-
Sabir edenler
SABIR EDENLER
Sabır; acıya, zorluğa, haksızlığa ve başa gelen üzücü olaylara dayanma gücüdür. Bir felakete veya belaya uğrayanın telaş ve feryat etmeden, her şeyin Cenâbı Allah'tan geldiğinin bilinci ile, bu sıkıntıya sonuna kadar tahammül göstermesidir. İman sahibi; Cenâbı Allah'a sığınıp tevekkül ederek her türlü ıztıraplara isyan etmeden katlanır ve sonunda ise mutlaka Cenâbı Hakk'ın vereceği en iyi karar ile esenliğe kavuşacağını bilir. Kalem 68/48: " Rabbinin hüküm vermesi için sabret..."
İlâhî Yasa'ları yerine getirmelerde yani emir ve yasaklar da nefsin kötü isteklerine direnebilmek sabrın zaferidir. Sıkıntı, hastalık, kötülüklere karşı koyma; ancak sabır gücü ile mümkün olur. Kulun sabırlı olması dışında, başkalarına da tavsiye etmesi, Kur'ân hükmü gereğidir. Sabır sırrı ile benlikler, olgunlaşarak sonsuz kurtuluşa ulaşırlar.
ALLAH SABREDENLERİ SEVER
3/146: ...Şüphesiz ki Allah, sabredenleri sever.
2/153: ... Allah, sabredenlerle beraberdir.
Allah, şüphesiz ki sabredenleri sever. Allahü Teâlâ'nın bir isim sıfatı da Sabur'dur. Sabır sahibi olanlarda Yüce Yaratıcı'dan bir belirti, bir görünüş var demektir. Cenâbı Allah, sabredenlerin dostu ve velisidir, onların bütün yardım dileklerini kabul eder ve onlarla hep beraberdir.
PEYGAMBERLER SABIR EDENLERDİ
21/85-86: İsmâil'i, İdrîs'i, Zülkifl'i de hatırla. Bunların her biri de sabır edenlerdi. Hepsini rahmetimize soktuk...
46/35: O halde azim sahibi peygamberlerin sabrettikleri gibi, sen de sabret...
Sabır, Cenâbı Allah'ın lütfettiği en büyük nimetlerdendir. Kur'ânı Kerîm'de ismi geçen bütün peygamberlerin en belirgin özelliklerinden biri de sabır sahibi oluşlarıdır. Onlar; sıkıntılara, eziyetlere, imansızların düşmanlıklarına azim ile tahammül ederek sabreden Büyük Ruh'lardır.
ALLAH HÜKÜM VERİNCEYE KADAR SABRET
10/109: Sana vahyedilene uy ve Allah hüküm verinceye kadar sabret. O, hakimlerin en hayırlısıdır.
2/177: ... Takva sahipleri sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder...
3/200: Ey iman edenler! Sabredin ve sabır yarışında düşmanlarınızı geçin...
Sabır; acılara ve zorluklara dayanma gücüdür. Her şeyin Allah'tan geldiğini bilen iman sahibi, Allahü Teâlâ'ya sığınarak sabreder. İnsanların olgunlaşması ancak sabır sırrı ile mümkündür. Sabredilmeli, sonunda iman edenler için en hayırlı hükmü Cenâbı Allah verecektir.
Sıkıntı, eziyet, haksızlık, hastalık, sakatlık, fakirlik v.s. gibi ıztıraplar da, isyan etmeden onlara karşı koymak, direnmek ve sabır ederek tevekkül (Allah'ı vekil etme) sahibi olunmalıdır. Nefsin kötü eğilimlerini dizginleyerek, İlâhî Yasa'ların emir ve yasaklarına uyma sabırlılığı gösterilmelidir. Savaş zamanlarında; düşmana karşı hazırlıklı olmak, yılmamak, bütün gücünü seferber ederek sonuna kadar sabırla karşı koymak suretiyle düşman geçilmelidir. Ancak sabır ile zafere ve mutluluğa ulaşılır.
MUTLAKA İMTİHAN EDİLECEKSİNİZ
2/155: Biz sizi korku, açlık, mallardan, canlardan ve mahsullerden yana eksiltme ile mutlaka imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele.
3/186: Yemin olsun ki, mallarınız ve canlarınız hususunda mutlaka imtihan edileceksiniz... Sabreder, takvaya sarılırsanız işte bu, iş ve oluşların en zorlularındandır.
İnsanlar, yaşam boyunca birçok zorluklarla karşılaşması bir yaratılış gereğidir. Olgunlaşarak kemale erme bu devreleri geçirmekle mümkündür. Kur'ân; bütün bu acılara sabır sırrı ile karşı koymamızı, ilâhî imtihan'ı ancak böylelikle kazanabileceğimizi vurgulamaktadır.
