Hikmeti istediğin kadar söyle
Hikmeti istediğin kadar söyle,
sen ehil değilsen uzaktır o senden
Hikmeti istediğin kadar söyle, sen ehil değilsen uzaktır o senden
İster yaz, belirt; ister söyle, anlat
O senden yüzünü gizler a inatçı, bağlarını koparır da kaçar senden;
fakat yanar yakılırsan okumasan bile yanışını görür de o bilgi,
elinde alışmış kuşa döner
O, her usta olmayan kişinin yanında durmaz
Köylünün evindeki tavus kuşu gibi hani
(Hz Mevlânâ)
Düşünen, hisseden insan, dünyada olup biten her şeyin bir hikmete dayandığını anlamada zorlanmaz. Dünyadaki her varlık bir hikmetle ayakta durmaktadır.
İyi olsun, kötü olsun; güzel olsun, çirkin olsun; zararlı olsun, faydalı olsun her varlık varlığını İlahi hikmetlere borçludur.
Zıtlık olmazsa varlıkları birbirinden nasıl ayırt edersin?
Güzelin, doğrunun, faydalının hakkını nasıl teslim eder, kıymetini nasıl bilirsin?
Şeytanın, nefsin, kötülüğün, düşmanın varlığını şer bilme. Bunlar sana istikamet ufkunda yol alman için kuvvet versinler.
Allahın üstünlük bulutundan hikmet yağmuru yağar Ve böylece iç içe hikmetler öyle bir kuşatır ki herkesi, her yeri, her şeyi!
Ama bunları görecek göz, anlayacak basiret, irfan lazım, sezgi lazım. Hikmet, sadece gönül ehlinin gıdasıdır ve bu gizli defineyi ancak gönül ehli bulup çıkarabilir.
Hakikate kör, sağır kesilenlerin üstüne hikmet yağmurları sağanak sağanak yağsa bile bunların bu hikmetlere uyanmaları mümkün olmaz.
Rabbim hikmet sahibidir, her işi hikmet doludur. Sevdiği kullarını da hikmetten nasiplendirir.
Öyleyse,
Ya Rabbî!
Bana hikmet ver ve beni hayırlı kulların arasına dahil eyle!
(Şuara-83)
demeli de hikmeti, her kula nasip olmayan bu mavera iksirini arzulamalı.
Kişi arzulamalı ki kalbi ve ruhu kavuşmaya layık bir hâl edinebilsin.
Ama hikmet çok yükseklerde uçan bir kartaldır ki sıradan duygu-düşünce sahiplerinin bahçesine konmaz.
"O hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet nasip edilmişse, doğrusu, büyük bir hayra mazhar olmuştur.
Ancak tam akıllı olanlar gerçekleri anlar ve düşünürler."
(Bakara-269)
İşte bir hikmet avcılığı:
Ashaptan Ebu Hallâd (ra) anlatıyor:
Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki:
Bir kimseye dünyaya karşı zühd ve az konuşma hasletlerinin verildiğini görürseniz ona yaklaşın (ve sözlerini dikkatle dinleyin). Çünkü o hikmetli sözler eder veya ona hikmet ilham edilir.
Hikmet ne yemeğe benzer ne eğlenmeye. Dünyadaki her zevkin, güzelliğin üstünde ve ötesindedir. Kalbin ve ruhun derin bir buutta kendine gelmesiyle belirir ki bu hâl, bütün dünya ilgilerinin, kaygılarının uzağında insanı mutlak Hikmet Sahibi'ne çeker durur.
M. SAİD TÜRKOĞLU