-
Türk Çay Kültürü
Çay Deyip Geçmeyin Tamamen Kültür
http://www.biriz.biz/cay/kultur/caytar1.jpg
5000 yıllık tarihe sahip çay her ne kadar Türklerin yaşamına geç girmişse de temizgirmiş.
Gün boyunca çay içmemizin yanı sıra, kendimize özgü demleme usulü,ince belli cam bardaklar, kıtlama çay gibi katkılarımızla çayın kültür tarihine eklediklerimiz gözardı edilemez.
Bunlardan ilki, iyi bir çay demlemenin olmazsa olmaz kurallarından biri olan demliğin sıcak olması şartını, demliği çaydanlığın üstüne oturtularak, ustaca ve güzelce çözümlememizdir.
Buna karşın; çayın acıyıp tadının bozulmasını önlemek için;
demledikten sonra, çayı süzdürüp başka bir demliğe boşaltmıyoruz
o da işin ayrı bir yanı.
Peki Türk çay kültüründe olmayan; Amerikan icadı poşet çay, çay topları ve ağları,
fazla aromalı çaylar, çaya çok süt ve limon koymak, çayı metal demlikte demlemek
yani çaya karşı özensiz davranmak.
Türkler, Anadolu'ya gelmeden öncede çayı bilmelerine karşın; çayın Türkiye'ye
gelmesi ancak birkaç yüz yıl önceye dayanmaktadır. Çay içiminin
Anadolu'da yaygınlaşması 19. yüzyıldan itibaren olmuştur.
Türklerde çayın yaygınlaşmasına ilişkin şöyle bir hikaye anlatılır:
Hoca Ahmet Yesevi bir gün Hıtay sınırında Türkistan karyelerinden birine misafir olur.
O gün hava çok sıcak olduğu için çok yorulmuştur. Evine misafir olduğun
Türkmenin komşusunun zevcesi doğum yapmak üzeredir. Türkmen,
Hoca Ahmet Yesevi'den dua ister, Ahmet Yesevi de dua eder.
Allah'ın izniyle Türkmenin isteği hemen olur. Türkmen bu duruma çok memnun olur.
O yörenin önemli bir ikramı olan çay kaynatıp getirir. Hoca Ahmet Yesevi çayı sıcak
sıcak içince terler ve yorgunluğu gider. Sonra, "Bu şifalı bir şey imiş, hastalarınıza
bundan içirin ki şifa bulsunlar. Allah kıyamete kadar buna revaç versin" diye
dua etmiştir. İşte çay bundan sonra bütün Türkler arasında kullanılmaya başlamış
ve şifa verici bir içecek olmuştur.
Halk kültürü ve etnografyasında çay önemli bir yer tutar. Çay bugün sosyal
hayatımızda yerini dolduramayacak derecede sağlamlaştırmış, onun
etrafında oluşan kültürüyle birlikte yaşamaktadır
Sabah kahvaltısından gecenin geç saatlerine kadar hayatımızın içinde
bulunan çay, değişik kültürel değerlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Çayla ilgili; tekerlemeler, bilmeceler, mani ve türküler, ilahiler, efsaneler,
fıkralar, gelenek ve görenekler başlı başına kültürel değerlerdir. Hatta,
çay kelimesi Çince olduğu halde, sözlüklerde ve deyimlerde yerini bulmuş geniş bir
kelime ve deyim sayısına ulaşmıştır. Çay, Çay Bahçesi, Çay Bardağı, Çay Demlemek,
Çay Fincanı, Çay Fidanı, Çay Fidesi, Çay Kaşığı, Çay Takımı, Çay Vermek,
Çay Molası, Çaycı, Çaycılık, Çaydanlık, Çay Parası, Çayevi, Çaygiller,
Çayhane, Çay Kazanı gibi kelimelerin yanında; Tavşan Kanı Çay, Çay İçmek,
Kıtlama Çay, Çayı Höpürdetmek, Çay İkram Etmek, Paşa Çayı gibi deyimlerin
ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Yetiştirilmesinden, hazırlanıp tüketilmesine varana kadar olan çay kültürü,
bir çay etnografyasını da ortaya çıkarmıştır. Çay kesilmesine yarayan makaslar,
sepetler, kutular, demlikler, semaverler, çay kazanları, bardaklar, fincanlar,
kaşıklar, tepsiler vb. hepsi çay kültürünün etrafında oluşan etnografik maddelerdir.
