Cevap: tasözleri ve anlamları
Ateş tüştüğü yeri yakar; Bir ıstırap bir acı ençok onunla alakalı olanı üzer.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz; Bir söz yayılmışsa, onun muhakkak bir aslı vardır.
Av avlayanın, kemer bağlayanın; Mahareti olan başarıya ulaşır.
Ava gelmez kuş olmaz, başa gelmez iş olmaz; Herkes tuzağa düşebilir, her insanın başına çeşitli işler gelebilir.
Ava giden avlanır; Başkasına tuzak kuran o tuzağa kendi düşerr.
Avcı ne kadar av bilse, ayı o kadar yol bilir; Avlanacak olanın da avlayan kadar aklı vardır, kurtulmanın yolunu bilir, yalnız kendi aklımıza güvenmemeliyiz.
Avrat var ev yapar, avrat var ev yıkar; Bir ailenin saadeti de felaketi de kadının tutumuna bağlıdır.
Ay görmüşün yıldıza minneti yoktur; Her şeyin en iyisini gören, daha kötüsüne iltifat etmez.
Ayak almadık taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz; İnsan yaşadıkça her türlü zorluğa ve derde uğrar.
Ayağını yorganına göre uzat; İnsan daima kendi gücüne, imkanları göre hareket etmelidir.
Ayıpsız yar arayan yarsız kalır; Herkesin kusuru vardır, kusursuz insan arayan hiç bir zaman dost bulamaz.
Ayyar tilki art ayağından tutulur; Kendisini kurnaz zanneden hilekarlar, ne kadar çabalasalar sonunda yakayı ele verirler.
Az eli aşta gör, çok eli işte gör; yemekte az el, işte ise çok el müteberdir.
Az olsun öz olsun; Sonu olmayan değersiz çalışmalar yerine, az fakat verimli, değerli işler yapmalıdır.
Az tamah çok ziyan getirir; Hırslı insan daima zarara uğrar.
Az veren candan, çok veren maldan; Geliri çok olmayanın yardımı içtendir. Geliri çok olan için malın kıymeti yoktur. Onun verdiği, içten yardım yapanınki kadar değerli değildir.
Az yiyen az uyur, çok yiyen güç uyur; Az yiyen dinç ve rahattır, çok yiyen rahatsızlık hisseder.
Aza demişler(nereye?) (çoğun yanına) demiş; Her şeyin azı birike birike çoğalır.
Azan kurda kızan köpek; Kızmış hiddetlenmiş bir varlığı, ondan daha saldırgan olan sindirebilir.
Azıcık aşım, kaygısız başım; Gözü yüksekte olmayan insan rahat yaşar.
Cevap: tasözleri ve anlamları
Altı olur, yedi olur, hep Allah'ın dediği olur; Günler geçer, yine her işte Allah'ın dediği olur.
Altın anahtar her kapıyı açar; Para ile helledilmeyecek hiç bir zorluk yoktur.
Altın ateşte insan mihnette belli olur; Altının ateşe dayanması gibi insanın da karakteri ıstıraba dayanması ile belli olur.
Altın eli bıçak kesmez; Kıymetli marifetli (kudretli) bir kimseye herkes kolay kolay dokunmaz.
Altın eşik gümüş eşiğe muhtaçtır; Bir şey ne kadar kıymetli olursa olsun, yine daha az değerde başka şeylerle tamamlanır. İnsan ne kadar mükemmel olursa olsun yine kendisinden aşağı seviyedekilere muhtaçtır.
Altın leğenin kan kusana ne faydası var; Sıhhatinin derdinde olan bir kimseye kıymetli malların (lüks eşyanın) bir faydası olmaz.
Altın yerde paslanmaz, taş yağmurdan ıslanmaz; Kıymetli ve sağlam şeyler (kimseler) dış tesirlerden, bulundukları kötü durumlardan müteessir olmaz, değerinden kaybetmezler.
Altın yere düşmekle pul olmaz; Kıymetli bir şey layık olmadığı bir duruma düşmekle değerini kaybetmezler.
Altının kıymetini sarraf bilir; Kıymetli bir şeyin değerini ancak ondan anlayan takdir eder.
Aman diyene kılıç kalkmaz; Teslim olana (yardım dileyene) el kaldırılmaz, zarar verilmez.
