Kendilerini israf edenler ordusu
Allah kelamında, “Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz.” ayeti gibi birtakım ayetler, insanı maddî israftan men ederken yine birçok ayet-i kerimeler de kişiyi mana israfından uzak tutmaktadır.
Atını aşırı derecede besleyip kendisi açlıktan kıvranan, yahut evini en güzel, en değerli eşya ile donattığı halde, kendisi pejmürde bir kıyafetle dolaşan, bir telini çeksen kırk yaması dökülen bir kişi çok büyük bir aldanma içindedir!
“Nefis insanın bineği, beden ruhun hanesidir.” derler. Bu gerçekten gaflet edilirse son model bineklerde son derece müflislerin, en mükemmel köşklerde en fakir kişilerin boy gösterdiği acube bir toplum yapısı çıkar ortaya.
Bu perişanlığa düşmemenin tek yolu, sadece malımızı değil kendimizi de israftan uzak tutmamızdır.
Mana israfını yasaklayan bir İlahî Ferman:
“De ki, ey nefisleri aleyhine israf etmiş (haddi aşan) kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin.” Zümer, 53
Ayette geçen nefis kelimesi “zat” anlamındadır. Yani, beden ve ruhu birlikte içine alır. Nitekim, “Muhakkak ki, Allah, müminlerden nefislerini ve mallarını cennet karşılığı olarak satın aldı” (Tövbe,111) mealindeki ayette de nefis bu manâda kullanılmıştır.
Kendini Allah’a satan insan, gözüyle harama bakamaz, çünkü gözünü satmıştır, artık o gözde dilediği gibi tasarruf edemez.
Dilini Allah’a satan kişi, artık o dil ile yalan söyleyemez.
Aklını Allah’a satan kişi, o aklı yanlış yolda kullanamaz, onunla insanları aldatamaz, haram kazanç yolları arayamaz.
Kalbini Allah’a satan kişi de o kalbe batıl inançlar yerleştiremez, putlara tapamaz. Artık onun sevgisi de korkusu da Allah içindir.
İşte böylece hem organlarını hem de ruhî melekelerini Allah’a satan kimseye bunun karşılığı olarak “cennet” ihsan edileceği ayette haber veriliyor.
O halde, bu ticareti yapmayıp cennetini kaybeden insan “kendini israf etmiş” demektir.
Zümer Suresinden naklettiğimiz ayet-i kerimede Cenab-ı Hak, kendilerini israf yolunda zayi eden kullarına hitaben “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin.” buyurur. Bu ayeti tefsir eden alimlerimiz, burada kulların ümitsizliğe düşmeyip tövbeye yönelmelerinin istendiğini kaydederek şu açıklamayı yaparlar:
Bu ayette, yıllarca putlara tapıp, zulümler işleyip, ahlâksızlığın her çeşidiyle kirlenen, bunlarla da kalmayıp kızlarını diri diri toprağa gömecek kadar merhametten uzaklaşan insanlara, “Bütün bu yaptıklarınıza rağmen yine de ‘Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin, tövbe ederek İslam’a dönün.’ mesajı verilmektedir. Nitekim ayetin sonunda “Şüphesiz Allah bütün günahlarınızı bağışlar.” buyrulur.
Müşriklere böylece ümit ışığı yakan ve onları İslam’a davet eden bu ayet, günahkâr müminler için de yine en büyük bir ümit kapısıdır.
İki büyük nimet zarara uğratılmaktadır: Sıhhat ve boş zaman. (Buhârî..Alaaddin Başar (Prof.Dr.)