Evliya Kasım Paşa
rahmetullahi aleyh
bir gün derede abdest alacaktır.
Hava da çok sıcaktır.
O sırada bir nasrânî,
Şarap yüklü katırı ile
çıkagelir.
Köprüden geçerken katır ürker,
yıkılır yükler.
Büyük Velî, abdestini yarım bırakır.
Koşup yardım eder adama.
Yükleri, birlikte yüklerler hayvana.
Nasrani duygulanır.
Teşekkür edip ayrılır.
Az sonra bir dükkânın önünde durup,
yükleri içeri taşır.
Lâkin şişeleri gören dükkân sahibinin
suratı asılır.
Ben senden (Sirke) istemedim ki,
(Şarap) istedim!
der.
Gerçekten de
şişelerde(Sirke)vardır.
Nasrânî ne diyeceğini bilemez.
Az önceki hâdiseyi düşünür.
Ve başlar ağlamaya.
Kalbine
tatlı birşeylerin
aktığını hisseder.
Hızla geri döner.
Evliyâ Kasım Paşa hazretleri’ni bulup;
Bana İslâmı anlat!
der.
Kelime-i şehadeti
söyler.
Hattâ talebesi olur.
Ve bir daha ayrılmaz yanından.