Hadis-i Şeriflerde Cihad Kavramı
“Allah yolunda cihad ediniz. Çünkü Allah yolundaki cihad, Cennet kapılarından bir kapıdır ki, Allah onun sebebiyle (mücâhidi) hüzün ve kederden korur.” (Ahmed bin Hanbel, V/214)
“Müşriklere karşı mallarınızla, canlarınızla ve dillerinizle cihad edin.” (Ebû Dâvud, Cihad 18, hadis no: 2504; Nesâî, Cihad 1, 2, 48)
"Cihad kıyâmete kadar devam edecek bir farzdır" (Ebû Davûd, Cihad, 33)
“Bu din, dâima ayakta duracak, Kıyâmet kopuncaya kadar da mü’minlerden bir grup onun yolunda cihad edip savaşmaktan asla vazgeçmeyecektir.” (Buhârî, Nafakaat 3; Müslim, İmâre 172; Ebû Dâvud, Sünne 16; Ahmed bin Hanbel, II/413, 467)
"Mekke'nin fethinden sonra artık hicret yoktur, fakat cihad ve niyet vardır..." (Buhâri, Cihâd, 1)
“İçinden samimi şekilde Allah yolunda cihad etmeyi temenni eden kimse, sonra ölse de, öldürülse de şehid sevabı kazanır.” (Tirmizî, Fezâilü’l-Cihad 21; Ebû Dâvud, Cihad 42; Nesâî, Cihad 25)
“Allah benden evvel hiç bir ümmete bir nebi göndermemiştir ki, ümmet içinde kendisine yardımcı olan havârîlere, yerleştirdiği geleneklere göre hareket eden arkadaşlara ve emirlerine itaat eden dostlara sahip olmamış olsun. Sonra bunları bir nesil takip eder. Onlar yapmadıklarını söyler, emredilmeyen işleri yaparlar. Bunlarla eli ile fiilen mücâdele eden mü’mindir, dili ile mücâdele eden mü’mindir, kalbi ile mücâhede eden mü’mindir. Bunun dışında kalanların hardal tanesi kadar da olsa imanları yoktur." (Müslim, İman 20)
"Zâlim bir hükümdar/yönetici karşısında hak ve adâleti açıkça söylemek, büyük bir cihaddır." (İbn Mâce, Fiten, hadis no: 4011;Tirmizî, hadis no: 2265)
"Kim Allah yolunda (cihad için) bir şey infak edip harcarsa, ona (verdiğinin) yedi yüz misli (ecir/sevap) verilir." (Tirmizî, Fezâilü’l-Cihad 4, hadis no: 1625; Nesâî, Cihad 45)
Cevap: Hadis-i Şeriflerde Cihad Kavramı
Bir kul Allah yolunda (cihadda iken) bir gün oruç tutarsa, bu oruç sebebiyle Cenâb-ı Hak onun yüzünü yetmiş senelik mesâfeden cehennem ateşinden uzaklaştırır.” (Buhârî, Cihad
36; Müslim, Sıyâm 167-168; Ebû Dâvud, Cenâiz 3; Tirmizî, Fezâilü’l-Cihad 3; Nesâî, Sıyâm 44; İbn Mâce, Sıyâm 34)
“Bir kimse Allah yolunda (cihadda iken) bir gün oruç tutarsa, Cenâb-ı Hak onunla cehennem arasında yerle gök genişliğinde bir hendek açar.” (Tirmizî, Fezâilü’l-Cihad 3)
Ebû Hüreyre (r.a.) şöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.s.)’ın ashâbından bir kişi, içinde tatlı su gözesi bulunan bir dağ yolundan geçmişti. Burası çok hoşuna gitti ve: ‘Keşke insanlardan ayrılıp şu dağ kısığında otursam. Ama Rasûlullah (s.a.s.)’dan izin almadan bunu asla yapmam’ dedi. Sonra arzusunu Rasûlullah’a anlattı. Peygamberimiz: “Böyle bir şey yapma. Çünkü sizden birinizin Allah yolunda cihad etmesi/çalışıp gayret sarfetmesi, evinde oturup yetmiş sene namaz kılmasından daha fazîletlidir. Allah’ın sizi bağışlamasını ve cennete koymasını istemez misiniz? O halde Allah yolunda cihada çıkınız. Kim devenin sağılacağı kadar bir süre Allah yolunda cihad ederse, mutlaka cennete girer.” buyurdu.” (Tirmizî, Fezâilu’l-Cihad 17)
