AtatÜrk'Ün 27 Ekİm 1922'de Bursa'da İstanbul'dan Gelen ÖĞretmenlerle
ATATÜRK'ÜN 27 EKİM 1922'DE BURSA'DA
İSTANBUL'DAN GELEN ÖĞRETMENLER YAPTIĞI KONUŞMA
İstanbul'dan geliyorsunuz. Hoş geldiniz. İstanbul'un feyz meşalelerinin temsilcileri olan yüce topluluğunuz karşısında duyduğum sevinç sonsuzdur. Yüreklerinizdeki duyguları, kafalarınızdaki düşünceleri, doğrudan doğruya gözlerinizde ve alınlarınızda okumak, benim için olağanüstü bir mutluluktur. Bu anda karşınızdaki en içten duygumu, izninizle söyleyeyim: İsterdim ki çocuk olayım, genç olayım, sizin nur saçan sınıflarınızda bulunayım. Sizden feyz alayım. Siz beni yetiştiresiniz. O zaman ulusum için daha yararlı oturdum. Ne yazık ki elde edilemeyecek bir istek karşısında bulunuyoruz. Bunun yerine sizden başka bir istekte bulunacağım: Bugünün çocuklarım yetiştiriniz. Onları yurda, ulusa yararlı insanlar yapınız. Bunu sizden istiyor ve diliyorum.
Muallim Hanımlar, Muallim Beyler,
Yurdu ve ulusu kurtarmak isteyenler için yurtseverlik, iyi niyet, özveri yok gerekli niteliklerdir. Nedir ki bir toplumdaki hastalığı görmek, onu iyileştirmek, toplumu çağımızın isteklerine uygun olarak yükseltmek için bu nitelikler yetmez bu niteliklerin yanında bilim ve teknik gereklidir. Bilim ve teklikle ilgili çalışmaların başladığı ve geliştirildiği yerse, okuldur. Bunun için okul gereklidir. Okul adım, hep birlikte, büyük saygı ile analım... (Dinleyiciler, bir ağızdan "okul!.." diye bağırdılar.) Okul, genç beyinlere, insanlığa saygıyı, ulus ve yurt sevgisini, bağımsızlık onurunu öğretir. Bağımsızlık tehlikeye düşünce, onu kurtarmak için tutulması uygun olan en doğru yolu belletir. Yurt ve ulusu kurtarmaya çalışanların ayrıca, işlerinde birer namuslu uzman ve birer çalışkan bilgin olmaları gereklidir. Bunu sağlayan okuldur. Ancak bu yolla, girişilecek her türlü işin usa uygun sonuçlara ulaştırılması gerçekleşmiş olur.
Bayanlar, Baylar!
Yurdumuz içinde uygarlıkla ilgili düşüncelerin, çağdaş ilerlemelerin, bir an bile yitirilmeden, yayılması ve gelişmesi gerektir. Bunun içindir ki bilimle, teknikte uğraşanların bu alanlarda çalışmayı, birer namus borcu bilmeleri gerekir.
Öğretmenlerimiz, şairlerimiz, edebiyatçılarımız, yazarlarımız, durup dilenmeden, ulusa bu acı günleri ve onun gerçek nedenlerim" açık ve kesin olarak yazacaklar, anlatacaklar, bu kara günlerin dönmemesi için, yeryüzünde uygar ve çağdaş bir Türkiye'nin varlığım tanımak istemeyenlere, onu tanıtmak zorunda olduğumuzu hatırlatacaklardır.
Bayanlar, Baylar! Acı da olsa söyleyelim ki, biz üç buçuk yıl öncesine değin, bir "topluluk" olarak yaşıyorduk. Bizi istedikleri gibi yönetiyorlardı. Dünya, bizi, yöneticilerimize göre tanıyordu. Üç buçuk yıldır, tam bir ulus olarak yaşıyoruz. Bunun elle tutulur, gözle görülür kanıtı, hükümetimizin biçimi, hükümetim izi n niteliğidir ki kanun onu Büyük Millet Meclisi diye adlandırdı.
Bütün dünya, bir an bile şüphe etmesin ki, Türkiye Devleti'nin biricik ve gerçek temsilcisi yalnız ve ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Bayağı çıkarlarını ve kendi güvenliklerini sağlamak için, ulus ve yurdun bağımsızlığını düşmanların eline bırakmakta bir sakınca görmeyen, bağımsızlığımıza son veren koşulları kapsayan Sevr Antlaşması'nı onayan yöneticilerin, sultanların, padişahların öykülerini, bu zorbaların yasa dışı davranışlarını Türk ulusu, artık, ancak ve yalnız tarihte okur.
Bayanlar, Baylar!
Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için, yalnız ortam hazırladı. Gerçek zaferi siz kazanacaksınız, yaşatacaksınız ve kesinlikle başarıya ulaşacaksınız. Ben ve sarsılmaz inançla bütün arkadaşlarım, sizi izleyeceğiz ve sizin karşılaşacağınız engelleri kıracağız. Son bir söz: Sizin, seçkin bir topluluk olarak Bursa'ya gelmeniz, yalnız Bursa'yı değil, bütün Anadolu'daki kardeşlerinizi sevindirdi. İstanbul'dan getirdiğiniz selamları, bütün ulusa duyuracağız. Ben de sizden rica edeceğim ki, oradaki kardeşlerimize selamlarımızı iletiniz. İstanbul'un alın yazısı, İstanbul'da yaşayan gerçek Türklerin gönüllerinde ve duygularında yaşattıkları dileğe uygun olarak