Ana gibi yar olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz; İnsana en yakın (sevgili) anne, en güzel memleket de vatanıdır.
Ana kızına taht kurar, kız bahtı kocadan arar; Anne ne kadar fedakar olsa kız, saadetini kocasında arar ve koca evini ana evine terci eder.
Anadan olur daya, hamurdan olur maya; İlk yaşlarda çocuğa annenin bakması gerektiğini belirtmek için söylenir.
Ananın bastığı yavru incinmez; Ananın şefkati o kadar çoktur ki yavrusuna asla zararı dokunmaz.
Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al; Her şey meydana geldiği esas maddeye benzer, özelliklerini ana kaynaktan, yetiştiği yerden alır.
Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az; Anlayışlı insana en küçük ima veya söz yeter.
Araba devrilince yol gösteren çok olur; İş işten geçtikten sonra akıl veren çok olur, işin başında sonunu görüp tebdirini düşünen azdır.
Arabanın ön tekerliği nereden geçerse art tekerleği de oradan geçer; Bir gurubun öncüleri hangi yolu tutarsa gerisi de oradan gider
Arayan mevlasını da bulur mevlasını da; İnsanın başına gelen iyilik ve kötülükler kendi kusuru veya marifetidir.
Arı bal olacak çiçeği bilir; Usta olan, verimli olacak şeyi anlar.
Arı kızdıranı sokar; Bir insanı kızdırırsak, ondan zarar gelir, kötülük yapınca iyilik beklenmez.
Arık ata kuyruğu yüktür; Güçsüze kendi işleri bile ağır gelir.
Arık etten yağlı tirit olmaz; İyi iş iyi malzemeden çıkar.
Arık öküze bıçak çalınmaz; Zayıfa, acize el kaldırılmaz.
Arife günü yalan söyliyenin bayram günü yüzü kara çıkar; Malum olan bir gelecek olay hakkında yanlış konuşan mahçup olur.
Armudun önü, kirazın sonu; Armut ilk çıktığında güzeldir, kiraz sonradan tatlanır. Bazı şeyler yeni iken, bazıları eskiyince değerlenir.
Arpa eken buğday biçmez; Herkes ne kadar çalışıyor ve iş yapıyorsa ona göre netice alır.
Arpa samanıyla, kömür dumanıyla; Her varlığın kendisini belli eden bir özelliği vardır.
Arpa unundan kadayıf olmaz; Bir şeyi meydana getirirken ona gerekli olan malzemeyi kullanmalıdır.
Arpacıya borç eden ahırını tez satar; Borçla zengin olmağa kalkan elindekinden de olur.
Arsızın yüzüne tükürmüşler, (yağmur yağıyor) demiş; Yüzsüz hakareti anlamaz.
Arslan postunda, gönül dostunda; Her şey kendi yerinde değer kazanır.
Asil azmaz, bal kokmaz; Soyu belli olan bozulmaz, karakteri kuvvetli olan değişmez.
Asil ile taş taşı, bedasıl ile yeme aşı; Asil insanla beraber bulunmak her şartta faydalıdır, kötü ve bayağı insandan, en iyi şartları getirse de kaçmak gerekir.
Aslını saklıyan haramzadedir; Soyunu inkar eden insan değildir.
Aş taşınca kepçeye baha olmaz; Zor bir durumda değersiz bir şey değerlidir.
Aşı pişiren yağ olur, gelinin yüzü ağ olur; Bir işin başarı sebebi her zaman onu yapan değildir.
Aşıka bahdat sorulmaz; Aşık her güçlüğe zevkle dayanır.
Aşını, eşini, işini bil; İnsan hayatında önemli olan üç şeye dikkati çekmek için söylenmiştir.
Aşk ağlatır, dert söyletir; Aşk insanı dertli eder, dert de geveze.
Aşk olmayınca meşk olmaz; Bir işi yapmak için ona sevgiyle bağlanmak gerekir.
Aşure yemeğe giden kaşığını belinde taşır; Bir şeyi elde etmek isteyen, onun için zahmete katlanmalıdır (hazırlıklı) olmalıdır.
At arıklıkla yiğit gariplikle; Atı yorgunluk ve zayıflık, insanı gurbet, yalnızlık pişirir.
