Insanlarin Kullanmasi Için Yaratilmis Ideal Hammadde
Diatomlar hizli üremelerinin bir sonucu da okyanuslarin rengini yüzlerce kilometrelik alanlarda degistirebilirler. Böyle bir durumda zamanla mevcut silikonu ve besin maddelerini tüketirler. Ve sonunda da büyük bir kismi ölerek dibe batar. Nitekim Kuzey Pasifik ve Antartik Denizinin 30 milyon kilometre kare kadarlik bir alaninin dibi ölü diatom tabakalariyla kaplidir. Bu tabakalar zamanla fosilleserek diatomitleri olusturur. Diatomitler ise endüstriyel amaçla kullanilirlar. Diatomid hafif agirligi ve gözenekleri ile ideal bir filtre yapisina sahiptirler. Bu nedenle uzay endüstrisinde kullanilabildikleri gibi, böcek öldürücü üretiminden, boya dolgusuna kadar farkli amaçlarla kullanilabilmektedir.
Diatomlarin kendi besinleri bile insanlik için çok önem tasimaktadir. Fotosentez sayesinde ürettikleri minik yag parçacigi seklindeki besinlerini, kendi hücreleri içerisinde saklarlar. Antik zamanlardaki diatomlar öldükçe denizdeki trilyonlarcasinin altina gömüldüler. Jeolojik ve biyolojik kuvvetler ise içlerindeki minik yag parçaciklarinin bir araya gelerek petrol yataklarini olusturmalarina neden oldular. Bugün kullandigimiz petrolün çogu tarihöncesi denizlerde ölen diatomlar tarafindan olusmustur.
Diatomlar mükemmel mimarlardir. Kendilerine denizin içinde opalden evler insa ederler. Hem de parildayan kozalaklar, spiraller, yildizlar ve avizeler seklinde. 25 binden fazla diatom türü olmasina ragmen hiç birisinin kabugu bir digerine benzemez. Her biri adeta yasayan bir mücevherdir.
Diatomlar o kadar enfestirlerdir ki ayni zamanda muhtesem önemli olduklarina inanmak çok güçtür. Hatta yeryüzündeki en yasamsal bitkiler olduklari dahi iddia edilebilir. Dünyadaki pek çok diatom su içerisinde inanilmayacak sayilarda dolanir, salinir ve yuvarlanirlar. Bir 1 cm3 deniz suyunda, bu minik canlilardan on bin tanesi yasar.
Karada yasayan canlilar, insanlar da dahil olmak üzere, hayatlarini bir anlamda diatomlara borçludurlar. Çünkü onlara yaptiklari fotosentez sayesinde bizim soludugumuz oksijenin büyük bir kismini üretirler.
Bu altinsarisi, kahverengi algler isik, su ve karbondioksit ve gerekli besinlerin oldugu her yerden firlarlar. Tüm diatomlar suda bulunmaz. Bazlari toprak üstünde, yosunlara tutunarak agaçlarda ve hatta tugla duvarlarda bile nem varsa yasarlar.
Diatomlar büyüklükleri açisindan degiskenlik göstermekle beraber en büyügü 1 milimetre çapindadir. Çiplak gözle bakildiklarinda görünüsleri pek etkileyici degildir. Diatomlar soguk okyanus sularinda da çok sayida bulunurlar. Hatta bazilari denizin kiyisinda dolasirken içlerinden bazilari çamura dahi yerleserek burlarda yasayabilirler. Ancak büyük çogunlugu isigi emebilmek için yüzeyde dolasirlar.
Diatomlarin en etkileyici özelligi insa ettikleri kabuklaridir. Simyacilar gibi çözünmüs silikonu kiymetli bir tas olan opale benzeyen silikaya çevirirler. Bu cam benzeri kabuklar inanilmaz çesitlilige ve mükemmel bir mimariye sahiptirler. Bazilarini üzerinde hem yapiyi incelten hem de besinlerin içeriye girip gaz degisimine olanak saglayan gözenekler mevcuttur. Trilyonlarca sayidaki diatomlar kendi ihtiyaçlarinin çok çok üzeinde oksijen üreterek atmosferimize önemli katkida bulunurlar.
Besin zinciri içerisinde de yasamsal bir rol oynarlar. Diatomlarda dünya üzerinde yasayan baska herhangi bir canlidan daha fazla organik madde baska bir deyisle yiyecek mevcuttur. Bazen denizin çimenleri diye adladirilan diatomlar zooplanktonlari olusturan küçük vejeteryan canlilarin temel besin kaynaklaridir. Zooplanktonlar da daha büyük türler için besin kaynagi olan ringa baliklari tarafindan tüketilirler.
Kambur bir balinin birkaç saat tok kalabilmesi içinse birkaç yüz milyar diatom gereklidir.
Diatomlarin kendi besinleri bile insanlik için çok önem tasimaktadir. Fotosentez sayesinde ürettikleri minik yag parçaciklari seklindeki besinlerini hücreleri içerisinde saklarlar. Antik zamanlardaki diatomlar öldükçe denizdeki trilyonlarcasinin altina gömüldüler. Jeolojik ve biyolojik kuvvetler ise içlerindeki minik yag parçaciklarinin bir araya gelerek petrol yataklarini olusturmalarina neden oldular. Bugün kullandigimiz petrolün çogu tarihöncesi denizlerde üzerlerine günes isidigi için ölen diatomlar tarafindan olusmustur.
Ditaomlar ilk kez 1702 yilinda olari küçük hayvanciklar olarak düsünen mikroskopinin ilk liderlerinden olan Anton van Leeuwenhoek tarafindan kesfedilmislerdir. 19 yüzyilda ise biologlar fotosenez yaptiklari için onlarin bitki olduklarina karar vermislerdir.
Bir diatomcunun izleyebilecegi en büyüleyici anlar üremedir. Öncelikle ilaç kapsülüne benzeyen kabuk ikiye ayrilir. Daha sonra diatomun çekirdegi ikiye ayrilarak her biri yarim kabugun içine girer. Yeni diatomlar daha sonra eksik kalan yarilarni tamamlarlar.
Ancak bir sorun vardir. Kabugun bir yarisindan olusan diatomlar biraz daha küçüktürler. Onlar bölündükçe daha da küçüleceklerdir. Bu sekilde kabuklar gerekli hücre parçalarini barindiramayacak kadar küçüleceklerdir. Bu nedenle pek çok tür nadiren seksül üremeyi de gerçeklestirirler.
Diatomlar inanilmaz hizlarda, bazilari sekiz hatta dört saatte bir bölünerek ürereler. Bu nedenler 10 gün içerisinde 1 milyar sayiya ulasabilirlar. Sayilarindan dolayi okyanuslarin rengini yüzlerce kilometrelik alanlarda degistirebilirler. Zamanla mevcut silikonu ve besin maddelerini tüketirler. Büyük bir kismi ölerek dibe batar. 300 metre derinliginde bir tabakayi deniz yüzeyinde olusturabilirler. Kuzey pasifik ve antartik denizinin 30 milyon kilometre kare kadarlik bir alaninin dibi ölü diatom tabakalariyla kaplidir. Milyonlarca yil içerisinde . okyanuslar yükselir ve kitalar kayar. Bu tabakalar ise zamanla fosilleserek diatomitleri olusturur.
Cevap: Insanlarin Kullanmasi Için Yaratilmis Ideal Hammadde