Rasûlullah (s.a.s.)’a: “Yâ Rasûlallah! Allah yolunda cihada denk hangi iş vardır?” denildi. “Ona denk bir iş bulamazsınız” buyurdu. İki veya üç defa aynı soruyu tekrarladılar; Rasûlullah (s.a.s.) her defasında “Ona denk bir iş bulamazsınız” cevabını tekrarladı. Daha sonra şöyle buyurdu: “Allah yolunda cihad eden kimsenin benzeri, gündüzleri oruç tutan, geceleri namaz kılan, Allah’ın âyetlerine hakkıyla itaat eden ve Allah yolunda cihad eden kimse, cepheden dönünceye kadar, namaza ve oruca hiçbir şekilde ara vermeyen kimsenin benzeridir.” (Buhârî, Cihad 1; Müslim, İmâre 110; Tirmizî, Fezâilu’l-Cihad 1; Nesâî, Cihad 17) (Buhârî’nin rivâyeti şöyledir: Bu soru üzerine Rasûl-i Ekrem: “Cihada denk olacak bir iş bulamıyorum ki! Allah yolunda cihad eden kimse yola çıktığında, sende mescidine girip hiç ara vermeden namaz kılmaya, hiç iftar etmeden oruç tutmaya güç yetirebilir misin?” Soruyu soran kişi: ‘Buna kim güç yetirebilir ki?!” dedi. (Buhârî, Cihad 1)
“Müslümanlardan bir şahıs, deve sağılacak kadar bir süre Allah yolunda cihad ederse, cennet onun hakkı olur. Allah yolunda yaralanan veya bir sıkıntıya düşen kimse, kıyâmet gününde yaralandığı gün gibi kanlar içinde Allah’ın huzuruna gelir. Kanının rengi zâferân gibi kıpkırmızı, kokusu da misk kokusu gibidir.” (Ebû Dâvud, Cihad 40; Tirmizî, Fezâilu’l-Cihad 21; Nesâî, Cihad 25)
“Cennette yüz derece vardır ki, Allah onları, kendi yolunda cihad edenlere hazırlamıştır. Her derece arasında gökle yer arası kadar mesâfe bulunmaktadır.” (Buhârî, Cihad 4, Tevhid 22; Nesâî, Cihad 18)
“Allah yolunda (cihad için) ayakları tozlanan kula cehennem ateşi dokunmaz.” (Buhârî, Cihad 16; Tirmizî, Fezâilü’l-Cihad 7; Nesâî, Cihad 9)
“Allah korkusundan ağlayan bir kimse, sağılan süt tekrar memeye girmedikçe cehenneme girmez. Allah yolundaki cihadın tozu ile cehennem dumanı bir kulun üzerinde birleşmez.” (Tirmizî, Fezâilü’l-Cihad 8, Zühd 8; Nesâî, Cihad 8
“İki göze cehennem ateşi dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz ve Allah yolunda nöbet bekleyerek geceleyen göz.” (Tirmizî, Fezâilü’l-Cihad 12)
“Kim Allah yolunda cihada gidecek bir gâziyi donatır, cihad için gerekli olan ihtiyaçlarını karşılarsa, bizzat cihada gitmiş gibi sevap kazanır. Cihada giden gâzinin arkada bıraktığı âilesine güzelce bakıp onların ihtiyaçlarını karşılayan da bizzat cihad yapmış gibi sevap kazanır.” (Buhârî, Cihad 38; Müslim, İmâre 135-136; Ebû Dâvud, Cihad 20; Tirmizî, Fezâilü’l-Cihad 6; Nesâî, Cihad 44)[/i]