-
Cevap: Türk Çay Kültürü
Bunlardan en önemlisi, çayın kendisinden ayırd edemeyeceğimiz semaver kültürüdür.
http://www.biriz.biz/cay/kultur/semaver2.jpg
Semaver 19. yüzyıldan itibaren Ortaasya'da yaygın olarak kullanılmaya başlanılmıştır.
Ahmet Yesevi'den gelen mirasla çayın şifalı olduğuna inanıldığı gibi, semaverin de şifa dağıtıcısı
olduğuna inanılır hale gelmiştir. İnsanlara bir hayat, muhabbet verici, dertlere deva olarak görülür.
Semaverin şifa dağıttığına o kadar inanılırdı ki hamam çıkışında ve mevlitlerde insanları rahatlatmak için
semaver kaynatılır ve çay içilirdi. Semaver edebiyatımızda da başlı başına bir yer tutmaktadır.
Semaver şifahaneye benzetilmiştir.
Daha düne kadar yurdumun kahve ve çay bahçeleri "cafe"lere özenerek cam
bardağı ortadan kaldırmış, porselen ya da cam fincanlarda servis yapmaya başlamıştı.
Bir de tabii poşet çay girdi ki yaşamımıza, "cafe"lerin dışında kimi evlerde de yüz
yıllık çay demleme usullerimiz hemen rafa kaldırıp demlik poşeti çaylar
fincanda sunulmaya başlandı. Allah'tan şimdilerde, turistlere porselen/seramik
fincanda poşet çay sunmanın pek de zekice bir şey olmadığı kavranmaya başlandı.
Bunda "Yunanlılar ince belli cam bardakta çay veriyormuş" haberinin etkisi
oldu mu bilmiyorum ama son zamanlarda, "cafe"lerden başlayarak,
çay bahçelerinde de çay severlerin ısrarı üzerine ideal boyutta olmasa da cam
bardaklar kullanılmaya başlandı. Hani şu nedense "Ajda Pekkan bardağı"
denen iri bardaklar. Ama gerçek çay severlerin gönlünde yatan küçük,
ince belli bardaklar tabii ki.
Gün boyunca çay içmemizin yanı sıra, kendimize özgü demleme usulü, ince belli
cam bardaklar, kıtlama çay gibi katkılarımızla çayın kültür tarihine
eklediklerimiz yadsınamaz, hele destanlarımıza, türkülerimize, ilahilerimize
ve manilerimize de girdiği hatırlanırsa...
http://www.biriz.biz/cay/kultur/ogulsiir.gif
-
Cevap: Türk Çay Kültürü
Kısaca çayın faydaları
Özellikle Türk insanı için sabah kahvaltılarının vazgeçilmezi çayın aslında bilmediğimiz bir çok özelliği var. Sütsüz ve şekersiz alındığı sürece kalorisi olmayan çay, vücudun su dengesinin korur, kahveden çok daha canlandırıcı ve tazeleyicidir...
1. Hazmı kolaylaştırır,
2. Harareti teskin eder,
3. Bedeni dinlendirir,
4. Uykuyu izale eder,
5. Kardeşler arasına muhabbeti getirir."
-
Cevap: Türk Çay Kültürü
Türk ailesi çay kültürü ile tarif edilirse :)
Aile de çay da bizim kültürümüzün olmazsa olmaz parçaları... Sabah akşam çay içen Türk ailesi çay kültürü ile tarif edilirse ortaya nasıl bir şey çıkar diye merak eden varsa, işte o tahmin:
Çayın alt demliği evdeki kaynanadır; devamlı kaynar durur? Üst demlik evdeki gelindir; alt demlik kaynadıkça o olgunlaşır, demlenir... Gelinin kocası ise bardaktır; biraz kaynana doldurur onu biraz da gelin... Çocuklar çayın şekeridir; tat verir... Görümce ise çay kaşığıdır; arada bir gelir ve karıştırır gider... Kayınpedere gelince; o da bardak altıdır; dökülenleri bir araya toplar...
Çay deyip de geçmemek lazım... Bir durmak, bir düşünmek, bazen de düşünmeden tadına varmak lazım. :)