At at oluncaya kadar sahibi mat olur; Bir varlığı terbiye etmek güçtür, yetiştiricinin kendisinden fedakarlık etmesi gerekir.
At binenin kılıç kuşananın; İş bilen başarı kazanır, eğliyetli kimse iş yapabilir.
At bulunur meydan bulunmaz, meydan bulunur at bulunmaz; Birbirini tamamlayan şeyleri bir araya getirmek, her zaman mümkün değildir.
At ile avrat yiğidin bahtına; At ile kadının iyisi önceden pek belli olmaz, ne çıkacağı talihine.
At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır; Değerli bir at ölünce yeri boş kalır, yiğit ölünce arkasında bir hatıra bırakır.
At sahibine göre kişner; İdare edilen, idare edene göre hareket eder.
At yedi günde it yediği günde; At asildir, huyunu hemen belli etmez. Köpeğin ne mal olduğu hemen anlaşılır.
At yiğidin yoldaşıdır; İyi at binicisine yardımcı olur.
Ata da soy gerek ite de; Soyun karakter üzerindeki tesirini belirtmek için söylenmiştir.
Ata dostu oğula mirastır; Baba dostu evlada en büyük yardımcı ve koruyucudur.
Ata eyer gerek eyere er gerek; Başarıda aletin ve insanın önemini belirtmek için söylenmiştir.
Ata malı mal olmaz; Herkes kendi alın teriyle kazanmalıdır. Baba malı insana kendi malı kadar zevk vermez.
Atı atasıyle katırı anasıyla; Erkek çocuk babasının, kız çocuk anasının eseridir, onların özelliklerini taşır.
Atılan ok geri dönmez; İnsan hareket edince, hareketinin neticelerini kendi kontrolunden çıkar. (Bundan dolayı ilk adımı atarken ihtiyatlı olmalıdır.)
Atım tepmez, itim kopmaz deme; hiç bir şeye ve hiç kimseye güvenmemeli, daima tedbirli olmalıdır.
Atın bahtsızı arabaya düşer; Adi işler bahtsız insanlara düşer.
Atın dorusu yiğidin delisi; Atlardan doru at, yiğitlerden gözü pek olan iyidir.
Atın ürkeği yiğidin korkağı; Ürkek attan, korkak insandan fayda gelmez.
Atına bakan ardına bakmaz; Atını iyi yetiştiren ona güvenebilir, iyi yetiştirilen varlık kendisini yetiştireni yolda bırakmaz.
Attan düşene yorgan döşek, eşekten düşene kazma kürek; Attan düşen yaralanır yatar, eşekten düşen genellikle ölür, onun için mezarını kazmağa kazma kürek lazım gelir.
Cevap: tasözleri ve anlamları
B
Başa gelen çekilir; Mecbur olunca her zorluğa katlanılır.
Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur; Birinin beceriksizliğini belirtmek için kullanılır.
Besledik büyüttük danayı, (şimdi) tanımaz oldu anayı; Nankörlü belirtmek maksadıyla kullanılır.
Bir buldu iki ister, akça buldu çıkın ister; Hırslı insanlar, hiç bir zaman ellerindeki ile yetinmez, daima daha fazlasını ister.
Bir tutam ot deveye hendek atlatır; Ufak bir para veya iyilik insana güç işler yaptırır.
Boşa koydum dolmadı, doluya koydum almadı; İşin içinden çıkılmadığını, uygun bir çare bulunmadığını belirtmek için kullanılır.
Cevap: tasözleri ve anlamları
C,Ç
Can boğazdan gelir; Yemeğin hayat bakımından önemini belirtmek için kullanılır.
Can canın yoldaşıdır; İnsanlar tek başına yaşayamazlar, muhakkak bir kimseya muhtaçtırlar.
Can cümleden aziz; İnsan ilk önce kendini düşünür.
Can çıkmadan huy çıkmaz; İnsanları huylarından vaz geçirmek zordur.
Cefayı çekmeyen aşık, safanın kadrini bilmez; İnsan her şeyi elde etmenin zorluluğunu bilirse, o şeyin kıymetini anlar.
Cömert derler maldan ederler, yiğit derler candan ederler; İnsanlar öğülerek zarara sokulabilir.
Çıkmadık canda ümit var (dır); İnsan hayatta bir şeyden tamamıyla ümidini kesmemelidir.
