HABİB-I NECCAR Hazretleri
HABİB-I NECCAR Hazretleri
HZ. İSA’NIN ELÇİLERİ
( Yahya ve Yunus)
Hz.İsa (a.s.) otuz yaşında iken ona peygamberlik görevi verildi. Üç yıl süreyle kavmini ilâhi dine davet etmesine rağmen sadece on iki kişi iman etti. Bunlar Hz. İsa’nın havarileridir.
“Meryem oğlu İsa şöyle dedi: - Ey İsrailoğulları! Ben size Allah’ın elçisiyim. Benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek olan Ahmed adındaki bir peygamberi (Hz.Muhammed’i) müjdeleyici olarak geldim.” (Kur’an-ı Kerim 61/6)
“Allah, benim de Rabbim; sizin de Rabbinizdir. Öyle ise ona ibadet ediniz. Doğru olan yol budur. İsa onların inançsızlığını sezince; Allah yolunda bana kim yardım eder? dedi.
Havariler: Biz Allah yolunun yardımcılarıyız. Allah’a inandık. Şahit ol ki, Biz Müslümanız. dediler” (Kur’an-ı Kerim 3/51-52)
Hz.İsa kendine ve inananlara karşı Kudüs’de Yahudilerin ölüm planı hazırladıklarını sezince Havarilerini çeşitli ülke şehirlerine ilâhi dinin davetçileri olarak gönderdi. Havarilerden Yahya (Yuhanna) ile Yunus (Pavlos)’u Roma halkını ilâhi dine davet etmeleri için Antakya şehrine gönderdi.
“Onlara, o şehir halkını misal getir. Hani onlara elçiler gelmişti. Biz onlara iki elçi gönderdiğimizde, o ikisini yalanladılar. Bunun üzerine üçüncü bir elçi gönderdik.
Elçiler: Rabbimiz biliyor, biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz. Bizim görevimiz, Allah’ın emirlerini size duyurmaktan başka bir şey değildir, dediler.” (Kur’an-ı Kerim 36/13-17)
Hz. İsa’nın iki elçisi Yahya ve Yunus Antakya halkını ilâhi dine davet ederek, son peygamber Hz. Muhammed’in (s.a.v.) geleceğini müjdelediler. Allah’ın izniyle hastaları iyileştirip, körlerin gözünü açıp ve ölüyü diriltilerek elçi olduklarını ispatladılar.
Şehir halkı bu elçileri yalanladı ve Hükümdar Antiochi onları hapsetti. Bunun üzerine Hz. İsa üçüncü elçi olarak Şem’un Safa’yı (Batris) Antakya’ya gönderdi, bu sayede hapisten kurtuldular.
ŞEM’UN SAFA
(Üçüncü Elçi)
Hz.İsa daha önce gönderdiği elçilere destek olsun diye Antakya şehrine üçüncü elçi olarak havarilerinden Şem’un Safa’yı (Batris) gönderdi (M.S.33). Çok dikkatli davranan Şem’un kendisini elçi olarak tanıtmadı.Tedbirli ve akıllı davranışıyla saray halkına karşı dostluk sağlayarak güven kazandı. Böylece hükümdara hapishanedeki elçileri hatırlatarak onlarla konuşmasını ve onları dinlemesini tavsiye etti. Hükümdar isteği kabul ederek elçileri çağırdı.
Şem’un: Ey elçiler! Sizi buraya kim gönderdi?
Elçiler: Allah’ın peygamberi, Hz.İsa gönderdi.
Şem’un: İlahi görevle geldiğinizi ispat edecek bir deliliniz var mı?
Elçiler: Allah’ın izniyle hastaları iyileştirir, körlerin gözünü açarız ve ölüyü diriltiriz dediler.
Hükümdar: Yedi gün önce ölmüş henüz defnolunmamış bir genç var, onu diriltebilir misiniz?
Bunun üzerine elçiler açıktan, Şem’un ise gizlice dua yapmaya başladılar, gencin dirildiğini gören Hükümdar, hayret içinde kaldı.
Şem’un: Ey hükümdarım! Sizde taptığınız putlara dua edin size yardım etsinler ve siz üstün gelin.
Hükümdar: Ey Şem’un! Senden gizlim yoktur. Bu putlar işitmez, görmez, bilmez ve bir şeye güçleri yetmez dedi.
