Cevap: Iftira etmenin kÖtÜlÜgÜ
Insanlar böyledir. Iyisi de vardir, kötüsü de. Eger kötüler olmasaydi, iyilerin kiymeti bilinemezdi. Hakki-hakîkati görmekten âciz kimseler olmasaydi, ehl-i basîretin degeri anlasilamazdi.
Bu, günümüz için böyle oldugu gibi, devr-i saâdette de böyle idi. Âhir zaman Peygamberini görme ve onun sohbetini dinleme serefine nâil oldugu halde, içindeki inkâr atesinin sönmedigi, yüzlerce münâfik mevcut idi. Islâm cemiyetini parçalamak için ellerinden geleni yapmaktan hiç çekinmiyorlardi. Bir defâsinda Peygamber Efendimizin âile mahremiyetini hedef alarak, islâm birligini bozma gayesiyle, aleyhte propaganda ve karalama hareketi baslattilar. Hz.Âise vâlidemizin iffetiyle alâkali dedikodu çikarip, Rasûlullah’i, Hz. Âise’yi ve bütün müminleri üzüntüye bogdular. Günlerce göz yasi dökerek, Allâhü Teâlâ’ya ilticâ eden Hz. Âise ve bütün müminler, nâzil olan su Âyet-i Celîle’lerden sonra Cenâb-i Hakk’a sevinç gözyaslariyla hamdettiler. Ayet-i kerîme meâlen.
Haberiniz olsun ki, iftirâ ile gelenler, içinizden bir topluluktur. (Ey o iftirâya mârûz kalanlar) bu iftirâyi sizin için bir ser sanmayin. Belki o sizin için hayirlidir. (Büyük sevap ve dereceye sebeptir.) O gürûhtan her birinin kazandigi vebâl kendisine aittir. O topluluk içinde, bu iftirayi kasitli olarak atip, büyümesini arzu eden kimse için, büyük bir azab vardir. Ne vardi, onu isittiginiz vakit erkek ve kadin müminler, kendi kendilerine hüsn-ü zan etselerdi de, bu açik bir iftirâdir deselerdi!... Onu isittiginiz vakit, (bunu söylemek bize gerekmez, hâsâ bu büyük bir bühtandir) deseydiniz ya! Böyle bir seye aslâ dönmeyesiniz, eger mümin iseniz. Iste ALLAH (C.C.) size va’z veriyor. Ve sizin için âyetleri beyan buyuruyor ki, ALLAH (C.C.) alîmdir, hakîmdir. (Nur Sûresi,11-20)