Çirkefe taş atma, üstüne sıçrar; Kötü insanlara sataşırsan, o seviyeye inmiş olursun.
Çivi çiviyi söker; Bir şeyi ancak kendi cinsinden olan bir şey düzelttebilir veya acı bir şeyi daha acı başka bir şey giderir.
Çok bilen (söyleyen) çok yanılır; Bilgi, ihtisas alanı genişledikçe yanılma da o nispette artar.
Çok naz aşık usandırır; Fazla naz bıktırır.
Çok söyleme arsız edersin, aç bırakma (parasız koyma, çok saklama) hırsız edersin; Fazla ceza vermek, mahrumiyete sokmak, zamanla tesirsiz olur, çocuğun ahlakı bozulur.
Çok yaşayan bilmez, çok gezen bilir; Çok gezen, görgüsü sayesinde çok yaşayan ve duyandan daha çok bilgi sahibi olur.
Çürük tahta çivi (mıh) tutmaz; Aslı bozuk olan şeyi ne kadar uğraşırsak düzeltemeyiz.
Cevap: tasözleri ve anlamları
D
Dağ dağ üstüne olur, ev ev üstüne olmaz; Bir evde iki ailenin bir arada yaşaması güçtür.
Dağ daha kavuşmaz, insan insana kavuşur; İnsanlar, birbirlerinden ne kadar uzakta olsalar, yaşadıkları müddetçe kavuşma ümitleri vardır.
Dağ yürümezse abdal yürür; Dervişler alçak gönüllü olur, bir şeyi gurur meselesi yapmazlar.
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmaylan; Söylenen sözün manasızlığını, saçmalığını belirtmek için kullanılır.
Damdan düşen, halden bilir; Başına bir felaket gelen, kendi durumuna düşenlerin halini anlar.
Damlaya damlaya göl olur, (aka aka sel olur); Küçük şeyler birikince büyük şeyler meydana gelir.
Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz; Her şeyi ancak kendisine en uygun malzemeden yapabilirsiniz.
Davacısı kadı olanın yardımcısı Allah olsun; Kudret sahiplerinin eline düşenler haklarını kolay kolay alamaz.
Davetsiz gelen döşeksiz oturur; Bir yere çağrılmadan giden, her türlü muameleyi kabule hazır olmalıdır.
Davul dengi dengine diye çalar; Herkes kendi ayarında olanlarla münasebet kurmalıdır.
Davulu biz çaldık, parsayı el (başkası) topladı; İşi yapanla kazanç sağlayanın ayrı ayrı olduğunu belirtir.
Davulun sesi uzaktan hoş gelir; Dıştan cazip gibi görünen bir şeyin içine girdikten sonra ne olduğunun anlaşılması.
Deli kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş; Bir kimsenin usul erkan bilmediğini anlatmak için kullanılır.
Deliye hergün bayram; Hayatın ciddi tarafları üzerinde düşünmeyen, her şeyi eğlenceli tarafından alanlar için söylenir.
Demir nemden çürür, insan gamdan; İnsanı yıkan sıkıntı ve üzüntüleridir.
Demir tavında dövülür; Her işi vaktinde yapmalıdır.
Denize düşen yılana sarılır; Güçlük içinde kalan, iyi kötü herkesten yardım umar.
Derdini saklıyan (söylemeyen) derman bulamaz; Derdini açmayan başkalarının yardımını görmez. Tek başın da çaresini bulamaz.
Dervişin fikri ne ise zikri de odur; İnsanın zihni ne ile meşgulse, hep ondan bahseder.
Deve boynuz ararken kulaktan olmuş; Hakkından fazlasına tamah edenler ellerindekini de kaybederler.
Deveden büyük fil var; Her büyüğün daha büyüğü vardır. Onun için yersiz gurura kapılmamalıdır.
Devlet adama ayağı ile gelmez; Saadeti elde etmek içinaramak, çarelerini bulmak gerekir.
Dilin cirmi küçük, cürmü büyük; İnsan dili ile birçok kusur işler.
Dilin kemiği yok; Araştırma zahmetine katlanmadan konuşanlar için söylenir.
Dinsizin hakkından imansız gelir; Bir kötüyü, daha olan bir başkası sindirir.