Aile fertlerinin ve yakınların ölümleri ile yaşanan büyük sıkıntılara sebep olan can kayıpları; gayrimenkul, altın, para, zinet gibi mal kayıpları; ölüm korkusu, hastalık korkusu, savaş korkusu, açlık korkusu, malların yok olabileceği gibi korkular; ticarî yatırımlardaki zararlar ve pek çok emeklerle yetiştirilen meyve, sebze, tahılın bozulması ile uğranılan muhsül kayıpları gibi sıkıntılar, maddî manevî acılar hep olgunlaşma için gerekli birer imtihandır. İman sahipleri, karşılaştıkları her sıkıntıyı tabii olarak karşılar ve sabır gücü ile onlara katlanır, Allahü Teâlâ'ya sığınarak da şöyle yakarır: Bakara 2/156: " Biz Allah içiniz ve sonunda dönüp O'na gideceğiz. " Kemale ermiş benlikler de, herşeyin Cenâbı Allah'tan geldiğinin gerçeği ile, acıları da mutlulukları da aynı zevk içinde yaşarlar. Çünkü iman sahibinin başına gelen her şey bir gizli sebebin gereğidir. Mü'minler; her oluşun Dünyadaki ve ahiretteki kurtuluş ve mutlulukları için yaratıldığı gerçeğini bilmektedirler.
SONUÇTA MUTLULUK SABIR EDENLERİNDİR
11/49: ... Sabırlı ol. Sonuç takva sahiplerinindir.
2/157: İşte sabredenlerin üzerine Rablerinden selâmlar, bereketler var, bir rahmet var. İşte bunlar iyiye ve güzele ermiş olanlardır.
Allah'ı tanımayanların, zalimlerin, kibirlilerin, bozguncuların durumları sizi aldatmasın. Onların sonu çok kötü olacaktır. Âli imrân 3/196-197: " Allah'ı tanımayanların öyle bolluk içinde şehir şehir dolaşmaları seni sakın aldatmasın. Azıcık bir nimetlenmedir o. Sonra onların varacağı yer cehennem olacaktır. O, ne kötü döşektir." Allahü Teâlâ'ya sığınarak Kur'ânı Kerîm'i uygulayanların sonu mutlaka, takvaya sarılanlarda olduğu gibi zafer ve mutluluk olacaktır. Öyle ise inkarcıların gösterişli gibi görünen hayatlarına hiç aldırma, sabırlı ol!
Cenâbı Allah'a tam bir teslimiyet gösteren, sabır sahibi kullar üzerine Rab'lerinden müjdeler var: Onlara selâm olsun, affa uğrayanlar, rahmet ve sevgiye ulaşmış olanlar, onların ta kendileridir.
SABIR VE NAMAZ İLE YARDIM İSTEYİN
2/153: Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile yardım isteyin. Hiç şüphesiz ki, Allah sabredenlerle beraberdir.
6/34: Yemin olsun ki, senden önce de Peygamberler yalanlanmış fakat yalanlanmalarına ve eziyet görmelerine sabretmişlerdi. Nihayet yardımımız onlara ulaştı.
16/127: Sabret! Senin sabrın da ancak Allah'ın yardımıyladır. Onlara karşı üzülme. Yaptıkları hileden dolayı sıkıntıya düşme.
İlâhî yasaları tatbik etmek, bir takım zahmet ve eziyetlere katlanmayı gerektirir ki, bu da nefse zor gelmektedir. Nefsin bir takım alışkanlıklarından ve isteklerinden fedakârlık etmek mecburiyeti ile karşılaşılır. İşte bu zorlukları yenmenin sırrı, sabırdır. Cenâbı Allah: " Sabır ve namazla Ben'den yardım isteyin. Zaten Ben hep sabredenlerle beraberim. " diye buyurmakla sabrın erdirici sırrını vurgulamaktadır.
Ey Resulüm! Senden önce birçok Peygamberler de yalanlanmış ve eziyet görmüştü. Ancak onlar hep sabretmişlerdi. Nihayet yardımımız da kendilerine yetişmişti. İşte sen de onlar gibi sabret. Yardımımız mutlaka gelecektir. O zamana kadar çekeceğin sıkıntılara katlan. Zaten senin sabrın da ancak Allah'ın yardımıyladır. Allah'tan sabır ve namaz ile yardım isteyin, sabrının sonu mutlaka zafer ve mutluluk ile bitecektir.
BAŞKALARINA DA SABRI ÖNER
90/17: İman edip de sabır... öğüt edenlerden olmaktır.
103/13: Yemin olsun zamana ki, insan mutlak bir zarardadır. Ancak iman edip ... birbirine hep sabrı öğütleyenler bunun dışındadır.
