-
5 YaŞ
Dördüncü yaştan sonra, ilk çocukluk devresinin düğüm noktası olarak nitelendirilen beşinci yaş, aile ve çocuk açısından "altın yaş" olarak bilinmektedir. Kendine güveni arttığı için, eskisine oranla daha serin kanlı, daha yumuşak, daha anlayışlı ve başkalarıyla ilişkilerinde daha uyumludur. Genellikle becerebileceğini sezdiği işlere girişir ve bu yüzden de giriştiği işlerde başarı sağlar. Dört yaşındaki çocuğun bocalamalar içinde olmasına karşılık, beş yaşındaki çocuk, tutarlı ve kararlıdır. Dört yaşındaki bir çocuk, yapmakta olduğu resmin, bitinceye kadar ne resmî olduğunu bilmediği halde, beş yaşındaki çocuk, ne yapacağını önceden tasarlar ve bu tasarıyı gerçekleştirmeye çalışır. Başladığı şeyi bitirmek ister; yaptığı işi nerede bitirmesi gerektiğini bilir. Davranışlarını kontrol edebilir.
İçinde bulunduğu yer ve zamanla sınırlanan dünyası ona yeterlidir. Hayal gücünü kullanmaz. Nesneleri, kullanışlılık açısından tanımlar: "Kuyu, kazmak içindir."; "Dondurma, yemek içindir." gibi Ne çevresiyle ne de kendisiyle çatışma halinde değildir. Üç yaşlarındayken gösterdiği uyumu, bu yaşta daha üst düzeyde olmak üzere yine gösterir. Annesi hâlen onun için her şeydir. Ona yakın olmayı, ona yardım etmeyi, onu sevindirmeyi ister.Dolayısıyla, beş yaşından itibaren, çocuğun kalbine hitabetmek ve ondan annesinin hoşuna gidecek davranışları istemek mümkündür.
Zikredilen bu olumlu davranışlar yanında, yine de çocuk çevresine bağımlıdır, güçsüzdür. Dolayısıyla bakılmak, korunmak ve kollanmak ister. Hızlı bir zihin ve dil gelişmesi vardır; sürekli deneme ve öğrenme içindedir. Ancak zekâ ve zihnî gelişmesi tamamlanmamış olduğundan, realiteleri, olayları, hayal gücüyle ve birtakım korkularıyla çarpıtabilir. Gördüklerini ve duyduklarını eksik idrak ettiği gibi; yanlış bir şekilde de yorumlayabilir.
Zaman kavramı henüz lâyıkıyla gelişmemiş olup, düşüncelerini ve duygularını oyun vasıtasıyla ifade etmeye meyillidir. Bu yaşlarda da düşüncesi, müşahhas olan (görülebilen) şeylere yöneliktir.
Canlı cansız ayrımı yoktur; canlı olarak kabul ettiği bebeğiyle konuşur, dertleşir; ayağına çarpan ve canını acıtan bir eşyaya ise gayet rahat bir şekilde kızarak onu azarlar.
Bütün bunların yanında denebilir ki, beş yaşındaki çocuk her yönden denge içindedir. Kendi kendine yeterliliği ve çevre ile uyumu vardır. Kendine güvenir ve aynı zamanda karşısındakilerle de baş kaldırmadan uzlaşabilir. Dikkatli, anlayışlı, sezgi ve algılarında güçlüdür. Nâzik, düşünceli ve cana yakındır. Kısacası, beş yaşındaki çocuk, çevresine sevinç getiren bir varlıktır.