kaçması gibi, kişinin zihninden silinip gider."[149]
Ayet ve hadis diliyle, bu kadar hassasiyetle üzerinde durulan Kur'an okuma işi, tarih boyunca Müslümanlar ta*rafından, pratikte de gereğine uygun yerine getirilmiş ve daha çok geceleri okunduğu görülmüştür. Gecenin tercih edilmesi Cenab-ı Hakkın "Geceleyin Onunla (Kur'an) te*hec*cüd kılmak için kalk" (İsra, 17/79) fermanına dayanıyor olmalıdır. Bu âyeti Nahcivanî (920/1514) şöyle açıklar: "Gecenin deriliklerinde, kalbin, bütün meş*gale ve eğlencelerinden uzak kaldığı anlarda, kişinin oku*duğu Kur'an, nefse ağır ve vücuda yorucu gelse bile, daha etkili olur ve kalbe yerleşir."[150]
Meşhur müfessir Hazın (725/1324) ise, "Gecenin ya*rısında kalk (namaz kıl), yahut bundan biraz ek*silt. Veya bunu artır ve ağır ağır Kur'an oku." (Müzemmil, 73/3-4) âyetinin tefsirinde şöyle der: "Allah gece namazını emre*din*ce peşinde Kur'an okumayı zik*retti. Efendimize, okuyacağı Kur'an'ı yavaş yavaş okuma*sını emretti ki, kalbi tam bir huzura kavuşsun, âyetlerin manalarını düşünsün, istiğfar âyetlerini okuduğunda is*tiğfarda bulunsun, vaad ve veîd âyetlerini okuduğunda korku ve ümit meydana gelsin, kıssa ve darb-ı meselleri okuduğunda ibretler alsın, böylece kalbi Al*lah'ın marife*tiyle nurlansın."[151]
Yukarıda da değindiğimiz gibi İsra 73. âyetindeki za*mirin Kur'an'a racî olması, gerek teheccüd namazı içinde gerekse gece müstakil olarak Kur'an okumanın önem ve gerekliliğine ayrı bir işarettir.[152]
Hz. Peygamber de gece Kur'an okumaya teşvik ederek "Kur'an öğrenin ve okuyun . Çünkü Kur'an öğrenip oku*yan ve gecesini onunla ihya eden kimse, misk dolu ve ko*kusu her tarafa yayılan kap gibidir,"[153] der. Abdullah b. Ömer'in rivayet ettiği hadiste Kur'an öğrenip gece gündüz okuyana da haset edilebileceğini belirtirken, diğer bir ha*diste, "Kim gece on âyet okursa gafillerden sayılmaz. Yüz âyet okuyan kanitînden, bin âyet okuyan ise mukan*ta*rînden sayılır"[154] der. "Kıyamet günü Kur'an, "Ya Rabbi! Ben bu şahsı, beni okuduğu için gece uykusuz bı*raktım, izin ver ona şefaat edeyim" diyecektir"[155] şeklin*deki hadis de, gece Kur'an okumayı teşvik eden beyan*lardandır.
Hz. Peygamber, gece teheccüd namazında okudukla*rının yanı sıra her gece İsra ve Zümer sürelerini de okur ve bunu bir hizip olarak sürdürürdü.[156] Hz. Aişe, Hz. Peygamber'in Allah tarafından her gece uyandırıldığını ve seher vakti gelmeden mutlaka hizbini bitirdiğini aktar*maktadır.[157