Dişi köpek kuyruğunu sallamayınca, erkek köpek ardına düşmez; Kadın fırsat vermezse, erkek onun için kötü emeller beslemez.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar; Doğru sözden kimse hoşlanmaz.
Dost acı söyler; Hakiki dost, yalandan yüze gülmez, dostunun kusurunu söyler, gerçeği belirtir.
Dost dostun ayıbını yüzüne söyler; Dost, dostuna, düzeltmesi için kusurunu açıkça söyler.
Düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya; İki kişi için yapılan düğünün dedikosunu başkaları yapar.
Düğüne gider zurna beğenmez, hamama gider kurna beğenmez; Herşeyden şikayet edip bir şey beğenmeyenler için kullanılır.
Dünya malı dünyada kalır; İnsan ölünce, her şeyi bu dünyada kalır, onun için mala bağlanmamalıdır.
Dünyanın ucu uzundur; İnsan insana muğtaç olur.
Düşmanın karınca olsa kendini merdane tut; Düşmen ne kadar zayıf görünse küçümsememelidir.
Düşmez kalkmaz bir Allah; Her insanın kötü ve iyi zamanı olur, kötü duruma düşmeyen yalnız Allah'tır.
Cevap: tasözleri ve anlamları
E
Ecel geldi cihana, baş ağrısı bahane; Ölüm zamanı gelen insanın, ölüm sebebi önemli değildir.
Eceli yaklaşan köpek cami duvarına siyer; Aşırı hareket edenler, ölümlerini çabuklaştırırlar.
Edebi edepsizden öğren; edepsizin hareketleri, edepli davranmanın yollarını kendiliğinde öğretir.
Eğilen baş kesilmez; Yenilgiyi kabul edene kötü davranılmaz.
Eğreti ata (el altına) binen tez iner; İnsanın kendine ait olmayan bir şeyden çabuk ayrılmak zorunda kaldığını anlatır.
Eğri düzü beğenmez, bu da bizi beğenmez; Bir şeyi beğenmeyenlerin kendilerinde kusur olduğunu belirtmek için kullanılır.
Ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını; İyi tohum eken iyi ürün alır. İyi işe başlayan iyi sonuç elde eder.
Eken biçer, konan göçer; Her işin bir sonucu vardır. Başlangıcı yapan sonucu görür.
Ekmeden biçilmez; Emek vermeden netice alınmaz.
El ağzına bakan karısını tez boşar; Başkasının sözü ile hareket edenin yuvası yıkılır.
El el ile, değirmen yel ile; Bir el diğer bir elin (bir kimse başka bir kimsenin) yardımıyla iş yapabilir.
El elden üstündür arşa çıkınca; Bir insan kendisinden üstün bir başkasının varlığını bilmeli ve alçak gönüllü olmalıdır.
El (etek) öpmekle ağız (dudak) aşınmaz; Birisine aşırı saygı göstermenin, maddi bir zarar vermiyeceğini anlatır.
El için ağlayan iki gözden olur, yer için dövünen dizden olur; Yabancılar için çırpınan, boş yere ziyana uğrar.
El kazanı ile aş kaynamaz; Ödünç alınan malla işler yürümez.
Elmayı soy da ye, armudu say da ye; Elmayı kabuğuyla yemek iyi değildir, armudu da çok yemek.
El yarası onulur, dil yarası onulmaz; Havsiyet kırıcı söz ve hareketler asla unutulmaz.
El yumruğunu yemiyen, kendi yumruğunu bozdoğan armudu sanır; Başkasından dayak yemeyen kendi attığı dayağın acını takdir edemez.
Elçiye zeval olmaz; İki taraf arsında haberleşmeyi sağlayan kişi, getirdiği kötü heberden dolayı suçlu değildir.
Elin ağzı torba değil ki çekip büzesin; İnsanların dedikodusuna mani olunmaz.
Elle gelen düğün bayram; Ortak acılara ve zorluklara daha kolay katlanılır.
Elti eltiye eş olmaz, arpa unundan aş olmaz; İki erkek kaedeşin eşleri birbirlerini çekemez.
Ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez alma; Genç ve tecrübesiz insanların her gördüğü kıza aşık olup evlenmeğe kalkması, karanlıkta alınan bir kumaşın rengini ve desenini, kalitesini anlamadan almağa benzer. İnsan aldanabilir.