İman edenler için, sabır sırrını bilmek ve nefsine uygulamak yeterli değildir. Bunu başkasına da tavsiye etmek, öğretmek bir kulluk görevidir.
-
Cevap: Sabir edenler
SABIR
Acıya katlanma, sıkıntı ve meşakkatlere karşı soğukkanlılıkla mukavemet etme, aklın ve dinin gösterdiği yolda sebat etme.
Sabır ruhun bir melekesidir, güzel bir huydur. Tahammülü zor ve nefse ağır gelen şeylere katlanmak ancak sabır ile olur. Bir hakkı müdafaa ve muhafaza etmek için gösterilen sebat, sabretmekle mümkündür. Allah'ın emirlerini yerine getirmek, aklın ve dinin hoş görmediği ve nefsin meşrû olmayan istek ve arzularına mukavemet edebilmek, hayatta elde olmadan başa gelen ve insana büyük elem ve keder veren bela ve musîbetlere karşı koyabilmek ve bunların üstesinden gelebilmek için sabırlı olmak ve sabretmeye alışmak lazımdır.
Bütün faziletlerin anası, hayatta muvaffak olmanın ve kemale ermenin sırrı bu güzel özelliktir. Her türlü rezaletin sebebi sabırsızlık veya gerektiği kadar sabır gösterememektir. Sabır her faziletin üstünde bir değer taşır. "Şüphesiz Allah Teâlâ sabredenlerle beraberdir" (el-Bakara, 2/153, 155).
Sabrın sonu selamettir, başarıdır. Sabır acıdır. Fakat sonucu tatlıdır. Hz. Peygamber (s.a.s); "Sabreden başarıya ulaşır' ; "Sabır başarının anahtarıdır"; "Sabır bir ışıktır"; "Sabır cennet hazinelerinden bir hazinedir"; "Sana sıkıntı veren şeylere karşı sabretmende bir çok hayır vardır" buyurarak sabrın faziletini anlatmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.s); "Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür" (Buhârî, Cenâiz, 32) sözüyle bir felaketle ilk karşılaştığı zamandaki sabrın önemini vurgulamıştır. Sabretmek, mahkûmiyete, meskenete ve zillete razı olmak, haksız tecavüzlere, insan haysiyetine gölge düşürecek saldırılara katlanmak ve bunlara ses çıkarmamak anlamına gelmez.Çünkü meşru olmayan şeylere karşı sabretmek caîz değildir. Bunlara karşı içten elem duymak ve bunlarla mücadele etmek gerekir. İnsanan kendi gücü ve iradesiyle üstesinden gelebileceği kötülüklere katlanması ya da karşılayabileceği ihtiyaçları karşısında gevşemesi sabır değil, acizlik ve tembelliktir. Rasulullah (s.a.s); Ya Rabbi! Acizlikten ve tenbellikten sana sığınırım” (Buhari, Cihad, 25) diye dua etmiştir.
Bazı sıkıntılar vardır ki, kulun irade ve gücünü aşar. Böyle felaketler başa geldiği zaman heyecana kapılmadan ve şikayet etmeden takdir-i ilâhiye razı olup sabretmek müminlerin özelliklerindendir. Nitekim Cenab-ı Allah Kuran-ı Kerimde sabr-ı cemili (güzel sabır) emretmektedir. (Yusuf, 12/18). Rasulullah (s.a.s) Sabr-ı cemil şikayet edilmeyen sabırdır” buyurmuştur. Aslında elden bir şey geldiği zamanlarda sabırsızlık gelmediği zamanlarda sabırsızlık göstermenin bir faydası yoktur ve lüzumsuz bir harekettir.
Kur'ân-ı Kerim'in yetmişten fazla ayetinde zikredilen sabır, insan tabiatına aykırı olan zorunlu hallere uymak ve güçlüklere karşı koymak demektir. Sabrın gâyesi, beklenmedik olaylar, içine düşülen güçlükler karşısında tedirgin olmamak, paniğe kapılmamak ve tahammül göstermektir. Allah Teâlâ sabredenlere mükâfatını hesapsızca vereceğini müjdelemiş ve onları övmüştür.
Mü'minler, çoğu zaman sırf inandıkları için Allah düşmanlarının zulüm ve kötülüklerine hedef olurlar; çeşitli işkencelere uğrar, onlarla savaşmak zorunda kalırlar. İşte bu durumda sabır, mü'minin güç kaynağı, imanının koruyucusudur. Hz. Musâ'ya inananlara Firavun eziyet etmek isteyince onlar: "Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır ve bizi müslüman olarak öldür" (el-Araf 7/126) diye duâ etmişlerdi. Sevgili Peygamberimiz ve ilk müslümanların, yapılan işkence ve eziyetlere nasıl sabır ve tahammül gösterdikleri bilinen bir husustur.