Şem’un: O halde elçilerin dininin hak olduğu açık olarak anlaşıldı dedi.
Bunun üzerine hükümdar iman etmişse de, halk elçileri yalanlamışlardır.
Mezarı camide bulunmaktadır. Çok tanrılı dönemde Roma halkını Allah’a inanmaları için Antakya’ya iknaya Hz. İsa tarafından gönderilen elçiler Yuhanna, Pavlos ve Şemun Safa’nın da mezarları cami içinde yer aldığına inanılmakta ve kabirleri bulunmaktadır.
Anadolu’nun ilk camii olan Habib-i Neccar Antakya’da yapılmış ve Müslümanlık Anadolu’ya buradan yayılmaya başlamıştır. Habib-i Neccar Camii Hz. Ömer’in Komutanlarından Ebu Ubeyde Bin Cerrah Tarafından M.S 636 yılında inşa edilmiştir.Hz. İsa’nın Havarilerine ilk inanan Habib-i Neccar bir inanç abidesi ve Kuran-ı Kerimde Yasin suresinde övülen bir şehittir.
Antakya'nın Ata Köprüsü yakınında bulunan ve yapıldığı dönem itibariyle Antakya’nın en eski camisi olan Ulu Cami’nin Memlük dönemi eseri olduğu sanılmaktadır. Kitabelerden, caminin ve minaresinin çeşitli dönemlerde tamir edildiği sanılmaktadır.
Antakya’da bunlardan başka Mahremiye Camii, Nakip Camii, Yeni Camii, Civelek Camii, Meydan Camii ve Şeyh Ali Camii gibi hepside Osmanlı dönemi eseri olan camiler vardır. Bunlar Kubbeli ve ahşap çatılı olmak üzere iki ayrı tipte inşa edilmiştir.
(2)
MÜJDELENEN ŞEHİD
HABİB-İ NECCAR
Antakya’lı bir Allah dostu olan Habib-i Neccar, bir inanç abidesi ve Kur’an-ı Kerim’de Yasin Suresinde övülen şehittir. Marangozluk yaptığı için Neccar ismiyle anılmıştır. Şehrin yakınında bulunan dağdaki mağarada Allah‘a ibadet ediyor ve puta tapanlardan ayrı yaşıyordu. Dağda koyunlarını otlatırken iki elçiyle karşılaştı (M.S.33). Onlara kim olduklarını ve nereden geldiklerini sordu.
Elçiler, “Biz Hz. İsa’nın elçileriyiz. İnsanların putları terk edip Rahman olan Allah’a ibadet etmelerini hatırlatmak ve gelecek olan son peygamber Hz. Muhammed’i müjdelemek üzere geldik” dediler.
Habib Neccar : İlahi elçi olduğunuzu ispat edecek bir deliliniz var mı?
Elçiler, “ Biz Allah’ın izniyle hastaları iyileştirir, körlerin gözünü açar ve ölüyü diriltebiliriz” dediler.
Habib Neccar, iki yıldan beri hasta olan çocuğunu onlara gösterdi ve onu iyileştirmelerini istedi.
Elçiler Allah’a dua ettiler ve çocuk iyileşti.
Bunun üzerine Habib-i Neccar, elçilerin davetini kabul etmiş ve müjdelenen son peygamber Hz. Muhammed’in geleceğini 600 sene önceden kabul ederek O’na iman etmiştir. Elçilerin davetini kabul etmeyen halkın, onları öldürmek istediğini duyan Habib-i Neccar şehrin uzağından koşarak gelmiş ve halka nasihat ederek, elçilere inanmalarını istemiştir.
“ Şehrin öbür ucundan koşarak bir adam geldi. Ey kavmim! Bu elçilere uyunuz! dedi. Sizden herhangi bir ücret istemeyen bu kimselere tabi olun. Çünkü onlar hidayete ermiş kimselerdir.” (Kur’an-ı Kerim 36/20-21)
Şehir halkı O’nun nasihatını dinlemedi, Habib-i Neccar’ı taşlayarak öldürdüler. Şehit olan Habib-i Neccar Allah tarafından Cennetle müjdelendi.
“Gir Cennete denildi. Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama mazhar olanlardan kıldığını keşke kavmim bilseydi dedi.” (Kur’an-ı Kerim 36/26)
...