-
Biraz Tutarlılık
Biraz Tutarlılık
13 Mart 2008 Perşembe
Aklın gereğini istiyoruz: TUTARLILIK
Bu ülkede akıl kaç para eder, vicdan ne iş görür. İnsanlar yaptıklarını çocuklarına nasıl anlatırlar bilemiyorum. Gün geçmiyor ki akıllara ziyan bir uygulama, mantık ölçülerini alt üst eden bir manzarayla karşılaşmayalım. Çok şey istemiyoruz efendim, sadece tutarlılık. Küçük bir çocuğun bile kurabildiği basit mantık bağlantısını … Yeter artık! Her türlü garabete, deli saçmasına “ Burası Türkiye” çaresizliğiyle katlanamayacağız. Karnımız ağrıyor, bunaldık.
İnsanlar inandığı gibi davransa ne olurdu sanki? Maskeler , utanç verici U dönüşleri, omurgasızlığın her türlü rezilce tezahürü… Söylemler yapılanların kıyısından bile geçmiyor. “ Ama siz dün şöyle söylemiştiniz.” Dendiği zaman “Dün dündür, bugün bugündür.”diyenleri nasıl hazmettik. İnandıklarımız, doğrularımız farklı olabilir; ancak karşımızdakinin söyledikleriyle yaptıklarının örtüşmesini beklemek hakkımız değil mi? Birilerinin menfaatleri, duyguları söz konusu olduğu zaman iş değişiyor, U dönüşünün ucu hemen karanlığa saplanıyor. Bir şey ya iyidir ya da kötüdür. Hesaplarına gelmediği zaman nasıl iyi kötü oluveriyor. Aklın azami müşterekleri yok mu?
Yıllarca özgürlük, adalet, eşitlik, cumhuriyet diye bağır, sonra özgürlük, adalet ve eğitim hakları gasp edilmiş mağdur, mazlum bir kesime bu haklar verilmesin diye meydana çıkıp slogan at. Bize tanınan haklar başkasına verilmesin diye yaygara koparmak vicdanıma batıyor. Çevremdekilerin bu korkunç egoizmini, sebebini bir türlü anlayamadığım nefretlerini anlamış değilim. Ülkemde ilk defa bazı insanların başkasının hakları verilmesin diye gösteri yaptıklarını görüyorum. Cenabı Hakk insanı mükerrem bir varlık olarak yaratmıştır. Yanlış yapanlar çıkabilir ancak insanlığın ortak vicdanı bütün yanlışları zamanla tasfiye eder. Hiç şüpheniz olmasın ki çocuklarımız bir gün hesap soracaklar, tarih bizi yargılayacak. Tutarsız, davranışlarımız kamu vicdanına kök salmayacaktır. Bana özgürlük, başkasına esaret; hakkımı ver, başkasının boynu kırılsın diyenler vicdanlarına, tarihe, çocuklarına hesap verecekler. “ Düşüncenizden nefret ediyorum; ancak düşüncenizi özgürce savunabilmeniz için ölmeye hazırım.” Diyen düşünce adamının faziletinin kırıntısı bize de nasip olacak mı acaba?
Binlerce yıllık bir medeniyetin çocuklarıyız. Ecdadımız özgürlüğün, adaletin, insanlığın timsaliydi. Bize ne oldu sahi! Yetmiş iki milletle beraber bin yıl kardeşçe yaşadık. Ermeni’si Rum’u Yahudi’si komşumuzdu, arkadaşımızdı. Biz beraber yaşama kültürünü en medeni milletlere öğretmiş iken sokak ortasında kardeşimizi mi boğacağız? Kim kime düşman? Bu güzel ülkede biz varız, bizden başkası yok ki!
“Bir ağaç gibi tek ve hür
Bir orman gibi kardeşçesine” diyebilsek, işimize gelse birazcık tutarlı olabilsek… Affedersiniz çok şey istedim!
Celal Kaplan