Allahın rızasını sünnetlere uyarak kazanmak
Üçüncü Nokta: Cenâb-ı Hakkın hadsiz merhameti olduğu gibi, hadsiz bir muhabbeti de vardır. Bütün kâinattaki masnuatın mehâsiniyle ve süslendirmesiyle kendini hadsiz bir surette sevdirdiği gibi; masnuatını, hususan, sevdirmesine sevmekle mukabele eden zîşuur mahlûkatı sever. Cennetin bütün letâif ve mehâsini ve lezâizi ve niamâtı bir cilve-i rahmeti olan bir Zâtın nazar-ı muhabbetini kendine celbe çalışmak ne kadar mühim ve âli bir maksat olduğu bilbedâhe anlaşılır. Madem, nass-ı kelâmıyla, Onun muhabbetine, yalnız ittibâ-ı Sünnet-i Ahmediye (a.s.m.) ile mazhar olunur; elbette ittibâ-ı Sünnet-i Ahmediye (a.s.m.) en büyük bir maksad-ı insanî ve en mühim bir vazife-i beşeriye olduğu tahakkuk eder.
Mevlamızın varlıklara hadsiz bir merhameti olduğu gibi sınırsız bir muhabbetide vardır Allah bu kainattaki tum masnuatı yani sanatlı yaratılmış varlıkları süslendirmesiyle kendine aşık yaptığı gibi sevdirirde .Allah kendine muhabbet duyanları severde
madem öyledir dünyada ve ahirette nekadar güzellik ve mutluluk varsa Allah'ın muhabbetinin yanında ufak bir katredir varlıklardaki güzellikler bir hiçtir o güzellerde Allah adına sevilirse güzeldir eğer menfaatiniz için sevip karşılık bulamadığınızdada onları kötülemek bütün bütün azaptır .Rabbimizin rızasına ermekte Sevgili Peygamberimizin sünnetlerini uygulamaktan geçer ona uyan Allah'ı bulur onu bulmayan başa bela bulur.
sünnette edep ve keramet vardır ona karşı olan ne kadar
kayıptadır hesab edilsin Sevgili Peygamberimizin sünnetine müracat etmek en büyük saadet ve insanlık şerefidir