Kıyamette yaptıklarımız ortaya çıkar
Kıyamette yaptıklarımız ortaya çıkar
Gençken ölen bir kimse, yaptığı hatalara karşılık:
Henüz çok gençtim, hayatın tadına varamamıştım.. der.
Ama kendisine denilir ki:
Yusuf Aleyhisselam kadar genç ve güzel mi idin,
insanların nefsî ve şehevî duygularına onun kadar muhatap mı oldun?
Öyle değil tabii ki...
Bazıları da:
Öyle fakirdim ki, geçim sıkıntısından ibadet edemedim.
Eğer rızkım bol olsaydı, daha iyi kulluk ederdim. der.
Ona da denilir ki:
İsa Aleyhisselam kadar fakir miydin? O bir gün barınmak için
mağaraya girdi, oradaki ceylan dile gelerek:
Ey Allah(cc)ın Nebisi, Allah(cc) bu mağarayı bana mesken kıldı.
Sizin mekânınız evlerinizdir. deyince oradan da ayrıldı.
Taşı yastık yaptı, toprağı yatak, semayı yorgan yaptı, yattı.
Lanetli şeytan gelip Ya İsa sende mi dünyaya meylettin,
yastık olarak taşı kullanıyorsun! deyince, o taşı da kaldırıp
şeytana fırlattı ve bir daha yastık da kullanmadı.
Dünyadan ayrıldığında ondan geriye kalan
bir iğne ve bir ibrik idi. Sen bu kadar fakir miydin?
Zenginler huzura getirilir ve onlar da der ki:
Yarabbi sen bize o kadar çok dünya malı verdin ki,
biz bunlarla uğraşmaktan ibadet ve taate zaman bulamadık.
Onlara da şöyle denir:
Siz Süleyman Aleyhisselam kadar zengin miydiniz?
Ne kadar zengin olursa olsun, sabah namazını kıldıktan sonra
düşkünlerin yanına gider, onlarla otururdu. Dünya malı
ne kadar arttıysa da o bununla meşgul olmadı.
Mal-mülk, zenginlik-fakirlik, güzellik-gençlik insanı eğriltmez.
Eğrilik kişinin içindedir.
Bu yüzden insan bir an önce içini doğrultmaya çalışmalıdır.
Bunun için de Mevlâna Hazretlerinin söylediği gibi:
Güzel ve kalıcı bir dövmeyle süslenmek isteyen kişinin,
dövmecinin iğnesine sabretmesi gerekir.
Kalplerimize nurun, güzelliğin nakşedilmesi de sabırladır.
Mehmet Ildırar