Erim er (yiğidim yiğit) olsun da yerim (durağım) çalı gibi olsun; Kuvvetli erkek, eşini her şartta mesut eder, korur.
Erine göre bağla başını, tencerene göre kaynat aşını; İhtiyaçlarını elindeki imkanlara göre karşılamağa çalış.
Erken kalkan yol alır, er evlenen döl alır; Her işe vaktinde başlayan daima kazançlı çıkar.
Eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez; Eski dost daima dostuna sadıktır. Yeni dostların da her sözüne inanmamalıdır.
Eskiye itibar olsaydı, bit pazarına nur yağardı; Her şeyin daima yenisi beğenilir ve aranılır.
Esmere al bağla, karşısına geç ağla; İnsan kendisine yakışanı yapmalı.
Eşek hoşaftan ne anlar (suyunu içer tanesini bırakır); Anlayışsız insanlar, değerli varlıklardan zevk almazlar, basit şeylerden hoşlanırlar.
Et tırnaktan ayrılmaz; Ana evladından, kardeş kardeşten ayrılmaz.
Ev alma, komşu al; Komşuluk münasebetinin önemini belirtmek için kullanılır.
Evdeki hesap çarşıya (pazara) uymaz; Önceden yapılan planlar her zaman tam olarak uygulanamaz.
Evi ev eden avrat (yurdu şen eden devlet); Ailede kadının yerini belirtmek için kullanılır.
Evlenenle ev yapanın Allah yardımcısıdır; Ailenin değerini belirtmek için kullanılır.
Evli evinde köylü köyünde gerek; Herkes kendi yerinde, yurdunda yaşamalıdır.
Cevap: tasözleri ve anlamları
F
Faydasız baş mezara yaraşır; Hiç kimseya faydası olmayan bir insanın bu dünyada yaşaması lüzusuzdur.
Fazla ( artık) mal göz çıkarmaz; İnsanın ne kadar çok malı olursa onun için o kadar iyidir.
Felek kimine kavun yedirir kimine kelek; İnsanların hiç bir zaman aynı seviyede ve aynı durumda olmayacaklarını belirtmek için kullanılır.
Cevap: tasözleri ve anlamları
G
Garip kuşun yuvasını Allah yapar; Kimsesiz, yoksul kişilerin yardımcısı Allah'tır.
Gelen gideni aratır; Bir iş veya memuriyete sonradan gelenler orada daha önce çalışanlardan daha başarısız oldukları zaman söylenir.
Gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş; Bir işi isteyerek, severek zevk duyarak yapmanın faydasını anlatır.
Görünen köy kılavuz istemez; Neticesi açıkça görülen bir şey için yol göstermenin gereksiz olduğunu anlatır.
Gözden ırak olan, gönüldende ırak olur; Ayrılanların zamanla birbirlerinin unuttuklarını anlatır.
Gülü seven dikenine katlanır; Sevilen insanın kusurları hoş görülür, nazı çekilir.
Gülme komşuna, gelir başına; Kötü durumlara düşenlere gülme, bir gün aynı duruma sen de düşebilirsin.
Gün doğmadan neler doğar; Hiç ummadığımız bir zamanda işlerimiz yoluna girebilir.
Güneş balçıkla sıvanmaz; İyi, mükemmel işleri ve eserleri kötülemekle onların değerini düşürmek mümkün değildir.
Cevap: tasözleri ve anlamları
H
Haydan gelen huya gider; Bedava kazanılan servet yine gereksiz yerlere sarfedilir.
Her kuşun eti yenmez; Genellikle her güzel kadına sahip olmak isteyene bunun mümkün olmadığını anlatan bir uyarma sözü olarak kullanılır.
Her horoz kendi çöplüğünde öter; İnsan daima yaşadığı çevrede sayılır ve hükmünü yürütür.
Her yiğidin bir yoğurt yiğişi vardır; Her kişinin kendine göre bir iş yapma usulü vardır.
Her yiğidin gönlünde bir arslan yatar; Her insan içinde geleceğine dair büyük ümitler ve tatlı hayaller yaşatır.
Horozu çok olan köyün sabahı geç olur; Bir işe çok kimse karışırsa, o iş doğru dürüst yapılmaz. Sonuç geç ve güç alınır.