Onlar doğru yoldadırlar.” (Yâsin: 21)
Hülâsa-i kelâm:
“Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyun, onlar doğru yoldadırlar.” (Yâsin: 21)
Âyet-i kerime’si mucibince kim ki para topluyorsa, doğru yolda olmadığını bu Âyet-i kerime beyan eder. Zira yaratmak da emretmek de ALLAH’a mahsustur. Emr-i ilâhi böyle iken buna karşı geldiler.
O kadar para topladılar ki, nihayet arzu ettikleri noktaya gelince paralarını muhafaza edemez oldular ve koyacak yer bulamadılar. ALLAH-u Teâlâ’nın en çok buğzettiği haramlardan birisi fâiz olduğu halde onlar o paralarla Hazret-i ALLAH’a, Kitabullah’a ve Resulullah’a harp ilan ettiler ve banka kurdular.
“Ey iman edenler! ALLAH’tan sakınınız. Eğer imanınızda gerçek iseniz, fâizden arta kalanı bırakın almayın. Yok eğer fâizi terketmezseniz, bunun ALLAH’a ve Peygamber’ine açılmış bir savaş olduğunu bilin.” (Bakara: 278-279)
Âyet-i kerime’lerinde haber verildiği üzere, doğrudan doğruya Hazret-i ALLAH’a ve Resulullah Aleyhisselâm’a harp ilân ettiler.
Hazret-i ALLAH’a ve Resul’üne harp ilân etmiş olan kimseler ise en şiddetli bir dil ile lânetlenmişlerdir.
Hadis-i şerif’te şöyle buyuruluyor:
“ALLAH faiz yiyeni, yedireni, şahitlerini ve kâtibini lânetlemiştir.” (Tirmizî)
Hakk Celle ve Alâ Hazretleri Âyet-i kerime’lerinde fâizi şiddetle yasaklamıştır:
“Fâizi yemeyiniz!” (Âl-i imrân: 130)
Fâiz kesinlikle haram olduğu için, haram bir fiili işlemek ALLAH-u Teâlâ’nın cezasını mucip olur, fâiz yemek de cezayı gerektirir. Faiz yiyenler dünyada ve ahirette bu suçun ağır cezasını çekerler.
Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:
“Fâiz yiyenler: ‘Fâiz ticaret gibidir’ dedikleri için kıyamet günü kabirlerinden şeytan çarpmış gibi ihtiyaçlar içinde kalkacaklardır.
Oysa, ALLAH alış-verişi helâl, fâizi haram kılmıştır.” (Bakara: 275)
ALLAH-u Teâlâ fâizi ve fâizin girdiği bütün kazanç yollarını kesin olarak haram kıldığı halde; fâiz ile alış-veriş yapıp insanların kanlarını emenler, menfaatleri doğrultusunda fâiz alıp-vermekten çekinmeyenler, Âyet-i kerime’de belirtildiği üzere kıyamet günü kabirlerinden delirmiş gibi perişanlık içinde kalkarlar. Kör gibi, el yordamıyla hareket eden kimse gibi sağa sola yıkıla yıkıla çaresiz olarak dolaşırlar. En çirkin ve en kötü bir görünümle mahşer yerinde teşhir edilirler. Bu hal onların ayrıca özelliği olacaktır.
Resul-i Ekrem -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz miraç gecesinde fâizcileri Âyet-i kerime’nin tasvir ettiği şekilde görmüştür.
“Bundan böyle kime Rabb’inden bir öğüt gelir ve fâizcilikten vazgeçerse, geçmiş günahları kendisine ve hakkındaki hüküm de ALLAH’a âittir.
Kim de tekrar fâize dönerse onlar cehennemliktirler. Orada ebedî olarak kalacaklardır.” (Bakara: 275)
Zira onlar fâizi helâl görmek suretiyle kâfir olmuşlardır. Çünkü ALLAH-u Teâlâ’nın haram kıldığı bir hükmü helâl gören kimse kâfirdir.
“ALLAH fâizle kazanılanı eksiltir, bereketini tamamen giderir. Sadakası verilen malları ise artırır. ALLAH küfran-ı nimette bulunan günahkâr hiç kimseyi sevmez.” (Bakara: 276)
Fâizi helâl kılarak, fâiz yiyerek isyana devam etmek suretiyle küfrü gittikçe büyüyen, artan ve katmerleşen hiç kimseyi sevmez, aksine nefret eder.
•
ALLAH-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde mümin kullarına hitap ederek fâiz almayı ve kat kat fâiz yemeyi kesin olarak yasaklamakta ve şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Kat kat artırılmış olarak fâizi yemeyiniz, ALLAH’tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.” (Âl-i imrân: 130)
Fâizin kat kat artırılması, bir borca geçmişi eklene eklene fâizin ana para kadar veya daha çok miktarı bulması demektir. Sonuç olarak fâizin azı da çoğu da haramdır.
Ebu Hüreyre -radiyALLAHu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif’lerinde Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
“Fâiz yetmiş çeşit günaha sebeptir. Bunların en hafifi, kişinin anası ile zinâ etmesi gibidir.” (İbn-i Mâce: 2274)