İbadetlerin nefsimize ağır gelen yönleri de sabırla hafifler. Böylece huzur içinde günde beş vakit namaz kılar, sıcak yaz günlerinde hiç bir sıkıntı duymadan oruç tutarız. Diğer ibadetler ve ahlâkî davranışlarda böyledir. Aşağıdaki âyetler bunu göstermektedir:
"Her kim sabreder ve suç bağışlarsa, bu hareket arzu edilen en iyi işlerdendir" (eş-Şurâ, 42/43); "İçinizden mücahitleri ve sabredenleri belirtelim diye sizleri mutlaka imtihan ederiz. Haberlerinizi de denetleriz” (Muhammed, 47/31).
Çoğu zaman insan nefsine uyar; Allah Teâlâ'nın emirlerine uyup yasaklarından kaçınmak ona zor gelir, nefse hoş gelen fena arzularını tatmin etmek ister, iyilik ve faziletlerden kaçınır. Meselâ; cebindeki parasını eğlence ve zevkleri için harcamak, bir yoksula vermekten daha hoş gelir. Bir çocuk için oyun oynamak, ders çalışmaktan daha ilgi çekici görünür. Gezip tozmak, çalışıp kazanmaya tercih edilir.
İşte bu durumda, insanın, kendisine zor gelse bile, iyi olanı, faydalı olanı seçmesi, sabır ve tahammülle onu yerine getirmeye çalışması çok güzel bir davranıştır.
Ayrıca insanlar hayat boyunca, bolluk veya yokluk içinde kalabilir, sağlıklı iken hastalanır, sel, deprem, yangın gibi felâketlerle karşılaşabilir; bütün bu durumlarda insanın en büyük dayanağı sabırdır. Aksine davranış, insanı Allah Teâlâ'ya isyana ve nankörlüğe sürükler. Cenab-ı Hak bu konuda şöyle buyurmuştur: "Doğrusu kim Allah'tan korkar ve düştüğü felâkete sabrederse; muhakkak ki Allah iyilik edenlerin mükafatı boşa, çıkarmaz" (Yusuf, 12/90).
Peygamberler sabrın en büyük örnekleridir. Çünkü onlar bütün güçlükleri sabırla karşılamışlardır. Dileğimiz Allah (c.c.)'ın bizi, "belâlarına çok sabreden ve nimetlerine çok şükreden" kullarından eylemesi olmalıdır (İbrahim, 14/5).
Sabrın sonu selâmettir. Sabır, iman ve ibadetin, ilim ve hikmetin, kısaca bütün faziletlerin başıdır. Sabırlı insan iyi insandır. İyi işler yapıp birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin kurtuluşa ereceklerini Allah Teâlâ haber vermiştir. Sabır zafere giden yoldur (el-Asr, 103/1-3).
Peygamber Efendimiz; "Sabır ve tahammül gösteren kimseyi Cenab-ı Hakk sabırlı kılar. Sabırdan daha hayırlı ve geniş bir nimet hiç bir kimseye verilmemiştir" (Tirmizi, Birr, 76).
"Hoşlanmadığın şeye sabretmende büyük fayda vardır" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 307) buyurmuştur.
Ayrıca Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor:
"Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz; sabredenleri müjdele" (el-Bakara, 2/ 155).
Bu ve benzeri âyetlerden Allah Teâlâ'nın insanları çeşitli sıkıntılara uğratarak imtihan ettiğini ve bu imtihanı sabredenlerin kazandığım öğreniyoruz.
Sabırla bütün zorluklar halledilmekte, her türlü engel aşılmaktadır. Onun için atalarımız: Sabırla koruk, helva olur" demişlerdir.
Hz. Peygamber şöyle buyuruyor:
"Mü'minin işi hayrete şayandır. Zira işinin hepsi onun için hayırlıdır. Bu özellik yalnız mü'mine özgüdür. Zira sevinirse şükreder. Bu ise onun için hayırlıdır. Başına belâ gelirse sabreder. Bu da onun için hayırlıdır" (Riyâzüs-Sâlihin, 1, 54).
Bizim için mutlaka hayırlı olduğuna inandığımız sabır, bütün peygamberlerin ortak sıfatıdır. Allahın dinini tebliğ ederken hepsi çeşitli sıkıntılara uğramış, kendilerine eziyet edilmiş, yurtlarından çıkarılmış. Hükümdarlar tarafından zindana atılmış ama onlar daima sabretmişlerdi. Kuran-ı Kerimde peygamberlerin sabrını dile getiren pek çok ayet-i kerime vardır. Rasulullahın hayatı ise baştan sona en güzel sabır örnekleri ile doludur. Bu sebeple her müslümana düşen görev, kurtuluşun sabırda olduğunu düşünerek, Allahtan sabır dilemek ve sabırlı olmaktır.
Şamil İA